Tarihi Mahalleye "Tünel" Gölgesi Düştü!



İzmir’in en eski semtlerinden Damlacık’ın tünele kurban gitmemesi için Konak Belediyesi ve semt halkı mücadeleye başladı. Geçtiğimiz hafta bir forum düzenlendi, semt sakinleri konuştu. Şimdi akıllarda tek soru var: Tünellerin yapımına başlandı. Peki, Damlacık’ı kurtarmak için bir damla da olsa umut var mı?

‘Yaşayana sorulmadı’

Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre, aynı zamanda bir hukukçu olan Başkan Sema Pekdaş, söz konusu tüneli yapan bakanlık yetkililerinin, bölgede yaşayan insanlara, İzmirlilere sorması gereken unsuru Konak Belediyesi olarak kendilerinin sorduğunu söyleyerek, “Damlacık’ta konuyla ilgili forum düzenledik ve insanlara tüneller hakkında ne düşündüklerini, evlerinin boşaltılma ihtimali karşısında ne yapmak istediklerini sorduk” dedi.

Pekdaş, Karayolları 2. Bölge Müdürü’nün, “Kamulaştırılacak yer yeşil alan olacak” yönündeki açıklamasına yönelik olarak da, “Bu böyle bir söylemle noktalanacak bir süreç değil. Bu o zaman planlara işlenmeli. Söz uçar, genel müdür gider, başka bir genel müdür gelir. Kamusal işler hiçbir zaman kişisel beyan üzerinden yürümez. Planlar üzerinden, yazılar üzerinden, kayıtlar üzerinden yürür” diye konuştu.

‘Tamamen hukuk dışı’

Konak Tünelleri’nin planlara işlenmesinin başlı başına hukuk dışı olduğunu söyleyen Başkan Pekdaş, hukuki boyutu ise şu sözlerle anlattı: “Bu planlar var mı diye, Baro Başkanı olduğum 2011’de ilgili birimlere soru sordum. Bakanlığa, Büyükşehir’e, Karayolları’na yazılar yazdık. Böyle bir plan olmadığına dair yanıt geldi. Planları incelediğimde, 2013’te hem binlik, hem de 5 binlik planın bir günde bakanlık tarafından onaylandığını gördüm. Yer üstünde de tünelleri gösterir bir çizim yapılmamış. Noktalanmış ve plan notu yazılmış. Noktalı alanlar için, ‘Plan sınırı aynı zamanda kamulaştırma sınırıdır’ diye not düşülmüş. ‘Yeşildere’den başlayıp Bahri Baba Parkı’na kadar plan sınırları aynı zamanda kamulaştırma alanıdır’ diye plan notu var. Asıl tehlike budur. Yer altında yapılan bir yolla ilgili olarak yer üstünde Karayolları’nın kamulaştırma sınırı olamaz. Yol yapılırken öncelikle jeolojik etüd yapılmalı, arkasından ÇED raporu alınmalı, sonrasında ulaşım master planları çerçevesinde bu yolun İzmir trafiğine katkısı nedir diye bakılmalıydı.”

ÇED raporu alınmalı’

Pekdaş, hükümetin söz konusu unsurların hiçbirini gerçekleştirmeden projeyi açıkladığını ve yapımına başladığını kaydederek, şöyle devam etti: “Aydın-Çeşme Otoyolu karayolu bağlantısı denildi. Hiçbir yerde karayolu bağlantısı şehir merkezinden geçmez. Bu işi 1992 öncesi planlamışsınız ama İzmir deprem bölgesi. 1992’den 2014’e gelinceye kadar dünya çok değişti, teknoloji değişti. ‘Ben bu yola o güne göre izin verdim’ diyemezsiniz. Bu; İzmirlilere, halka, tarihe saygısızlıktır. Bu raporların mutlaka alınması gerekiyor. Tünelin şehre katkısının ne olduğunun, yer üstünde kamulaştırma yaptığı yerin neyle ilgili olduğunun belirtilmesi şart. Diyelim ki izinleri aldılar, yer üstünde kamulaştırdığı yerin hangi fonksiyonda kullanılacağını plan notunda yazmak zorunda. Yazmadığı sürece söylenen hiçbir sözün anlamı yoktur. Boşa söylenmiştir. Suya yazılmıştır. Boşa uğraşmasınlar, planlara işleme yapsınlar.”

‘Kazıda çıkanlar ne oldu?’

