Birgün Gazetesi'nden Olgu Kundakçı'nın haberine göre, İstanbul Saraçhane'de erken Bizans döneminden kalma Bozdoğan Su Kemeri'nin hemen bitişiğine başlayan mescit inşaatı uzmanların tepkisine neden oldu. Fatih Parkı'nda tarihi su kemerlerinin yanına Firuz Ağa Mescidi'nin yeniden inşası öngörülüyor. 2. Bayezid'in haznedarbaşısı Firuz Ağa tarafından 1501 yılında yaptırılan mescit 1944 yılında Atatürk Bulvarı açılırken yıkıldı. Mescidin restorasyon projesi İstanbul 2 No'lu Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 26 Haziran 2012'de onaylandı. Park alanı şu an inşaat çalışması için paravanlarla bölünmüş durumda. Firuz Ağa Mescidi Tarihi Yarımada'da yeniden inşası öngörülen 211 kayıp eserlerden biri. Uzmanlar, Bozdoğan Su Kemeri'nin bitişiğine planlanan cami ihyasının tarihi su kemerlerinin dokusunu bozma riski taşıdığı konusunda endişeli:
‘Görünüşü zarar görür’
İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay:
“Yok olan camilerin yeniden inşası yerine mevcut camilerin bakım onarımlarına özen gösterilmesi daha doğru bir yaklaşım. Cami 1944'te neden yıkılmış? Bugün yeniden yapmak için gerekçeler nedir? Çok önemli bir tarihi, estetik değer taşıyan eser mi? Bunları hep soruyoruz ve çok değerli eserlerin yanına sahte, uydurma tarihi eser görünümlü binalar yapmanın İstanbul'un değerini arttırmayacağını belirtiyoruz. Tarihi Su Kemeri'nin yanına uydurma bir eser yapmak yakışık almaz. Onun görünüşü bundan zarar görür.”
‘Yeşil doku bozulur’
Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Yılmaztürk:
“Menderes döneminde imar çalışmalarında birçok cami ve mescit yok oldu. Bu camilerin ihya kararı için koruma mevzuatı uyarınca belge ve bilgi gerekiyor. Bundan da öte bu yapıların, korunmaya esas özgünlüğünün olması gerekli. Ancak hiçbir özgünlüğü olmayan, belgesi, rölevesi olmayan yapılar da bugün ihya ediliyor. Çoğunun yerleri bile belli değil. Bizans'tan bu yana varlığını koruyan, Osmanlı'da Mimar Sinan döneminde restore edilmiş kültür varlığı Bozdoğan Su Kemerleri'nin hemen yanına belgesi olmayan, korunmaya esas olmayan bir yapının yapılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü başka örneklerde olduğu gibi o dönemdeki malzemeyle yapmayacaklar. Betonarme yapacaklar. Yapılacak yapı tarihi su kemerlerine zarar verecektir. Bu inşaat caminin alanıyla yeterli kalmayacak, etrafındaki yeşil dokunun da yok olmasına neden olacak.
Restorasyon furyası
İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Akyürek:
“Tarihi Yarımada'da maalesef bir 'yeniden inşa etme' ve 'restorasyon' furyası var. Birçok tarihi yapı özgün niteliğini yitirecek biçimde ağır ve kötü bir restorasyona tabi tutuluyor, modern işlevler verilerek bu modern kullanımın gereği olan klima, aydınlatma, vb düzenlemeler yapılıyor, yapı özgün kimliğini yitiriyor. Çoğu kere de uygun olmayan, hatta yapıya zarar veren modern malzeme kullanılıyor. İstanbul'un tarihi ve doğal dokusu ne yazık ki çok ağır bir tahribatla karşı karşıya.”