"Süleymaniye Nasıl Kurtulur?" Uzun yıllardır sorula sorula
yıpranmış ve cevabı bulunamadığı için tedavülden kalkmış bir soruydu. Neredeyse
uçmak üzere olan ahşap evlerin önünden yeisle geçerken, kırık camlardan uçuşan
kirli tüllere kederli gözlerle bakarken, 'kurtuluş' ütopik bir düşünceydi.
Çaresiz bekleyecektik, bekledik de... Sonra, güzel haberler gelmeye
başladı bu kadim semtten. Evlerin bir bir onarıldığını hatta tarihî çeşmelerden
su akıtıldığını duyduk. Restorasyon çalışmaları, literatüre 'İstanbul modeli'
olarak geçen türüne az rastlanır bir paydaşlık sistemiyle yürütülüyordu üstelik.
Semt sakinleriyle el ele kol kola...
Ahşap evleri, içinde yaşayanların desteğiyle onarmayı hedefleyen yepyeni bir
sistem... Mimarı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait KUDEB
yani 'Koruma Uygulama ve Denetim Birimi...' Çatıların,
pencerelerin onarıldığını ve evlerin pastel renklere boyandığını görenler,
"Bizim eve ne zaman sıra gelecek?" diye sormaya başladıysa... O evler, 'yakalım
kurtulalım' denilen evlerdi vaktiyle...
Oyun günleri başlıyor
Önceki hafta o güzel haberlerden biri daha geldi kulağımıza; KUDEB'in müdürü
Şimşek Deniz, iki yıldır faaliyet gösteren ahşap atölyesine,
Süleymaniyeli çocukları davet edecekti. Anadolu'nun dört bir köşesinden gelip
hasbelkader bu mutena semte yerleşen ailelerin çocuklarına, oturdukları ahşap
evleri benimsesinler ve kıyısına kenarına tutundukları bu muhitin kıymetini
bilsinler diye ahşap oyuncaklar verilecekti. Yaz mevsiminde çocuklar sokaklarda
koşup oynamaya başladığında sıklıkla uygulanacak bu etkinlik, yaşları beş ile on
iki arasında değişen Mardinli, Vanlı, Siirtli çocukların minik adımlarını daha
şimdiden bir ahşap atölyesine alıştırıyordu. Bir kenarda onlar, Şimşek Deniz'i
bir amca gibi aralarına almış, ahşap raylarda ahşap bir treni yürütürken, diğer
köşede mahalleden ablaları bir yangından kurtarılmış 180 yıllık bir ahşap kapıyı
onarıyordu. Yeni ve hayranlık uyandırıcı bir sistemle karşı karşıya olduğumuzu
söylemiştik değil mi?
Çocukların oyununa bir süre eşlik eden Deniz, daha sonra gençlerin yanına
geldi ve bu çiçeği burnunda ustaların üzerinde hararetle çalıştığı çift kanatlı
ahşap kapılar hakkında bilgi verdi: "Kapılardan biri Süleymaniye yangınından
kurtarıldı. Onarımı yapıldıktan sonra yine Süleymaniye'de Hüsrev Kethüda
Dârülkurrâsı'na takılacak. Diğer kapı ise Zeyrek'te yanan bir konağa ait ve
onarıldıktan sonra prensip olarak yine Zeyrek'teki bir eserde kullanılacak."
Süleymaniye'de yeşil bir bahçeye açılan bu ferah atölyede yeni yontulmuş
talaş kokusunu içlerine çekerek, ellerini yüz yıllık kapılar üzerinde gezdirerek
çalışan talihli gençler kim? Burada ne tür dersler alıyor ve öğrendiklerini
hangi alanda kullanıyorlar? Atölyedeki derslerin koordinatörlüğünü yapan Demet
Sürücü, güler yüzüyle imdadımıza yetişiyor; "Onlar bu muhitin gençleri. Meslek
lisesi son sınıfta okuyorlar. Okulda, ağaç işleri mobilya dekorasyon ya da
restorasyon üzerine bilgi aldıkları için buraya en azından testere kullanmayı
bilerek geliyorlar. Biz onlara sekiz haftalık bir programla eski eserlerin
korunmasını ve onarımını anlatıyoruz. İlk önce geleneksel mimaride kullanılan
ağaç türlerini çıplak gözle anlamalarını sağlıyoruz. Pencere doğramalarındaki
çamı, kapılardaki sediri bakar bakmaz tanıyorlar. Sonra bir ahşap ustasının
gözetiminde kerestenin nasıl bir pencereye ve kapıya dönüştüğünü görüyorlar; ama
asıl iş, onarımı öğrenmeleri."
Tarihî kapılar, gençlerin uygulamayı öğrenmeleri için biçilmiş kaftan. Böcek
deliklerini ilaçlayıp kapatmak ve eksik parçaları aslına uygun biçimde,
neredeyse iki asır önce kullanılan türde bir bıçakla kesip, uygun bir tutkalla
yapıştırmak onların görevi. Üzerinde çalışacakları kapı olmadığında KUDEB'in
onarımını üstlendiği evlerin iskelelerine çıkıyor ve yine ustaların gözetiminde
karkas sistem nedir, giyotin pencere neye benzer, öğreniyor ve tabii ufak tefek
onarımlar yapıyorlar. Bundan murat, sadece eğitim değil, bir aidiyet hissi de
oluşturmak... İskeledeki genç; "Bu onardığım ev benim mahallemin evi, bu kapı
benim kapım." diyebiliyor çünkü... Atölyeden çıktıklarında da sertifikalarıyla
kalakalmıyor üstelik bu gençler. KUDEB, onları restorasyon firmalarına
yönlendirerek bir meslek sahibi olmalarına da yardım ediyor.