Dünya Ormancılık Günü, Avrupa Tarım Federasyonu (CEA) ve Gıda Tarım Organizasyonu (FAO) kanalı ile; Kuzey Yarımküre'de ilkbaharın, Güney Yarımküre'de sonbaharın başlangıç günü olan 21 Mart’ta, Dünya Su Günü ise Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 22 Mart’ta kutlanıyor.
Dünya Su Günü’nün bu yılki teması Birleşmiş Milletler tarafından “Su ve Enerji” olarak belirlendi. “Su ve Enerji” ilişkisi; “Su yoksa enerji, enerji yoksa su yok” olarak ifade edildi.
Orman ekosistemlerinin varlığı suya doğrudan bağlı
Dünya Gazetesi'nin haberine göre, TEMA Vakfı, Dünya Ormancılık Günü ve Dünya Su Günü’nün etkinliklerle kutlanacağı hafta kapsamında, dünyanın en önemli ekosistemlerinden biri olan ormanlar ve yaşamın temel kaynağı olan su arasındaki etkileşimin önemine dikkat çekti.
Varlığı suyun varlığına bağlı olan orman ekosistemleri, yaşamın temel kaynağı suyun döngüsünde kritik rol oynuyor.
Dünya üzerindeki toplam su akışının yüzde 60’ı dünya karasal alanının yüzde 30’unu oluşturan ormanlardan sağlanıyor.
İstanbul da dahil olmak üzere dünyadaki büyük şehirlerin 1/3’ü içme sularının büyük bir bölümünü ormanlık bölgelerden sağlıyor.
Ormanlar yararlanılabilir su miktarı, yüzey ve toprak altında suyun akışı ve kalitesini önemli ölçüde etkiliyor.
Ormanlar toprak kaymalarının ve sellerin de önleyicisi konumunda
Ormanların suya en büyük katkısı; sağladığı su miktarının yanında suyun kalitesini koruması olarak öne çıkıyor. Ormanlar tortulaşma kaynaklı düşük su kalitesi sorununu en aza indirgiyor.
Ayrıca suya bağlı olarak ortaya çıkan arazi kaymaları ile sel ve taşkınların oluşmasını, çölleşme ve tuzlanmayı engelliyor. Yamaçlarda ve eğimli alanlarda doğal barikat görevi görüyor, su kaynaklarını ve yataklarını koruyor
Yoksullukla mücadele, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için kalkınmaya, kalkınma için de enerjiye olan ihtiyaç gün geçtikçe artıyor.
Birleşmiş Milletler suyun öneminin altını çiziyor
1 - Enerji üretim sistemlerinin yüzde 90’ı yoğun olarak su kullanıyor: Endüstriyel su kullanımının yüzde 75’i enerji üretiminde kullanılıyor. Enerji üretiminde kullanılan yakıtların soğutulması için yoğun olarak su kullanılıyor. Biyoyakıt üretimi için de suya ihtiyaç bulunuyor.
2- 2035 yılında küresel enerji kullanımının yüzde 50, su tüketiminin de yüzde 85 oranında artması bekleniyor:
3- Ancak üretilemez bir varlık olan suyun dünyadaki miktarı artmıyor. Bugün dünya üzerindeki tatlı su miktarı Sezar’ın antik Roma’yı yönettiği dönemle aynı miktarda. Üstelik, her yıl yaklaşık olarak 15- 18 milyar m3 tatlı su kaynağı fosil yakıt üretiminden dolayı kirleniyor.
4- Yenilebilir kaynaklardan enerji üretildiğinde çok daha az su kullanılıyor. Örneğin; güneş enerjisinden elektirk üretildiğinde kullanılan su miktarı doğalgaz santrallerinden 5 kat, kömür santrallerinden 2 kat daha az. Rüzgar enerjisi için suya ihtiyaç yok.
5- Günümüzde 2,8 milyar insan su kıtlığı ile karşı karşıya. Çin’in Kuzey batı platolarındaki su kıtlığı nedeniyle insanların tüm yaşamları boyunca doğumda, evlenirken ve öldüklerinde olmak üzere yaşam boyu 3 defa yıkandıkları ifade ediliyor.
6- Türkiye’de kişi başına bin 519 m3 su düşüyor. İklim değişikliği nedeniyle yaşanılan su sıkıntısının Türkiye’nin büyük bir bölümünü içeren kurak ve yarı kurak bölgelerde daha da artması bekleniyor.