Sulukule Platformu'ndan ULI'ye 'Başarılı Kentsel Karamizah Uygulamaları' Ödülü








ULI'nin (Urban Land Institut) 27 Şubat'ta (bugün) Swiss Otel'de düzenleyeceği "Dünden Bugüne Gayrimenkul Söyleşilerinin ikincisi "Başarılı Kentsel Dönüşüm Uygulamaları" başlığını taşıyor. Bu toplantıya Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de konuşmacı olarak davet edildiği bildirildi. Geçen sene de TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar aynı toplantının konuğuydu.

Açıkça söylemek gerekirse, gayrimenkul yatırımcılarını temsil eden bu örgütün bu mizah anlayışı hepimizi etkiledi. Kendilerine, verdikleri destek nedeniyle teşekkür etmek istiyoruz. Kendilerini, İstanbul gibi kentleri birer toplu konut sitesine çevirmeyi amaçlayan, Sulukule, Pendik, Kocaeli projelerini gerçekleştiren bu kuruluşları yukarıdaki başlık altındaki toplantıya davet etmelerinden dolayı, sergiledikleri mizah anlayışı nedeniyle kutluyoruz. Bu nedenle Sulukule Platformu olarak ULI'ye "Başarılı Kentsel Karamizah Uygulamaları" ödülünü vermeyi kararlaştırdık.

Biz de TOKİ-Fatih Belediyesi işbirliği ile Romanlardan arındırılarak bir toplu konut sitesine dönüştürülmek istenen Sulukule'nin mahalle kahvesinde aynı gün, aynı saatte mahalle halkının katılımı ile birinci geleneksel "Dünden Bugüne Sözkonusu Olan Kenttir Gayrimenkul Değil Söyleşileri"ni düzenliyor ve bu söyleşide kendilerine ödüllerini vereceğimizi duyuruyoruz.

Bu söyleşinin konusunu "Başarılı Kentsel Uygulamalar İçin Katılım ve Yaratıcılık Neden Gerekli" olarak belirledik. Üstelik katılım da ücretsiz. Ancak isteyen ULI üyeleri Sulukule Derneği'ne bağışta bulunabilirler.

Başarılı bir kentsel uygulama için ne gerekir?

Mimarlık, kentsel tasarım, sanat gibi konular profesyonel açıdan farklı, sorgulayıcı düşüncelere açık olması gereken, özel alana dair faaliyetlerdir. Bu nedenle mimarların, tasarımcıların arkalarında kamu gücünün olması ya da kamu tarafından görevlendirilmeleri yaptıklarının kamusal bir nitelik kazanmasına yetmez, başarılı bir kentsel uygulama için mudaka farklı fikirlere açık olmak gerekir.

Örneğin bir mimar mevcut yapıyı onararak yapmayı, bir başka mimar yıkarak yeniden yapmayı önerebilir. Aynı program için farklı restorasyon, yenileme, mimari tasarım önerileri geliştirilebilir. Başarılı bir uygulama için mimarlar, plancılar bu nedenle kamudan profesyonel fikir ortamının gerektirdiği açıklığı sağlamasını talep etmek, kentsel mekânda farklı aktörlerin devreye girmesini gözetmek zorundadırlar.

Yeni yapılacak binaların "tarihsel çevreye uyumlu" olması, binaların yıkılıp "aslına uygun olarak yapılması" gibi gerekçeler de bu mimarların yaptıklarını tartışmasız kılmaya yetmez, ancak düşünce alanını kapatmaya yarar. Bu basmakalıp sözlerin bugünlerde mimarlık ortamında bu kadar rağbet görmesinin arkasında bu tür işleri yapan mimarların patronaj sistemleri içinde yer almasına işaret eder. Çünkü binaların kentsel bağlamla nasıl bir ilişki kuracağı mimarlığın temel problematiklerinden biridir.

