Taksim Dayanışması tarafında yapılan yazılı açıklamada, "Basında yer alan haberlerde, binlerce gencimize yapılmaya çalışıldığı gibi Taksim Dayanışması temsilci ve bileşenlerine de keyfi, hukuksuz bir biçimde suç isnat edildiği, AKP İstanbul İl başkanlığının talebinin neredeyse emir telakki edildiği anlaşılmaktadır. Savcılık tarafından mahkemeye sunulduğu anlaşılan iddianamenin dayanağını oluşturan polis fezlekesindeki mantığın hukuksal olmaktan çok algıya dayandığı ve Taksim Dayanışmasından ve Gezi sürecinden 'suç ve suç örgütü' çıkarma telaşı içinde olunduğu görülmektedir" denilerek, şu görüşlere yer verildi:
"Talep edilen hapis cezası ya da diğer yaptırımların bizim gözümüzde hiçbir önemi yok"
"Öncelikle; 19-20’li yaşlarında gençlerimizin Başbakan teşviki ile 'destan yazdığı' söylenen polis şiddeti ile öldürüldüğü, gözü yaşlı annelerin bu acılara dayanamayıp oğullarının peşinden gittiği, dünyanın en büyük adalet saraylarında, öldürülen, yaralanan, tutuklanan çocuklarımız için bulunamayan adaletin temel alındığı bir ortam ve sistemde, 'iddianamelerde talep edilen hapis cezası' ya da diğer yaptırımların bizim gözümüzde hiçbir önem taşımadığı bilinmelidir".
Gezi ve Haziran direnişinin ülkenin aydınlık geleceği için bir umut, demokrasi ve özgürlük talebindeki kararlılığın tarihsel bir kanıtı olarak nitelendirildiği açıklamada, hiçbir yargılamanın ya da mahkeme kararının bu tarihsel gerçekliği değiştirme şansının bulunmadığı savunuldu ve Taksim Dayanışması'nın kararlılığı şöyle ifade edildi:
"Bizler Taksim Dayanışması olarak; 2012 Şubatında ilk toplantımızı yaptığımız andaki taleplerimizin de, Gezi parkındaki ağaçların kesildiği, çadırlarımızın yakıldığı günlerdeki tepkimizin de, gencecik çocuklarımıza kıyan polis şiddetinden hesap soran tutumumuzun da, parklarda, meydanlarda, sokaklarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam talep eden milyonların taleplerinin de kararlılıkla arkasındayız".