Tarihi Çemberlitaş Sütunu Tarihi ile Birlikte Geri Dönüyor



Miladi 325-328 yıllarında İmparator I. Constantin tarafından tek tanrılı inancın bir ifadesi olarak dikilen tarihi Çemberlitaş Sütunu, Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ediliyor.

İskele sistemi kurulan çalışmada 1 ve 2. kademe (cam küre boncuk ve AL2O3 ) yıkama-temizlik işlemleri tamamlandı. Bu çalışmaların sonucunda tüm sütun yüzeyindeki parçalanma ve çatlakların dehşet verici düzeyde olduğu ortaya çıktı.

Kir, is ile yangınların sebep olduğu lavların pişirmesiyle oluşan siyah camsı tabakanın bin 700 yılda yaklaşık 1 milimetre kalınlığa ulaştığı görüldü ve temizlenmesi için yoğun ve ciddi bir çalışma başlatıldı. 1972 yılında yapılan onarım çalışmalarında, sütunun gövde çatlaklarına ve kırılıp dökülen profil taşı silmelerine siyah çimentolu deniz kumu ve blok tuğla dolgulu harçlar yapılmasının yapıya zarar verdiği de tespit edildi.

Yine restorasyon çalışmaları sırasında sütun çemberlerindeki tüm bağlantı aparatları (bilezik, somun, cıvata, pul) elemanlarının, korozyondan zayıfladığı ve yorulduğu görülerek bunların da değiştirilmesine karar verildi. Öte yandan; yapıdaki tehlikeli çatlakların, çevresindeki oluşumlarını ve temel durumunu tespit açısından Ultrasonik-GPR-Jeo Yer Radarı ile tespit çalışmaları da yapılacak.

1 trilyon liraya malolacak restorasyon çalışması ile tarihi açıdan önemli bir yere sahip olan Çemberlitaş Sütunu, eski görkemine kavuşacak.

Çemberlitaş Sütunu'nun tarihçesi:

Çemberlitaş- (Constantinius) Sütunu, Miladi 325-328 yılları arasında İmparator I. Constantin tarafından o güne kadar tüm Roma topraklarında hüküm süren Paganizmin (çok tanrılı inanç-putperestlik) terkiyle, tek tanrılı Tevhid inancının bir ifadesi olarak dikilen tarihi bir anıt...

Bu anıtın aynı zamanda, tarihçilerin ifadelerine göre; Hz. İsa'dan o güne kadar (300 yıl) Romalılar tarafından işkencelere maruz bırakılan, hipodromlarda vahşi hayvanlara atılan Hristiyanların ve tek tanrılı inancın, özgürlük sembolü olarak da görülüyor. Bu bilgiler ışığında tarihsel bir yorumla, geçmişteki paganizmin-putperestliğin yıkılması ve yeni tek tanrılı bir inancın, Hristiyanlığın bütün milletlere ve bilhassa; Batı'ya, Avrupa'ya yayılmasının başlangıç tarihidir denilebilir...

Bu taşın dikilmesiyle; Anadolu'da Kapadokya gibi yer altı şehirlerinde gizli olarak yaşamlarını sürdüren binlerce Hristiyan, bütün Roma şehirlerine ve bilhassa İstanbul'a akın akın gelmeye başladı. Böylece Hristiyanlık medeniyetinin temelleri atılmaya başlandı.

Bu eser "Hristiyanlık medeniyetinin başlangıç temel taşını da oluşturur" şeklinde ifade edilebilir. Zira İznik Konsülü'nü toplayan İmp. Constantin, Hristiyanlara özgürlük tanıyarak, Ayasofya'nın Bazilikasını yaptı, aynı zamanda İstanbul'u başkent ilan etti. Kendisini de Roma'nın İmparatoru Sezar ilan ederek, Hristiyanlara hamilik yapması nedeniyle de Azizler Listesi'nde yer aldı.