Başkan Pekdaş, söz konusu alanın İzmir’in kalbi niteliğinde olduğunu vurgulayarak, “İzmir’in tarihi söz konusu. SİT alanlarında insanlar evlerinin temellerini müzenin kontrolünde kazarlar. Çıkan antik bulgular kontrol dahilinde müzeye götürülür. Burada neresi kazıldı, ne çıktı, müzeye ne götürüldü, şehrin envanterine ne gibi katkılar sunuldu vs hiçbiri ortada yok. Kent envanteri bir şehrin tarihidir. Buradaki kazılardan çıkanların hiçbirinin kaydı yok” dedi.

Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere imza attığına dikkat çeken Pekdaş, ekledi: “Kentle ilgili karar alınırken, böyle yapılar yapılırken, planlar değişirken mutlaka halkın katılımı esastır. Onlara sorulur. Bizim Damlacık’ta yaptığımız forum da bir kamu kurumu olarak, bir yerel yönetim olarak o bölgede yaşayanlara karşı sorumluluktu. Hükümetin yapmadığını, Karayolları’nın yapmadığını biz yaptık. Bu süreçte bölgede yaşayanların katılmadığı hiçbir süreçte alınan karar doğru karar değildir. Kamulaştırma bölgesi olarak da işaretlenmedi. Sadece insanları Karayolları’na götürüp getiriyorlar. Evlerini satmaları konusunda ikna turları düzenliyorlar. ‘Evlerinizi boşaltın, bir yıllık kira paranızı verelim’ diyorlar. Sonra dönüp geldiğinizde evinizi kaybetmiş olabilirsiniz. Burada birinci öncelik insan can güvenliğini sağlamaktır. Tünel durur, buradaki bütün evler güçlendirir, çalışma ondan sonra devam eder. Öncelikle buradaki evlerde ne tür hasarlar var, sebebi ne onun araştırılması gerekiyor. Metro yapılırken evler mi yıkıldı? Metronun geçtiği yerde apartmanlar sapasağlam kaldı. Metronun geçtiği yerdeki binalarda hiçbir şey olmuyor da buradaki tünel yapılırken mi evler çatlıyor, patlıyor? Önce burayı afet durumuna getirip, sonra da, ‘Acil kamulaştırma yapıyoruz’ diyerek insanları mağdur edemezler. Bu alan İzmir’in sefa mekanı, kentin kalbi. Tüm İzmirlilerin, Damlacık’ın bir yerlere peşkeş çekilmesine karşı sessiz kalmayacağını düşünüyorum. Bu nedenle afet yasası kapsamında acil kamulaştırma kararı alamazlar. Bu hukuka aykırıdır.”

Semt tarihinde kısa bir gezinti

Kemeraltı’nı, Konak Meydanı’nı, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’nı kuş bakışı izleyen son tarihi mahallelerden Damlacık, tarihi Agora’nın da yanı başında. Arkeoloji Etnografya müzelerinin dibinde. Bayramyeri’ne komşu. Damlacık’ın hikayesi, 1600’lü yılların sonlarına doğru Orta Asya’dan göç ederek İzmir’i yurt edinenlerle başlıyor. O dönem, kuraklıktan kaçan Oğuz Türkleri, padişahtan yer ister. Padişahın İzmir’e gönderdiği göçerler, bugün Damlacık’ın bir mahallesini oluşturan Fatih’e yerleşirler. Damlacık günümüzdeki adını ise tütün işçilerin alın terinden alıyor. Bir dönem, Eşrefpaşa ve civarından gelip doğum hastanesi yakınında bulunan tütün işliğinde çalışan işçilerin yolu, semtin adıyla ünlü yokuşundan geçer. İşçilere damla damla ter döktüren yokuş, semte Damlacık adının verilmesine neden olur. Zamanla Ege’nin karşı kıyısından da, Anadolu’nun farklı yerlerinden de yerleşenler olur. 1900’lü yılların başında nüfusu çoğalmaya başlar. Konak Meydanı’na yürüyerek 5 dakikalık mesafede oluşu, ucuz ve ekonomik koşullar sağlaması, iyi komşuluk ilişkileri Damlacık’ı çekim merkezi yapar. Apartman gölgelerinin düşmediği, tek ya da iki katlı evlerle bezeli çiçekli balkonları, pencereleri, cumbalarıyla ünlü.

60 ev boşatıldı, 380 ağaç kesildi

Başkan Sema Pekdaş, bugüne gelen süreci şöyle aktardı: “Konak Tünelleri, hükümetin 35 Proje Kitapçığı’nda yer aldı. Tünelin, Konak tarafındaki girişi için acil kamulaştırma adı altında 60 yaşam alanı olan konut boşaltıldı. Yeşildere tarafında 380 ağaç kesildi. Konak kısmındaki inşaat çalışmaları sırasında tarihi eserler gün yüzüne çıktı ancak bu durum inşaatın durmasını engellemedi.”