Oysa bugünlerde yaygınlaşan kentsel dönüşüm, özelleştirme projelerinde yer alan bazı mimarlar hepimizle alay eder gibi kamusal gücü arkalarına alarak tekelci bir yaklaşımı ve kendi profesyonellik anlayışlarını halka ve kente dayatıyorlar. Sermayeyi arkalarına alarak, sorgusuz sualsiz kendi tasarım fikirlerini boş arazilerde, özel alanlarda gerçekleştiren bu mimarlar kentsel yerleşim alanlarını da, hatta kenti de aynı yöntemlerle biçimlendire-bileceklerini zannetmektedirler. (Üstelik onlara sorarsanız kendilerinin siyasal konularla falan hiç mi hiç ilgileri yok. Bir zanaatkar gibi kendi işlerini yapıyorlar.)

Oysa sokaklar, meydanlar, okullar, hastaneler gibi hizmet binaları, vs ortak kamu mekanlarıdır, bu vasıfları nedeniyle kamu tarafından projelendirilir ve uygulama işleri için ihale edilebilirler. Konutlar, konutların iç mekanları, yatak odaları ise özel alan statüsünde-dirler. Tıpkı insanların yaşama biçimleri, tercihleri gibi. Konutiar özel bir mekan oldukları için kullanıcılarının yapılacak müdahalelerde tercih haklarının olması gereklidir. Nasıl yeni yerleşmelerde kullanıcıların konutlarını, mimarlarını, müteahhitlerini seçme hakları varsa, vatandaşların mevcut evlerini yasalar çerçevesinde onarmak, yeniden düzenlemek için de olmalıdır.

"Kamu İhale Kanunu" ile ilgili koşulların yol, sokak gibi kamu yapılarını ilgilendirdiğini, resmi lojmanlar dışındaki kentsel yerleşim birimlerini, özel konutları ilgilendirmediğini, dolayısıyla yenileme ilgili yasaların ve yönetmeliklerin de kişilere ait mülkleri buna tabi kılmayarak özel alana ait olduklarını tescil ettiği varsayılabilir.

Oysa son zamanlarda alelacele uygulanmaya çalışılan kentsel dönüşüm projelerinde bir hukuk devletinde olması gereken en temel ayrım, özel-kamusal alan tanımları ortadan kalkmaktadır. Mimarlar konutlara, iç mekan düzenlerine, insanların özel mekânlarına müdahale etmektedirler. Mimarlık ve uygulama hizmetleri tıpkı yollar, kamu binaları gibi gerçekleşmektedir. Eğer buradaki yapılardan tescilli olanlar varsa, vatandaşlar bunların restorasyon hizmetlerini kendi istedikleri hizmet sağlayıcılarından, istedikleri koşullarda alabilme haklarının olması gerekir. Eğer binaların tarihi eser vasfı yoksa, diyelim ki bir arsa veya değersiz bir mülk ise, o zaman yasanın öngördüğü gibi "koruma" ihtiyacı da yoktur. Dolayısı ile vatandaşlar kendi arsalarına, mülklerine istedikleri zaman ve ihtiyaçlar, imkanlar çerçevesinde müdahale etme hakkına sahiptir. Ne zaman ve hangi koşullarda yapacaklarına karar verme özgürlüğüne sahip olmalıdır.

Tersine süreç

Başarılı bir kentsel uygulama için karar verici kamu otoritelerinin program geliştirme safhasında uzmanlar aracılığıyla önce mülk sahipleri ve kullanıcılar ile ilişki kurmaları, onların ihtiyaçlarını tanımlamalarını sağlamaları, sonra gerekiyorsa hizmet üreticisi veya yatırımcı kuruluşlarla işbirliği yapmaları kamu-özel alan ayrımının temel koşullarından biridir.

Oysa bu tür uygulamalarda ilk önce hizmet üreticileri ve yatırımcılar ile protokoller gerçekleştirilmekte, sonra kullanıcılar ile ilişki kurulmaktadır. Bu kamunun kullanıcıları temsil etmesini ve proje fikirlerinin ve bir kentsel uygulamanın gerektirdiği sosyal çevreye dair kararların özgür ortamda gerçekleşmesini engellemektedir.

