Süleymaniye Yenileme Projesi: Yangından Mal Kaçırmak...



Süleymaniye Mahallesi eski “Osmanlı Kültürünü Yeniden Canlandırmak” sloganıyla hızlı bir dönüşüme konu oluyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir şirketi olan KİPTAŞ bölgedeki mülkleri satın alarak bu dönüşüm sürecinde temel belirleyici olurken, kamulaştırma gibi kılıfına uydurulmuş ya da yangın ve yıkım gibi açık şiddet girişimleriyle süreç işliyor… KİPTAŞ’ın en çok mülk edindiği Demirtaş, Hocagıyasettin, Hacıkadın, Yavuzsinan mahallelerini kapsayan 1. Etap dönüşümü için projeler hazırlanır ve dava süreçleri devam ederken Hacı Gıyasettin Mahallesi Muhtarı Musa Çalıhan'dan Süleymaniye yenileme projesinin içyüzünü dinliyoruz...

Mayıs 2006’da mahalleniz yenileme alanı ilan edildikten sonra siz süreçten nasıl haberdar oldunuz?

Biz projeyi görmedik, sadece varlığından haberdar olduk. Belediye “ya evini restore et, ya bize sat ya da biz burayı istimlâk edeceğiz” dedi. Ama resmî temas kurmadı. Proje kamu yararına mı, kişisel yararlara mı hizmet eder, bunu öğrenmek istedik. Resmî bir yazı gelmeyince projeye şüpheyle yaklaşamaya başladık. Sonra Eminönü belediyesinde bir toplantıya çağırdılar. KİPTAŞ’ta çalıştığını öğrendiğimiz Hamit diye bir beyle bir araya geldik. Bu beyin koruması, sekreteri yanındaydı. Biz de bu yüzden konumunu sorgulama gereği duymadık. Burada bir sürü yaşlı insan, buranın sosyal yapısına ayak uydurmuş aileler var. Belediye bunu dikkate almadı. Emlakçı gibi gelip “burayı bana satacaksın” dedi. Bazı aileler metrekaresi 750 liraya evlerini satmak zorunda kaldı. İnsanlar hangi şartlarda ikna edildi, bilemiyorum. Şimdi fiyat 4 bin liraya kadar çıktı. Önce satanlar kaybetti.

Mülkiyet yapısı nasıl peki?

Burada çok hisseli evler var. Ailenin bir kısmı evde oturuyor, oturmayanlar ise evden faydalanmadıkları için tekliflere sıcak bakıyor. Zaten çoğu insan istimlâk tehlikesinden dolayı tedirgin. Satışa önayak olan mahalleden arkadaşlar da var tabii.

Hiç topluca mülk almaya gelen kişiler ya da kurumlar oldu mu?

KİPTAŞ çok mülk aldı burada. Yüzlerce ev el değiştirdi. Bu mülkleri gerçekten KİPTAŞ mı aldı, evler daha sonra el değiştirdi mi bilmiyoruz. Hamit Çalışır KİPTAŞ adına aracılık yapıyordu. Halbuki sonra Büyükşehir Belediye'sinden kâğıt geldi, “bu şahısla alâkamız yoktur” diye. O sırada Hamit Çalışır mahalleye zabıtalarla gelip gidiyordu. Elinde tüm evlerin tapu kayıtları, krokileri vardı.

Bugün belediye Hamit Çalışır'ın resmî bir görevi olmadığını iddia ediyor. Sadece KİPTAŞ'a önerilerde bulundu diyor.

2006'dan sonra Eminönü Belediyesi resmî tebligatlarla mal sahiplerini çağırmaya başladı. Görüşmeleri belediye binasının ikinci katında Hamit Çalışır yürüttü. Ben tüm bu sürecin işleyişine karşı olduğum için gitmedim. Sonra KİPTAŞ'tan bir liste geldi, “şu ve şu nolu evler bize aittir” diye. O evlerin boşaltıldığına dair de belge talep ettiler.

Mahalleli, İl Özel İdaresi'nden uzun vadeli kredi alıp evlerini onarabileceğini biliyor muydu?

Satışlar sırasında böyle bir bilgi verilmedi. O zamanki Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er'e, muhtarlar toplantısında “siz bir iki tane yapın, halk iyi niyetinizi görsün ve destek versin” dedim. O da “eğer biz şimdi bina yaparsak halk evlerini satmaz, evlerin değeri ortaya çıkar” dedi açıkça.

KİPTAŞ'ın aldığı binalarda inşaatlar başladı mı?

Hayır. Ama büyük bir kısmı yıkılmış durumda. Tarihi eserlerin bir kısmının kapısı örüldü. KİPTAŞ'ın mülklerinde çok yangın çıktı. Eskiden bu kadar sık yangın olmazdı. Mahalleli çok şikâyet etti. Polis de soruşturdu. Evler insanlar içindeyken yandı. Canlarını zor kurtardılar. 16-17 ailenin oturduğu bu evleri KİPTAŞ satın almıştı. Mehmet Paşa Yokuşu’nda tarihi bir ev ve yine KİPTAŞ'a ait büyük bir konak başka yangınlarla kül oldu. Tabii insan böyle şeyleri birinin yapabileceğini hayal edemiyor. İçinde 60 kişinin kaldığı evleri kim ateşe verebilir ki?

