1950’li yılların en önemli mimarlık eserlerinden birisi olan DSİ binasının yıkımı sürerken, yıkım esnasında halk sağlığı da hiçe sayılıyor. Bölgedeki mahalle sakinleri tarihi binanın yıkılmasına tepki gösterirken, önlem alınmadan çalışma gerçekleştirildiği için çevreye yüksek oranda toz yayıldığını, pencereleri dahi açamadıklarını belirtiyor. Mahalle sakinleri gece geç saatlere kadar yıkımın devam ettiğini, oluşan gürültüden uyuyamadıklarını da ifade ediyor.
“Mahallede oluşan toz nedeniyle nefes alamıyoruz”
DSİ binasının aylardır hiçbir önlem alınmadan yıkıldığını belirten Yücetepe Mahalle Muhtarı Halil Sağlam, “DSİ binası çok sağlam olduğu için yıkmakta zorlandıklarını da görüyoruz. Alanda yüksek oranda toz bulutları oluşuyor ve bu toz tüm mahalleye yayılıyor. Ağır iş makineleri yüzlerce metre uzaklıktan duyulacak şekilde gürültü çıkarıyor. Cumartesi, pazar demeden gece yarılarına kadar çalışma devam ediyor. Mahalle sakinleri bu sıcaklarda oluşan toz bulutları nedeniyle pencerelerini açamıyorlar, sokağa çıkamıyorlar, gürültü nedeniyle gece uyuyamıyorlar. İlgili bütün kurumlara başvurduk son olarak da CİMER’e başvuruda bulundum, ancak hala hiçbir tedbir ve önlem alınmış değil. Mahallelinin sağlığını hiçe sayıyorlar.” diye konuştu.
DSİ yakınında ikamet eden emekli öğretmen Safinaz Fahire Açımuz ise tepkisini şöyle dile getirdi: “Yaklaşık 3 aydır yıkım devam ediyor. Son bir aydır ise gece yarılarına kadar çalışma yapılıyor. Mahallemizin yaş ortalaması yüksek, öte yandan birçok kişinin astım ve akciğer hastalıkları bulunuyor. COVİD vakalarının arttığı bu günlerde evlerimizi havalandırmamız ve nefes almamız büyük önem taşırken, oluşan toz bulutları yüzünden aylardır pencerelerimizi dahi açamıyoruz, sokağa çıkamıyoruz. Gece yarılarına kadar çalışma devam ediyor. Toz ve gürültü sağlığımızı kötü etkiliyor. Bir an önce bu konuda önlem alınmasını istiyoruz.”
Kolektif hafızamızı yıkmaya çalışanlar şimdi de halk sağlığını hiçe sayıyor
Konuya ilişkin açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Cumhuriyet ideolojisinin modern mimarlık yapısını yıkarak kolektif hafızamızı yıkmaya çalışanlar şimdi de halk sağlığını hiçe sayıyorlar. Türkiye mimarlık tarihinin 1950’li yıllarda tasarlanmış en önemli eserlerinden birisidir. Kolektif hafızamızda büyük önemi olan DSİ binasının korunması için Koruma Kurulu’na başvurmuştuk, kurul tescil talebimizi reddetti ve bu süreç yargıya taşındı. Yargı süreci devam ederken bina yıkılmaya başladı. Yıkım sürecinde ise toz ve gürültü nedeniyle halk sağlığı hiçe sayılıyor. Konunun takipçisi olacağız.”
DSİ binasının yıkımının Türkiye’nin ve Ankara’nın mimarlık tarihine ve belleğine büyük zarar vereceğini belirten Candan, tarihi bina hakkında şu bilgiyi verdi: “Enver Tokay, Behruz Çinici ve Teoman Doruk tarafından tasarlanan bina için 1959 yılında başlanan inşaat 1970 yılında tamamlanmış ve söz konusu bina Türkiye mimarlık tarihinin 1950’li yıllarda tasarlanmış en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilmiştir. DSİ binası mimarlık tarihindeki yerini almıştır. DSİ binası yıkımıyla, mimarlık tarihi, Başkent Ankara’nın kentsel kültürü ve kimliği büyük yara almıştır.”