Roman yurttaşların yoğun olarak yaşadığı Hatice Sultan Mahallesi (Sulukule) 2006 yılında yenileme alanı ilan edilerek kentsel dönüşüm kapsamına alınmış, TMMOB Mimarlar Odası’nın açtığı dava sonucu avan proje 2012 yılında iptal edilmişti. Yargı kararından kısa bir süre üzerinde hiçbir değişiklik yapılmayan proje bir kez daha Koruma Kurulu onayından geçmişti. O süre zarfında Roman yurttaşlar kentin dışına Kayabaşı’na sürgün edilmiş, proje de bitmişti.
Mahalle roman kültürü yaşam ve alışkanlıklarıyla biçimlendirildi
Artı Gerçek'te yer alan habere göre Mimarlar Odası Koruma Kurulu’nun kararı üzerine bir kez daha yargı yoluna başvurdu. Mahkeme bilirkişi keşfi yaptırdı. Raporda Sulukule’nin özellikli bir mahalle olduğu şu sözlerle anlatıldı:
“Roman kültürü yaşam ve alışkanlıkları ile biçimlenmiş olduğu, kültür ve yaşamın sokaklar ve avlulardan oluştuğu, mevcut kültür ve konut sokak ve avlu arasında güçlü bir ilişki olduğu, avluların boyutu, konumu, sokakların genişliği, doğrultusu avlu ile kurduğu ilişkiler ve yapıların yüksekliğinin mekansal kültürün temelini oluşturduğu, proje öncesi mevcut dokuda ortalama yol genişliğinin 4,8 metre, ortalama yol doğrultusunun 160 metre, ortalama en uzun ve kısa yol doğrultusunun 245 ve 14 metre olduğu…”
Projeyle yapı tipleri değişti, yollar ve sokaklar araçlar için genişletildi
Projeyle birlikte mahalle dokusunda büyük bir değişim olduğunu belirten bilirkişiler şu tespitleri yaptı:
-Sokak doğrultuları ile yapı cephesi arasındaki ilişki yapı tiplerine bağlı olarak büyük ölçüde değiştirildi,
-Araçlı ulaşıma dayalı olarak ortalama sokak genişliği 8 metreye çıkarıldı,
-Ada içindeki avlulara açılan, zaman zaman yapılarla sonlanan daralan genişleyen ikinci yollar ile çıkmaz sokakların kaldırılarak her yerde araçlı ulaşıma ve yol ağı oluşturuldu,
-Proje öncesinde araçlı ulaşım yüzeylerinin toplam alana oranı yüzde 12 iken proje sonrasında yüzde 37’ye çıkarıldı,
-Ada içi boşluklar yüzde 12 oranında azaldı, yapı taban alanları aynı oranda artırıldı, bu durum dokuyu olumsuz etkiledi,
-Proje öncesinde mevcut yapıların ortalama büyüklüklüğü 75 metrekare, kat adedi ise 1,2 iken, proje sonrasında ise ortalama büyüklük 111 metrekareye, kat adedi ise 3,08 çıktı,
Farklı bir sosyal yapı hedeflendi
-Konut birim büyüklüğünün artırılması, farklı bir sosyal yapının hedeflendiğini gösteriyor, mekansal farklılık ve özgünlük olumsuz bir biçimde etkilendi,
-Alan bütünlüğü içinde yer alan bazı parseller uygulama dışına çıkarılarak proje bütünlüğü zedelendi,
-Sur koruma bandının surların özellikleri bölgenin özellikleri algı gibi kriterler gözetilmeksizin sadece öneri avan projede yer alan iki katlı yapıların konumlarına dayalı olarak geçirilmek suretiyle koruma ilkesi zedelendi.