Örneğin pekâlâ bölgede ayrı etaplar halinde konutiar yapılarak, insanların mahallelerini terk etmeden uygulama yapılabileceği gibi, ya da kiracılar için kiralık konut üretmek mümkün iken, yatırımcının istekleri doğrultusunda kiracıların mülklerini terk etmeleri istenmektedir. İki konutu olan ve birini kiraya vererek yaşam ekonomisini düzenleyen mülk sahibi kullanıcıya, bir konut edinme hakkı vererek, farklı hizmet alım biçimleri üzerindeki tercih hakkı sınırlandırılmaktadır. Otomobil sahibi olmayan kişilerin yeraltı otoparkının inşaat bedeline katılması gerekmektedir.

Haklar, aracılar, çelişkiler

Başarılı bir kentsel uygulama için bu bölgelerde yaşayan halkın konut edinme, daha iyi hizmet alma hakkı, profesyonellerin düşüncelerini ifade özgürlüğü sınırlandırılmamahdır. Bu tür bir kentsel uygulama için hizmet verebilecek kuruluşlar açısından da düşünceyi ifade etme ortamı yok edilmemelidir.

Diğer taraftan yasaların yenileme alanı ilan edilen bölgede kendi evini onarmak isteyene bu hakkı vermesine karşılık, parsellerin yeniden düzenlenmesi, projenin özellikleri kendi mülkü üzerinde kişinin piyasadaki hizmet üreticilerinden özgür bir şekilde hizmet alma hakkını engellemektedir.

Bazı bölgelerin yenileme alanı ilan edilmesi ve acil kamulaştırma kararı ile satışların hızlandığı görülmektedir. Bu satışlarda bazı belediye yöneticileri aracılık yapmaktadır. Projeye katılmayı kabul etmeyen kişilerin mülkünün kamulaştırılacağı söylenmektedir. Bu da başarılı bir kentsel uygulama için bir çelişkidir.

Ayrıca kamulaştırma bedeli belirlemek ancak kamu işlevi amacıyla kullanılabilecek bir yer için söz konusu olabilecek iken bu bedel tekrar özel mülkiyete dönüşecek bir yer için piyasa dışında belirlenmektedir. Nitekim bu projelerde kamu bedeli kendisi belirleyerek, satışlarda oluşacak piyasa değerine de müdahale etmiş olmaktadır. Daha sonra oluşacak değeri de kendisi belirliyor ve aradaki farkı mülk sahibinden tahsil etmektedir. Oysa mülküne kendisi tasarrufta bulunan bir kişi, piyasa koşulları içinde oluşacak değeri elde etmiş olmaktadır.

Kendi tercihini dayatmak...

Ayrıca buradaki mülkleri satın alan kişilerin içinde yenileme kararını veren belediye meclisinin üyelerinin de bulunduğu kendi beyanları ile ortaya çıkmaktadır. Yenileme kararını alan, yenileme bölgesinin sınırlarını belirleyen, projeyi onaylayan organın üyeleri aynı zamanda kendi kuruluşları adına tasarrufta bulunmaktadır. Bu da başarılı bir kentsel uygulama için kabul görebilecek bir durum değildir. Kiracılara da maddi yardım yaparak istedikleri yerden ev kiralamalarını sağlamak yerine kamu yalnızca belli bir yerden ev satın alma hakkı sağlayarak özgürce piyasadan hizmet alma imkânını ortadan kaldırmaktadır, kendi yer tercihini alternatifsiz olarak sunmaktadır. Oysa Yerel Yönetimler Yasası şirketler yanında STK'lerin de belediyeler ile işbirliği yapmalarına imkân sağlamaktadır. Şehircilik çalışmalarında gerçekleştirilebilecek birçok sosyal hizmet, kâr amacı gütmeyen STK'lerce daha nitelikli bir şekilde yerine getirilebilecek durumdayken, imtiyazlı bir kuruluş olarak yasanın öngördüğü katılımın gerçekleşmesini engellemekte ve hizmetin kalitesi bu mimarların kendi beceri ve imkânları ile kısıtlanmaktadır.