Son dönemde sık sık yaşadığı susuzluklarla gündeme gelen Ankara’dan bol ‘su’lu bir firma çıktı. Ankaralı girişimci Emre Ermiş’in kurduğu ‘Su Kutusu’ adlı firma, şebeke suyunu içme suyuna çeviren cihazıyla 3.5 yıl içinde Türkiye genelinde 50 bin eve girmeyi başardı. 20 milyon YTL ciroya koşan firma, büyük su tasarrufu sağlayan ‘Cimri’ adlı su tıpasını da 100 bin evle ücretsiz olarak buluşturdu.
Su Kutusu’nun kurucusu Emre Ermiş, yola ilginç bir projeyle çıkmış: Türk halkının ağız tadına uygun su üreten ve beyaz eşyanın yanında ‘sırıtmayan’ bir arıtma cihazı yapmak... Emre Ermiş şöyle anlatıyor:
“Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden makine mühendisi olarak mezun olduktan sonra 1995 - 2001 arası arıtma sektöründe çalıştım. 2000’den itibaren birkaç kez ABD’yi ziyaret ettim. Burada su arıtma cihazlarının yaygınlığını gördüm. Bizde ise ‘akan su kir tutmaz’ anlayışı hâkimdi. Bir de amatör sistemler Türkiye’de bu pazarı biraz kirletmişti. Ancak sağlam bir proje olursa bu işin yaygınlaşacağını hissettim.”
Klora karşı bilendi!
Ermiş, 2001’de ‘Su Kutusu’ projesinin tasarımlarını yapmış. Ortaya çıkan
cihaz, kutuya benzediği için şirketin adını Su Kutusu, aklında ihracat
olduğundan cihazın adını da Waterbox (İngilizce: Su Kutusu) koymuş. 2002’de
tescil almış ancak kendi birikimleri ve aile desteğiyle belli bir yere kadar
ilerleyebilmiş. Ermiş şöyle devam ediyor:
“Bu sırada TÜBİTAK, Türkiye
Teknoloji Geliştirme Vakfı ve KOSGEB’in araştırma ve geliştirme (ar-ge)
destekleri olduğunu öğrendim. Bu desteklerden yararlanmak için bir proje
hazırladım: Bizde belediye suları ciddi biçimde klorlar. Su Kutusu’na buna uygun
bir filtre yaptım. Ters ozmos sistemiyle çalışan sistem çift çevrim kapsül
filtre kullanıyor. Bu sistem ilk olarak Nasa tarafından uzay kapsülünde atık
sudan içme suyu elde etmek için kullanılmıştı. 2003’te proje onaylandı ve
destekler çıktı. 2004’te seri üretime başladık. Ayda 150 satışla başladık. Şimdi
ayda 2.700 tane satıyoruz. Başladığımızda 2 işçi vardı, şimdi 75 kişi var.
Paketlenmiş suyun maliyetinin yarıdan fazlası taşıma ve ambalaj. O yüzden çok
tutulduk. Devlet kurumlarına, işyerlerine ve 50 bin eve girdik.”
Kendini 1 yılda amorti ediyor
Türkiye’de sektördeki firmaların çoğunlukla kimyasal ürün ithalatçısı ya da endüstriyel arıtımcı olduğunu söyleyen Ermiş, Su Kutusu’nu beyaz eşya sınıfında dayanıklı tüketim malı gibi tasarladığını anlatıyor. Ermiş, “Cihaz, buzdolabı, bulaşık makinesi gibi algılansın, evin bir köşesinde yer alsın istedik” diyor.
Evlere 2 model
Cihazın yüzde 85’inin OSTİM’deki fabrikada üretildiğini dile getiren Ermiş,
yalnızca filtre malzemelerini ithal ettiklerini belirterek şunları
anlatıyor:
“7 ana modelimiz var. Evler için 2 model var. Biri tezgâh üstünde,
diğeri altında. Su Kutusu, damacanayla kıyaslandığında kendini işyerinde 6 ayda,
evde 1 yılda amorti ediyor. Fiyatlar 700 YTL ve 2500 YTL arasında değişiyor. En
küçük boy cihaz şebeke suyundan saatte 6 litre içme suyu yapıyor. Ürettiği suyu
sıcak ve soğuk verenler var. Filtre ise 1 - 1.5 yılda bir değiştiriliyor. 115
YTL’ye mal oluyor.”
Havayla suyu karıştıran ‘Cimri’
Ermiş’in firması bir de ‘Cimri’ dağıtıyor. Havayla suyu yüzde 50 oranında
karıştıran Cimri adlı tıpa su tasarrufu sağlıyor. Bunu tanıtım ofislerinde
bedava dağıttıklarını belirten Ermiş, şunları söylüyor:
“100 bin Cimri
dağıttık. Ciddi tasarruf sağladık. İhracatımız ciromuzun yüzde 1’i kadar. Önce
Türkiye’ye yönelmek istedik. Arıtma işi satmakla bitmiyor. Hizmet verilmesi ve
tanıtılması lazım. İleride yurtdışına birebir gidip sistemi oturtacağız. 2010’da
Kıbrıs’la başlıyoruz. Sonra komşulara sıra gelecek. 2010’da Türkiye’deki 20
tanıtım ofisini de 50’ye çıkaracağız.”
25 bin ağaç dikecek
Ankara OSTİM’deki üretimin seneye Gölbaşı’na taşınacağını belirten Ermiş, “Geçen sene 10 milyon YTL ciro yaptık. Bu sene 2 katını bekliyoruz. Satışta da 25 bin ürünü geçeriz” diyor. Ermiş, satılan her Su Kutusu’na karşılık Ankara’ya bir fidan diktiklerini ve bu yıl 25 bin fidan hedeflediklerini söylüyor.