Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Cumhuriyet Dönemi mimarisi eserlerinin korunması için mücadeleyi sürdürüyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ulus Altındağ’da Küçük Tiyatro’nun olduğu II. Vakıf Apartmanı (Evkaf Apartmanı)’nın görsel tehdit altında olduğunu bildirdi.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Erken Cumhuriyet Dönemi mimari eserlerinden olan 2. Vakıf Apartmanı olarak bilinen Evkaf Apartmanı’nın pide salonu tarafından kullanıldığını ve eklentiler yapılarak özgün dokunun bozulduğunu söyledi.
Candan, “Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne resmi yazı yazarak cephe ve tarihi dokusu ile son derece uyumsuz bir ticari işletmenin, yer almasına uygun görüş verip verilmediğini sorguladık. Bu yapı Erken Cumhuriyet Dönemi mimari mirasın özgün örneklerinden biridir. Kültürel miras olarak korunması gereken bu yapıda cephe ve tarihi dokusu ile son derece uyumsuz bir ticari işletmenin yer alması hatta kent kültürü yürüyüşlerinde buradan ‘övgüyle’ bahsedilmesi, kültürel vasatlığın temsilidir. Bu vasatlık acilen kaldırılmalıdır.” diye konuştu.
Candan, tarihi Evkaf Apartmanı’nın Erken Cumhuriyet Dönemi’nin nadide örneklerinden olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: “Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kira yoluyla gelir sağlamak amacıyla yaptırdığı ve 1926-27 yılında Mimar A. Kemaleddin tarafından tasarlanan bu görkemli apartman, bodrum, dükkânların bulunduğu zemin katın üstünde dışarı taşan dört kat ve çatıdan oluşmuştur. Kısa kenarlarından biri daha dar olan, dörtgen biçimli yapıda zemin katın en önemli özelliği birinci kata da yükselen bir tiyatronun yer alışıdır. İkinci kattan başlayarak daireler ortadaki avluya bakmaktadır. Zamanla iç bölmelerinde değişikliğe uğrayan yapının tip katlarında dördü dışarıya, üçü avluya bakan yedişer hacimli sekizer daire, çatı ve ara katta da zamanında parlamenterlerce kiralanan küçük daireler bulunmaktadır. Uzun cephelerde beş akslık orta bölüm ve yanlardaki ikişer aks, dar cephelerde ortadaki balkonlu bölümün tek akslı yan kısımları dışarı taşırılıp yükseltilerek geniş saçaklı çatılarla örtülmüşlerdir. Böylece ilk ulusal mimarlık döneminin kütle biçimlenmesi görünümü sağlanmaya çalışılmıştır. Yapının dört köşesindeki balkonların ve korkuluklarının yuvarlatılmış hatları, çoğu kare biçimli kemersiz pencereler, süslemenin en aza indirgenmesi yapıyı ulusal üslûptan ayıran özellikler olarak ortaya çıkmaktadır. Bezemenin yoğunlaştığı yer, üzerindeki oval kubbesiyle tiyatro salonudur. Kemer kullanımı yalnızca zemin katındaki eşit aralıklarla yerleştirilmiş ayakları birleştiren yarım daire biçimli kemerlerde görülmektedir. Betonarme iskeleti olan yapı dıştan düzgün kesme taş görüntüsü veren sıvayla kaplanmıştır.”