Sümerbank’ta Acil Çağrı



Türkiye Cumhuriyeti'nin sanayileşme ve modernleşme sürecinin simge yapılarından İzmir Sümerbank Basma Sanayi Müessesesi'nin, eğitim kampüsüne dönüştürülmesi amacıyla yapılan son düzenlemelerle kimliğini büyük ölçüde yitirdiği ileri sürüldü. Yerleşkedeki idari bina ve giriş ünitelerinin acilen tescil altına alınmasıyla, geri dönüşü olmayan bir kaybın engellenebileceği bildirildi.

1946’dan bu yana

1946 yılında İngiltere'den gelen 140 tezgahla hizmete açılan fabrikada ilk aşamada, iplik ve ham bez elde edildi. Burada dokunan ham bezler, işlenmek üzere Nazilli'deki fabrikaya gönderildi. Uzun yıllar ülke geneline hizmet veren fabrika, 2000'li yılların başına dek üretimini sürdürdü. Tartışmalı bir özelleştirme sürecinin ardından da 2003 yılında il özel idaresine devredildi. İl özel idaresi de, eğitim kampüsü yapılması amacıyla yardımsever Salih İşgören'le valilik aracılığıyla protokol imzaladı ve çalışmalara başlandı. Ancak bu kapsamda gerçekleştirilen yıkımların, simge yerleşkenin kimliğine zarar verdiği vurgulandı.

Mimarlar Odası İzmir Şubesi'nin üç ayda bir yayımlanan dergisi “Ege Mimarlık”ta, Özlem Arıtan ve Yasemin Sayar imzasıyla yer alan çalışmada, yerleşkenin geçirdiği dönüşümler, Türkiye Cumhuriyeti'nin sanayi mekanları bağlamında ele alındı. Yerleşkedeki yapıların, cumhuriyetin “akılcı, işlevsel, devletçi” kriterlerini yansıttığı, çalışanlarının sosyal, kültürel, eğitimsel ve ikamete yönelik gereksinimlerini aynı bölgede karşılaması nedeniyle de İzmir'deki ilk ve tek örnek olduğuna dikkat çekildi.

Belleğin parçası

Ancak eğitim kampüsüne dönüştürme çalışmaları kapsamında, yapılardan üretime yönelik olanlardan büyük bölümünün yıkılarak yerine dersliklerin yapıldığı belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:

“Yerleşke, zaman içinde kentsel belleğin bir parçası olarak kimlik değeri taşıyan bir dokuya dönüşmüştür. Ancak 2003 yılında il özel idaresine devrinden sonra gerçekleştirilen yıkımlarla, bu kimlik büyük ölçüde yitirilmiş ve işletmenin Melez Çayı'na cephe veren bölgesinde inşa edilen yeni eklektik yapılar, yerleşke bütünlüğünü dikkate almayan bambaşka bir kimliğin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Yıkımlar nedeniyle işletme, modern mimarlık mirası olma özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Döneminin modernist mimarlık anlayışın belirgin biçimde yansıtan, nitelikli bir modern mimarlık ürünü olan idari bina ve giriş ünitelerinin acilen tescil altına alınarak, geri dönüşü olmayan bir kaybın engellenmesi sağlanmalıdır.”