Tank Fabrikası Arazisi Yargıda!



Birgün Gazetesi'nden Olgu Kundakçı'nın haberine göre, İstanbul Zeytinburnu sahilinde imara açılıp 16:9 kulelerine benzer bir yapılaşma getirilen tarihi Tank Fabrikası arazisinin imar planları meslek odaları tarafından yargıya taşındı. Kültür varlığı olarak tescilli askeri yapıların bulunduğu 111 dönümlük araziye 70 metre yüksekliğinde konut, ticaret ve turizm alanı öngören planlar arazinin satışından hemen önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından geçen kasım ayında onaylanmıştı. Mimarlar Odası ile Şehir Plancıları Odası, ayrıcalıklı imar hakkıyla araziye yoğun yapılaşma getireceği ve İstanbul’un silüetinde onarılmaz bir tahribata neden olacağı gerekçeleriyle planların yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle İstanbul 5. İdare Mahkemesi’ne dava açtı.

Dava dilekçesinde tank fabrikası arazisinin komşusunda yer alan 16:9 kulelerine dair mahkemenin yıkım kararına işaret edilerek, “Deniz seviyesindeki inşa edilecek yapılara 70 metre yükseklik izni verilmesi İstanbul silueti açısından sürdürülebilir olmadığı gibi, açık hukuk kararlarına da uygun değildir” denildi.

Ataköy Turizm Merkezi Uygulama İmar Planı’nda ‘askeri alan’ ve ‘tercihli kullanım alanı’ olarak planlanan arazi 2008 yılında Milli Savunma Bakanlığı ile TOKİ arasında yapılan protokolle TOKİ’ye geçmişti. TOKİ iştiraki Emlak Konut GYO’nun araziyi Özak-Yenigün-Delta ortaklığına satmasının ardından arsa, askeri alandan çıkarılarak yapılaşmaya açılmış oldu. TOKİ tarafından hazırlanan imar planlarına göre, araziye yaklaşık 226 bin metrekare inşaat izni verildi. Meslek odaları, imar planlarının araziye getirdiği yoğun yapılaşmayla bölgeye ait plan bütünlüğünün ve donatı dengesinin bozulduğunu, araziye çevre yapılanma koşullarının üzerinde bir yapılanma hakkı getirdiğini belirtiyor.

‘Kamu yararı aykırı’

Dava dilekçesinde, bölgeye getirilen yoğunluk ile kamu yararı ilkesinin göz ardı edildiği belirtilirken, planlara ilişkin “Altyapı, ulaşım ve hizmet sorunları ortaya çıkaracak bir düzenleme yapılmaktadır. Bu şekilde kamunun sağlıklı, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre yaratma görevini yerine getirmediği, tersine bu denklemi bozucu bir işlem tesis ettiği görülmektedir. Özellikle getirilen yapı ve nüfus yoğunluğu, yaratacağı etki alanı da düşünüldüğünde mevcut ulaşım altyapısına trafik yoğunluğu getirmekte, İstanbul silueti onarılamaz şekilde tahrip edilmekte ve kıyı kullanımı özelleştirilmektedir” denildi.