Tarih ve Doğayı Boğan Projeler

Türkiye'nin gündeminde ''Hasankeyf'' ve "Zeugma'' örnekleriyle yer alan tarihe ve çevreye duyarsız baraj ve hidroelektrik santralı projelerindeki ''kültürel ve doğal mirasın göz ardı edildiği'' politikalara devam ediliyor. Uluslararası kültür ve çevre sözleşmelerinin yanı sıra ulusal hukukla da barışık olmayan bu projelerin tehdidi altındaki uygarlık merkezlerinden bazıları şunlar:

Hasankeyf: Uygarlıkların başkenti Hasankeyf dahil, bölgedeki 215 tarihi yerleşim birimini yutacak olan Ilısu-Cizre Baraj ve Hidroelektrik Santralları Projesi'nde değişiklik yapılması yönündeki istekler hâlâ dikkate alınmıyor.

Allianoi: İzmir-Bergama'daki Yortanlı Baraj İnşaatı havzası içinde kalan antik yerleşim merkezi Allianoi kentinin sular altına gömülmesi için artık gün sayılmakta. Baraj inşaatı Koruma Kurulu'nun kararlarına aykırı olarak tamamlanmak üzere ve antik kenti kurtaracak alternatif projeler ise ''maliyet artışı'' gerekçesiyle kabul edilmiyor.

Gökbel Vadisi: Aydın-Muğla arasında inşaatı tamamlanma aşamasındaki Çine Barajı, Türkiye'nin en etkileyici peyzaj değerlerine ve mitolojik efsanelerine sahip olan Gökbel Vadisi; Marsyas (Çine) Çayı, Karia kentlerinden Gerga'nın Gidiş Yolu, Gerga ve Alabanda kentlerinin su yolları ve 2400 yıllık İncekemer Köprüsü'nü sular altında bırakacak.

Yıldızeli: Doğu Karadeniz'de Orta ve Yukarı Çoruh havzalarındaki yerleşimlerle birlikte doğal zenginliği ve buna bağlı turizm potansiyelini yok edecek olan baraj projeleri 'yargılanıyor' . Yöredeki duyarlı kurumların açtıkları davalarda, yüksek mahkeme, özellikle Yıldızeli'ni boğacak baraj projesini durdurdu; ancak çalışmalara ısrarla devam ediliyor.

Munzur Vadisi: Tunceli'deki Mercan Vadisi ile Munzur Vadisi'ni -içinde barındırdığı bitki türleri ve hayvan çeşitleriyle birlikte- Munzur Milli Parkı'nı da yok ederek bölgede toplumsal yaşamın altyapısını ortadan kaldıracak olan Munzur barajları projesi devam ediyor.