İstanbul Yenikapı’daki metro kazı çalışmaları sırasında bulunan 47
bin çuval tarihi buluntu toprağa geri gömüldü.
Olay, bir avukatın Bilgi Edinme Yasası kapsamında
İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne verdiği dilekçeyle açığa çıktı.
Avukat Mahmut Tanal, 8 Mart 2010 tarihli dilekçesinde,
“İstanbul Metrosu Yenikapı İnşaatı’na yönelik arkeolojik araştırma ve kazı
çalışmaları sırasında bulunan eserlerden çuvallara konulup, tekrar aynı alanda
yerin altına gömülen tarihi eser parçaları var mıdır? Var ise kaç çuvaldır veya
miktarı ne kadardır?” diye sordu. Tanal, ayrıca hangi döneme veya niteliklere
sahip parçaların geri gömüldüğünü, bunun kıstasının ne olduğunu öğrenmek
istedi.
TANAL: YASAL DÜZENLEMELERE AYKIRI
Bilgi
Edinme Yasası kapsamında verilen dilekçeye en geç 15 gün içerisinde yanıt
verilmesi gerekirken, Müze Müdürlüğü tarafından Av. Tanal’a hiçbir yanıt
verilmedi. Bunun üzerine suç duyurusunda bulunan Av. Tanal, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı’na verdiği 18 Mayıs tarihli dilekçede, müze yetkililerinin Bilgi
Edinme Yasası’nı ihlal ederek görevi kötüye kullanma suçu işlediğini
belirtti.
Tanal, şikâyet dilekçesinde ayrıca şu ifadelere yer verdi:
“Bazı varlıkların yerin altına gömüldüğüne ilişkin duyumlar aldım. Bu husus
yasal düzenlemelere aykırıdır. Kazı çalışmasının yapılarak, gömülü bulunan
tarihi eser parçalarının tespiti ile ortaya çıkarılarak el konulmasını ve bu
şekilde tasnif işlemlerini yapmayan kişilerin tayin ve tespiti ile haklarında
Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu Madde 67 uyarınca işlem yapılarak
cezalandırılmasını talep ederim.”
MÜZEDEN CEVAP: 47 BİN ÇUVAL
GÖMDÜK
Av. Tanal’ın müze müdürlüğüne 2.5 ay önce verdiği
dilekçeye, suç duyurusunda bulunduktan 10 gün sonra yanıt geldi. İstanbul
Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Sevim Kızıltan imzalı cevap yazısında,
“Çalışmalarda bugüne kadar 47 bin çuval kazı alanı içerisinde, daha sonra
herhangi bir inşai veya buna benzer faaliyet yapılmayacağı bilinen alanlara
uzmanlarımız gözetimi ve denetimi altında gömülmüştür”
denildi.
‘İLERİDE TEKRAR KAZILABİLİR’
Kazı
alanındaki gömü işleminin Bakanlığın iznine istinaden müze arkeologları
tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çekilen yazıda, şu ifadelere yer
verildi:
“Kazılardan çıkan bütün parçaların saklanması mümkün değildir.
Birbirine benzeyen ve çok miktarda olan söz konusu parçaların en belirgin
örnekleri ileride bilimsel çalışmalara malzeme olması için seçilerek etütlük
eser adı altında müzelerde muhafaza edilmektedir. Bunların ayrımları için
arkeolojik kriterler baz alınmaktadır. Bu parçaların bütün istatistiki ve görsel
kayıtları istisnasız tutulmakta ve gelecek kuşaklara aktarılmaktadır. Gömüsü
yapılan parçalar ileride herhangi bir çalışmaya konu olmaları durumunda
istatistiki bilgileri, nitelikleri ve gömüldükleri alanlar bilindikleri için bu
alanlardan kazıları tekrar alınarak
değerlendirilebilinirler.”
'Gömülen malzeme hiçbir işe
yaramaz'
İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya
Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Müze
Müdürlüğü'nün yazısında geçen “Gömüsü yapılan parçalar ileride herhangi bir
çalışmaya konu olmaları durumunda istatistikî bilgileri, nitelikleri ve
gömüldükleri alanlar bilindikleri için bu alanlardan kazıları tekrar alınarak
değerlendirilebilinirler” ifadesini gerçekçi bulmadığını belirtti. Özdoğan,
şöyle konuştu:
‘İLERİDE İŞE YARAMAZ’
“Müze orada
bir iyi niyet gösterisi yapmak istemiş, ama biliyoruz ki gömülmesine karar
verilen malzeme ileride bir daha hiçbir işe yaramaz. Kazı alanları, etiketleri,
çuvalları, her şeyi çürüyeceği için bu malzeme konteks dışı bir malzemeye
dönüşür.
Biz arkeologlar, gömdüğümüz malzemeyi bir daha görülmeyecek,
bakılmayacak ve kimsenin aklını karıştırmayacak malzemeler olarak
değerlendiriyoruz. Dolayısıyla müzenin bu ifadelerinin bana göre bir anlamı
yok.”
‘ESKİ ESER YASASI DEĞİŞMELİ’
Tüm dünyada
gömme uygulamasının olduğunu, ancak Türkiye’de Eski Eser
Kanunu’nun çağ dışılığı nedeniyle gömülen malzeme sayısının daha fazla
olduğunu belirten Özdoğan, “Bizim kanunumuzdaki eski eser tanımı her şeyi
kapsıyor ve toprak altından çıkan her şeyin müzelerde saklanmasını öngörüyor.
Oysa kazılarda bulunan her şey teşhirlik eser kapsamında değerlendirilemez.
Bunlardan bazıları bilimsel olarak değerlendirilebilecek, dönemiyle ilgili bilgi
verebilecek malzemelerdir.
Bunların üniversitelerde ya da araştırmacılar
için özel depolarda saklanması gerekir. Teşhir değeri olmayan malzemeler eser
kapsamından çıkarılıp, bilimsel malzemeler olarak üniversitelerde
kullanılabilseydi, gömülen çuval sayısı belki 47 bin değil, 10 bin olurdu” diye
konuştu.