“Tarihi Eserleri Taşımak Geleceğe Yalan Söylemektir”



Kanal İstanbul projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci kapsamında hazırlanan arkeoloji raporunda “proje sahası içerisinde kalan ve inşaat faaliyetleri ile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan tarihi köprü, tarihi yol, korugan, tabya gibi yapıları Hasankeyf’te olduğu gibi koruma, bir başka yere taşıma” önerisinde bulunulmuştu.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Bu önerinin ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı “Kanal İstanbul Etki Alanında Kalan Tarihi Odabaşı ve Tarihi Dursunköy Köprülerinin Rekonstrüksiyon Projelerinin Temini İşi” ihalesi açtı. 350 gün sürecek işin ihalesi 26 Mart 2020 tarihinde gerçekleştirecek. İhalenin amacı özetle “proje etki alanında kalan tarihi Odabaşı ve Dursunköy köprülerinin sağlam bölümlerinin sökülerek taşınması ve eksik bölümlerinin tamamlanması ilkesine dayalı projelerin hazırlanması” olarak belirlendi.

Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberine göre; Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Yiğit Ozar ihaleyi yorumladı. 15. - 16. yüzyıllara tarihlendirilen iki köprü kanal güzergâhında kaldığı için Hasankeyf Projesi’nde olduğu gibi taşınmasının gündeme geldiğini anımsatan Ozar özetle şöyle konuştu: “Ne Hasankeyf’teki ne de ‘Kanal İstanbul’ güzergâhındaki kültür varlıklarının taşınması bir iyi uygulama örneği olarak kabul edilebilir. Çünkü, kültür varlıkları içinde bulundukları coğrafyanın şartlarına göre var olup, yere göre inşa edilip çevresindeki coğrafi ve insani değerlerle anlam kazanarak günümüze ulaşan değerlerdir. Köprüler konumları ve parçası oldukları yol ağları ile bölgesel bağlamlar kurmamızı sağlayan veriler sunan belgelerdendir. Bu belgenin yerini değiştirmek içinde bulunduğu tarihi yol ağını da parçalamaktır, bu verilerin geleceğe bütünlük içerisinde ulaşmasını engellemektir, bir anlamda geçmiş hakkında geleceğe yalan söylemektir. Bu yüzden bu tür taşıma faaliyetlerini bir koruma çalışması olarak görmemeliyiz.”

Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.