KİPTAŞ'ın mahallede satın aldığı evlere tahliye emri geliyor mu?

Genelde “Biz burayı satın aldık, şu tarihte burayı terk edin” diyorlar. Bu arada mal sahibi olmayan, mağdur ailelere Eminönü Belediyesi Sosyal Yardımlaşma Vakfı'ndan 500 ila 1500 lira arasında değişen yardımlar yapıldı. Hamit Bey buradan çekildikten sonra da satışlar devam etti. Başka şirketler mülk satın almaya geldiler. Hacıkadın ve Demirtaş mahallelerinde de şirketlerin yer aldığı biliniyor. Mesela eski Balık Otel satıldı.

2006'dan beri mahalleden kaç aile gitti?

Sadece bu mahallede, 2007'den bu yana seçmen sayısı 2300'den 800-900'e düştü. Parçalı hisse yüzünden mecburen satanlar oldu. Onlar için satış pek bir işe yaramadı. Meblağ altıya, yediye bölündü. Parçalı mülkiyet olmayanlar belki başka yerlerde ev almıştır. Şimdi ev fiyatları 300 milyara kadar çıktı. Ancak burada asıl çoğunluk kiracıdır. Onlara ne oldu bilemiyorum.

Şu anda hâlâ evini satmamış insanlar var mı?

Var biraz. KİPTAŞ, kararlı bir şekilde hayır diyen ailelere belli bir süre sonra uğramaz oldu. Ancak onlar da kamusallaştırma tehdidinden dolayı diken üstündeler. Zaten KİPTAŞ burada ada ada satın almaya girişti. Bazı yerlerde bunu başardılar. Hatta blok şeklinde siteler yapılacağına dair duyumlar alıyoruz. Şimdiyse KİPTAŞ eskisi gibi fiyat artırmıyor.

Mahalledeki bekâr odaları duruyor mu?

O evler çok bakımsız kaldı. Küçük bir yarıktan su aldığı için yüz sene dayanacak ev kullanılmaz hale geldi. Bugün varsa bile oralarda yaşayanlar bizde kayıtlı değiller. Zamanında çok söyledik belediyeye, bunları ıslah et, odalara belli standart getir, banyo, çamaşırhane yaptır diye. Kimi büyük odalarda bazen 20 kişi gerçekten dehşet verici şartlarda yaşıyordu. Ancak işyerlerinin de kapanmasıyla bu insanlar burada barınamaz oldular. Zaten satın alınan yerler arasında hatırı sayılır miktarda küçük atölye de vardı. Buradan giden atölyelere başka bir yerde imkân sağlanmadı. Hatta çıksınlar diye su ve elektrikleri kesiliyordu.

Peki, buradaki 8 mahallede hiç örgütlenme olmadı mı?

Olmadı, o da bizim eksikliğimiz. Halk kolluk kuvvetinden çekindi. Bizim mahalleye zorunlu göçle beraber 92-93'den itibaren çok insan geldi. Taze gelin gibi insanlar. Bu insanlar arasında duyarlı bir kesim var. Ancak onlar taleplerini dile getirince, iş başka türlü lanse ediliyor. Diğerleri de “devlet ne yaparsa doğrudur” diyor. Mesela Eminönü belediyesi Fatih'e devredilmesin diye imza kampanyası açtık, ona da katılmadılar. Oysa Eminönü'nün ilçe kalmasını istiyorlardı.

Süleymaniye'nin ismi uzun zamandır otopark mafyası ile anılıyor. Bu dönüşümde onlar nasıl bir rol oynadı?

Ben 35 senedir Küçükpazar'dayım. Dükkânın üzerinde bir yerim var. Hâlâ penceresinde demir korkuluk yok. Burada genelde hırsızlık, gasp olmaz. Ama dışarıdan bakınca “Küçükpazar mafyanın elinde” diye bir laf var. Bana bu propaganda gibi geliyor. Doğrudur evler restore edilmedi, bazıları yıkıldı. Sirkeci'deki otoparklar yetersiz olduğu için insanlar buraları kullandılar. Ancak burada, başka semtlerdeki gibi arabanızı yola bıraktığınızda hemen değnekçi gelmez. Buradaki otoparklar ihtiyaç yüzünden, boş arazi sahiplerinden kiralanarak işletildi. Belediye, istediği zaman gelip vergisini alabilirdi. Kaçak yapılan otopark varsa, onu da yıkabilirdi. Şimdi belediye tüm sokak kenarlarını kendi otopark yaptı. O mafyaysa, bence bu da mafya. Bu işe kargalar bile gülüyordur.

Röportaj: AYŞE ÇAVDAR - ULUS ATAYURT

(Bu röportajın kısa versiyonu daha önce express dergisinde yayımlanmıştır.)