Anıtsal yapıların bütünlüğünü zedeleyen kararlar üretildi
Raporda yer verilen tespitler ışığında “Sonuç olarak yol oranının üç kat artırılmasının mekansal karakterin özelliklerini bozduğu, ada içi boşlukların azaltılmasının mekanın fiziksel koşullarını olumsuz etkilediği, yeni yapı tipolojisine ve yoğunluğuna dayalı olarak sokak-yapı yapı-komşu yapı-avlu ilişkilerinin ortadan kaldırıldığı, kayıp tescilli eserlerin tümünün değerlendirilmediği, anıtsal yapıların bütünlüğünü zedeleyecek proje kararları üretildiği” ifade edildi. Raporda projenin 5366 sayılı kanunda öngörülen amaçların gerçekleştirilmesine hizmet edebilecek nitelikte bulunmadığına ve kamu yararına uygun olmadığına dikkat çekildi.
Proje roman kültürünü yaşatmaya hizmet etmedi
Farklı bir sosyal yapı hedeflendi
-Konut birim büyüklüğünün artırılması, farklı bir sosyal yapının hedeflendiğini gösteriyor, mekansal farklılık ve özgünlük olumsuz bir biçimde etkilendi,
-Alan bütünlüğü içinde yer alan bazı parseller uygulama dışına çıkarılarak proje bütünlüğü zedelendi,
-Sur koruma bandının surların özellikleri bölgenin özellikleri algı gibi kriterler gözetilmeksizin sadece öneri avan projede yer alan iki katlı yapıların konumlarına dayalı olarak geçirilmek suretiyle koruma ilkesi zedelendi.
"Haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı"
Açıklanan nedenlerle; avan projenin genel olarak uygun bulunmasına ilişkin işlemin ve avan projenin kabulüne dair Fatih Belediyesi Meclisi 10 Ağustos 2012 tarihli kararının iptaline karar verdi.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen Sulukule’nin İstanbul’un son 20 yılında yaşanan yıkıma ilişkin en somut örneklerden biri olduğunu belirterek; “Son mahkeme kararı daha önce uygunmasında belirli bir aşamaya ilişkin bir mahkeme kararıyla iptal edilmiş avan projeyi tekrar uygun bulan bir kurul kararıdır. 2012 yılında verilebilecek bir kararın altı yıl sonra verilmesi gecikmeli bir karardır. Haklılığımız bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kararın altı yıl sonra verilmesi Türkiye’de hukuk devleti ilkesinin ne hale geldiğinin açık bir göstergesidir. Roman yurttaşlar her türlü yasal yol başvurma hakkına sahiptir, biz de bu konuda kendilerine destek vermeye hazırız” dedi.
Ne olmuştu?
Fatih’te Roman yurttaşların yoğun olarak yaşadığı Sulukule Mahallesi, 13 Ekim 2006 yılında yenileme alanı ilan edilerek kentsel dönüşüm kapsamına alınmıştı. Bu kararın ardından Fatih Belediye Meclisi bir avan proje hazırlayarak Yenileme Alanlar Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na göndermiş, kurul da 2 Kasım 2007 yılında avan projeyi onaylamıştı.
TMMOB’a bağlı Mimarlar Odası Koruma Kurulu’nun kararını yargıya taşımış, İstanbul 4. İdare Mahkemesi 26 Mart 2012 yılında avan projeyle ilgili kurul kararını iptal etmiş, belediyenin karara itirazını Danıştay 14. Dairesi başvurusunu reddederek 26 Şubat 2015 yılında onamıştı.
Bu karardan kısa bir süre sonra Fatih Belediyesi Meclisi’nin hazırladığı avan proje, İstanbul 2 Nolu Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 27 Temmuz 2012’de onanmış, onamadan sonra Fatih Belediyesi Meclisi’ne gelen avan proje 10 Ağustos 2012 tarihinde buradan da geçmişti.
Mahkeme iptal kararı verse de proje kapsamında yapılan ve çoğu villa olan konutlar bitmiş, Sulukule’de yaşayan yurttaşlar ise Kayabaşı gibi kent merkezinden uzak yerlere sürgün edilmişti.