Özlem Yalım, 1995 ODTÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümü mezunu. Uzun yıllar mobilya, mekân ve sahne tasarımlarıyla uğraşan Yalım, 2002 senesinden sonra aydınlatma ve mobilya tasarımına yöneldi. Sanayici ve tasarımcıyı doğru platformda buluşturmak adına yıllardır birçok projeye imza attı ve atmaya devam ediyor.
Bunlara en iyi örnekler ise, iki sene başkan yardımcılığını üstlendiği Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) ve kurucusu olduğu Designers Of Turkey (DOT). Bu projelerine bu yıl başlattığı ve devamı gelecek olan "Fesorient" fuarını da ekledi. Türk tasarımını dünyaya tanıtmak adına sergiler, fuarlar, etkinlikler düzenleyen Yalım, Türk tasarımcıların tembelliğinden ve birlik olamamasından yakınıyor.
- Bir eşyayı tasarlarken olmazsa olmazlarınız var mıdır? O eşyanın size ait olduğunu nasıl anlarız?
Bir şeylerin tekrar edilmesinden hoşlanmıyorum. Bir eşyanın muhakkak duyularıma hitap etmesi lazım. Renk, doku veya bir felsefe altında her zaman farklılığı arıyorum. Malzemeyi zorlamayı ve değişik malzemeleri kullanmayı seviyorum.
- Hayallerinizi üç boyuta sokuyorsunuz. Bu nasıl bir keyiftir?
Bu gerçekten çok keyifli bir şey. Bende bu, ürün boyutunu aştı; organizasyon, sergiler ve etkinlik boyutunu aldı. Örneğin "Fesorient" projesi bir hayalimdi ve gerçekleştirdim. Buradaki paylaşımı görünce de çok mutlu oluyorum. Biz dünyayı şekillendiren yaratıcılar değiliz, ben buna katılmıyorum. Bir terzi ne hazzı alıyorsa ben de o hazzı alıyorum.
- Tasarımlarının taklit edilmesi tasarımcının korkulu rüyasıdır. Sizin başınıza böyle bir olay geldi mi? Bu konuda nasıl önlemler alıyorsunuz?
Gündemi, bu konudaki tüm gelişmeleri ve markaları bilirim. Gördüğüm bir ürünü beynime kaydederim. Tasarımın taklidiyle karşılaşırsam hemen anlarım.Yani tek dayanağım kendim. Kendime birikim yaptım. Bunu yapmak zorundasınız. Çünkü bu çok net bir şekilde oluyor. Ama bazen de öyle oluyor ki dünyanın bir yerindeki bir tasarımcıyla eşzamanlı aynı şeyleri düşünebiliyorsunuz. Ben bunu geçen sene yaşadım. Bu olabilir, fakat tasarımın benzerini yapmak kabul edilemez bir şeydir.
- Kadın tasarımcının yaratıcılığı ile erkek tasarımcının yaratıcılığı arasında fark var mıdır?
Bu çok zor bir soru. Kadın ve erkeğin hayattan etkilenişleri arasında fark vardır, kadınlar daha sofistikedir ve öyle tasarımlar gerçekleştirir; erkekler de bunun tam tersini yapar diyemem.
Çünkü çok efeminen tasarımlar yapan erkek tasarımcılar da var. Ama kadınlar için tasarım yapmakla erkekler için tasarım yapmanın arasında dominant farklar var. Kadın ve erkek tasarımcı arasında fark yoktur. Her şey ilgi alanıyla alakalıdır.
- Türkiye'nin birçok başarılı tasarımcısı yurtdışında yaşamayı ve orada çalışmayı tercih ediyor. Yurtdışının avantajları nelerdir?
Bu soru çok önemli bir soru. Okumuş ve kendini geliştirmiş bir kişi Türkiye'de hak ettiği değeri görmüyor. 2000'li yıllardan sonra tasarım olgusunun Türkiye'ye yerleştiğini düşünürsek çok zor bir meslek olduğunu anlayabiliriz. İnsanlar yurtdışını tercih ediyorlar, çünkü oradaki avantajlar çok büyük...
Milano veya İngiltere'de yaşayan bir tasarımcı olduğunuz zaman bizdeki dengeler değişir; şan, şöhret ve ün olur. Yurtdışında yaşayan tasarımcıya "iyi tasarımcı" imajını yapıştırıyoruz. Bu imajı kaldırmalıyız. Yurtdışındakilerin en büyük avantajı tasarım dünyasıyla daha iç içe olmaları. Türkiye aslında tasarım alanı için bir cennet. Fakat sanayici imaj istiyor; tasarımcı da çok ilgisiz. Bu sene bir sanayi kuruluşuna teklif gönderdim ve öğrendim ki Milano'da yaşayan iki tasarımcıdan da teklif gitmiş. Ben bahsettiğim bu dengeyi bire bir orada yaşadım. Fiyatlarda eşitsizlik vardı. Sanayiciyle daha sonra görüşme şansım olduğunda bana ya reklam değerinden Milano'dakilerle çalışacaklarını ya da fiyatım uygun olduğu için benimle çalışacaklarını söylediler. Ben size bir reklam sağlayamam dedim ve o anda teklifimi geri çektim. Türkiye'deki sanayicinin yaklaşımı maalesef hâlâ bu noktada. Ama bu devre de geçecek ve sanayicinin bakış açısı değişecek.
- Designers Of Turkey (DOT) ne amaçla kuruldu? Bu doğrultuda neler yaptınız?
DOT, tasarımcıların bitmiş ürünlerini alıp yurtdışında global pazarlamak üzere kurulmuş bir organizasyon. Kişisel olarak yurtdışında bir fuarda yüksek fiyatlarda bir stant almaktansa DOT olarak gittiğinizde zaten size uygun şartlarda o standı veriyorlar. Şu anda üç tasarımcı arkadaşım var. DOT bir tür danışmanlık hizmeti yapıyor; sanayici ve tasarımcıyı tanıştırıyor.
- Endüstriyel Tasarım Meslek Kuruluşu'nun (ETMK) faydaları nelerdir?
1989 yılında kurulmuş, Türkiye'nin tek mesleki örgütlenmesidir. Fakat tasarımcılardan beklediği ilgiyi görmez. ETMK söz ettiğim tüm sorunları aşmanın, tek ses olabilmenin platformudur.
- Trendguide'dan bahseder misiniz...
Tamamen sanal bir durum. İsviçre merkezli bir proje. Dünya üzerinde benim de içlerinde bulunduğum 17 trendscout var. Bizim yaptığımız sadece sokakta gördüklerimizi, trend olacakları, kendi yaşam kültürümüzle ilgili şeyleri dünyaya raporlamak. Bir tür ajanlık gibi yani. Bu yüzden çok hoşuma gidiyor. Bu bir oyun gibi.