İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Bakırköy Meydanı, Salacak kıyıları ve Taksim Meydanı’nda uygulanacak projelerin halk tarafından belirlenmesi için başlattığı oylamanın yankıları sürüyor. 'Taksim Kentsel Tasarım Yarışması' için ilk üçe giren tasarımlar için oylama 12 Kasım’da tamamlanacak. Ancak hazırlanan projelere itiraz eden de var, bunu olumlu bulan da. “Meydan, ağaçların altına gömülmüş” diyen de var, “Üç eşdeğer projede Taksim’in politik hafızasına yer vermek yerine popülist bir yaklaşım sergileniyor.” diyen de.
BirGün’den Yaren Çolak’ın haberine göre; Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen, İBB’nin meydanlara ilişkin açtığı yarışmaları ‘olumlu’ bulduğunu söyledi. “Yaşanan süreçte ardı ardına açılan bu yarışmalar nedeniyle konuların sağlıklı olarak ele alınamadığını da belirtmek isteriz.” diyen Köymen, meydanların toplumun tüm talep ve şikâyetlerini dile getirdiği alanlar olduğunu hatırlattı.
İktidarın Taksim Meydanı ve Gezi Parkı üzerinden ‘siyasi hesaplaşmaya’ giriştiğine de vurgu yapan Köymen, Taksim Meydanı’nın hafızasının yok edilme riskinin bugün de sürdüğü görüşünde.
Köymen’e göre, Taksim Meydanı’na ilişkin proje, ‘aceleye’ ve ‘oldu bitti’ye getirilememeli. Köymen, bunu şu sözlerle açıkladı: “Gezi Direnişi ve ödenen bedeller ortada. Bugün artık Taksim Meydanı’nın tüm bu buluşma ve gösterilerin yasaklandığı bir meydan olduğunu unutmayalım. Taksim Meydanı’nın, İstanbul halkı için, ‘aceleye’ ve bir ‘oldu bitti’ye getirilemeyecek kadar değerli ve önemli bir meydan olduğu unutulmamalı. Henüz geç olmadan, tüm bu sorunları hep birlikte değerlendirmek için; meslek odaları, sendikalar, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, etkin, şeffaf ve kapsayıcı bir diyalog sürecinin zeminini oluşturmanın önemini bir kere daha anlaşılmıştır. Taksim Meydanı’nın meydan kimliğiyle tüm yurttaşlarımızın kullanımına açılması birincil önceliğimiz olmalıdır.”
ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Güven Arif Sargın’a göre de yarışma son derece önemli ancak süreç yönetiminde kimi ‘yetersizlikler’ söz konusu.
Ülkenin uzun süredir katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir siyasetten uzak bırakıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Sargın, “Yapısal olarak kendi içine kapalı olan bu sistem, kente ve mimarlığa dair tahayyül ve tasarruflarımıza da ciddi anlamda ipotek koydu. Unuttuğumuz sosyal-demokrat belediyeciliğin kimi niteliklerini yeniden görmeye başladık.” diye konuştu.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.