''Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı Bu Haliyle Kabul Edilemez''



TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, ''tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma kanunu tasarısı bu haliyle kabul edilemez'' dedi. Soğancı yaptığı yazılı açıklamada, TBMM gündemine taşınan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısının bir bütün olarak değerlendirildiğinde, doğayı koruma açısından sistematik bir gerilemeye karşılık geldiğini belirterek, TMMOB'nin konuya ilişkin değerlendirmelerini bugün TBMM Çevre Komisyonuna sunduğunu kaydetti.
   
Kanun tasarısının, var olan bir eksikliği gidermekten çok, koruma çabalarının ''yatırım'' adı altında sürdürülen ''talan'' anlayışına terk edilmesinden başka bir şey olmadığını belirten Soğancı, söz konusu tasarıyla, kanunlarda yaratılan istisnaların, sağlanan imtiyazların, görmezden gelinen işgallerle yetinilmeyip ülke yüzölçümünün yüzde 2'si bile olmayan ''doğal korunan alanlar'' özel kanunu kapsamından çıkarıldığına dikkat çekti. Yasa tasarısıyla bilimsel çalışmayı zorunlu kılan, ulusal ve uluslararası nitelikte değer taşıyan alanlara ilişkin karar alma yetkisinin 14'ü bürokratlardan oluşan 20 kişilik kurula verildiğini belirten Soğancı, Türkiye'nin en önemli doğal değerlerinin, görevleri koruma kararlarıyla çoğunlukla çelişen yönetici bürokratlara emanet edildiğini ifade etti. Soğancı, yasalaşması halinde böylesi bir düzenlemenin, 87 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nde alınmış en koruma karşıtı karar olarak tarihe geçeceğini bildirerek şunları kaydetti:

''Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) de dahil olmak üzere Türkiye'nin de taraf çok sayıda uluslararası anlaşmanın yanı sıra Anayasa'nın Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması başlığı altında yer verilen 63. maddesindeki, (Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır) ilkesine de açıkça aykırıdır.
    
Kanun Tasarısı, amaç maddesinden başlayarak yatırım adı altında bu alanlara göz dikmiş olan 'talan' örgütleyicilerine karşı teslim bayrağını çekmektedir. Gerekçesinde mevcut mevzuatı ve uygulamaları 'Kuralcı ve yasakçı mantık' olarak nitelendirerek, 'katılım' ve 'danışma' organları dışlanmakta, Çevre ve Orman Bakanlığı her durumda tek başına 'son sözü' söyleyebilecek bir konuma getirilmektedir. 'Koruma-kullanma dengesi' ifadesi kisvesi altında 'kullanmayı' amaç içine sokan düzenlemeler, ülkemizin en önemli doğal değerlerinin gözden çıkarıldığının kanıtıdır.''