Tam üç yıl önce kundaklanan Ortaköy'deki Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nun bahçesi şimdi otopark olarak işletiliyor.
Bir süreden beri gelen mesajlara inanamıyordum. "Ahmet Bey, bir zahmet dışarı çık da Ortaköy'e gel, 3 sene önce cayır cayır yanan Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nun nasıl otopark yapıldığım gör" deniyordu. Gerçekten de oraya gidince söylenenlerin doğru olduğunu gördüm. Yüreğim parçalandı, içim burkuldu. Gazete arşivlerini açtım, haberlerde deniyordu ki: "Yangın sabotaj sonucu çıkmıştır", "Birtakım rantlar elde edilmek amacıyla bu tarihi okulu yaktılar." Ve işin en enteresanı, "Burası otopark olacak" şeklindeki bir gazete manşetiydi. İnanmamıştım, "Yok artık, bu kadar da olamaz" demiştim. Ama ne yazık ki Ortaköy'deki tarihi Naime Sultan Yalısı bugün otopark olarak kullanılıyor!
Foto muhabiri arkadaşımla inceleme yapmak üzere Ortaköy'e uzandım. Yandıktan sonra bir harabe haline dönen okulun enkazı aynen duruyordu. Bahçe kısmındaki boşluk ise otopark yapılmıştı. Çizgileri çizilmiş, parselasyon tamamlanmış ve yandığı günlerde gazete manşetlerine akseden, dedikodu sandığımız haberler gerçekleşmişti.
Sözler unutuldu
Ortaköy'deki Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu'nun bahçesi gerçekten de otopark olmuştu. Yangından sonra 3 sene zarfında binaya bir tek devlet eli bile dokunmamıştı.Yangın söndürüldükten sonra buraya devletin bir yetkili kulu bile girmemiş, her şey olduğu gibi yüz üstü bırakılmış bir utanç abidesi görünümündeydi.
Okulun bahçesini şimdi İstanbul Trafik Vakfı otopark olarak işletiyor. İşletenlere laf söyleyeceğimi sanmayın. Onlar işin en ehvenini yapmışlar. Bir çetenin eline geçeceğine otopark haline gelmiş olan bu yeri, hiç olmazsa faydalı bir amaç için kullanıyorlar. Bu arada belirteyim, ben de bu vakfın kurucu üyelerindenim. Mesele şu veya bu kuruluşun işletiyor olması değil, üç sene önce yangının bittiği gün gazetelerde çıkan haber başlıklarının gerçeğe dönüşmüş olmasıydı. İşte Sultan Abdülmecit'in Gaziosmanpaşa'ya hediye ettiği bilinen ve daha sonra Cumhuriyet devrinde okul haline getirilmiş olan tarihi binaya yangından sonra hiç el değmemiş olması, bütün acı hakikati ortaya koyuyordu. Halbuki yangından sonra Bakan Beyler, Vali Beyler, Milli Eğitim yetkilileri hep bir ağızdan sözleşmiş gibi, "Burayı derhal onararak eski haline getireceğiz ve daha önce olduğu gibi gençlerin yetişeceği bir feyiz yuvası haline getireceğiz" demişlerdi. Heyhat şu işe bakın siz, hani bir laf vardır, "Yalan söylemekten adam mı olurmuş"... Televizyonlarda, yazılı basında adeta sıraya girmişlerdi. Maval atan atana...
İşte acı gerçek burada. Üç sene önce söylenen devlet adamı sözlerini hatırlarsak, gülelim mi, ağlayalım mı bir türlü karar veremeyiz. Ama acı bir gerçek varsa, İstanbul'da hem tarihi, hem de maddi değeri çok yüksek olan bir bina üç yıl evvel yakıldı ve şu anda ne Milli Eğitim Bakanlığı ne Bayındırlık Bakanlığı ne Kültür Bakanlığı ne de İstanbul Valiliği zamanının o kıymetli eseriyle ilgilenmedi. İlgilenselerdi herhalde böyle olmazdı. Çevresi ise, otopark hizmeti görüyor. Bu durumdan herhalde ben utanacak değilim. Kim görevi üstüne alacaksa alsın ve harekete geçsin artık. Zira bir süre sonra tekrar bu yere gidip bakacağım. Eğer yine hiç ilgilenilmemiş ise, bir İstanbullu olarak duyduğum üzüntüyü daha acı sözler söyleyerek görevlileri çalışmaya davet edeceğim.