Türkiye’de en kalabalık tatil beldeleri ve yazlık ev stokunun büyük bölümünün bulunduğu Akdeniz ve Ege sahilleri, özellikle kış aylarında yoğun yağış alıyor. Yazın subtropikal yüksek basınçların, kışın ise batı rüzgârları ve geçici alçak basınçların etkisindeki bu bölgeler, yağış miktarında Karadeniz’le yarışıyor. Bu durum da yazlık evleri yağmur ve yeryüzü sularının yıkıcı etkilerine maruz bırakıyor.
Uzmanlar, bu tür evlerin en ufak yer sarsıntısında yıkılma riskine ve içinde oluşan küf ve bakteriler nedeniyle insan sağlığına zararlarına işaret ederek; yurttaşları alacakları evin su yalıtımı olup olmadığını öğrenmeleri; yazlık sahiplerini de evlerine mutlaka su yalıtımı yaptırmaları konusunda uyarıyorlar.
Yalıtım sektörü firması Canpa’nın Yönetim Kurulu üyesi Murat Özcan konuyla ilgili şunları söyledi: “Tüm sene kapalı kalan yazlık evinizde oluşan küf ve rutubetin sebebi evinizin tüm sene kapalı kalmış olmasından ziyade maruz kaldığı yağmur ve yeryüzü suyundan korunamamasıdır. Kış aylarında yağan yağmurlar evlerimizi ziyadesiyle etkiliyor. Türkiye’de birçok tatil bölgesi kış aylarında sağanak yağışa maruz kalıyor ve su yalıtımı gerçekleştirilmemiş evler suya maruz kalıyor. Bu da hem evin çürüyüp depreme dayanıksız hale gelmesine, hem evde oluşan rutubet ve küfün kanserojen etkisinin eve yayılmasına sebep oluyor. Unutmamalı; binayı nem, insanı ise çürük bina öldürür.”
"Su yalıtımı zorunlu olmalı"
Bazı müteahhitlerin inşaat maliyetini düşürmek amacıyla su yalıtımından kaçınmak için “burada su yok” diyebildiklerini söyleyen Özcan; “Burada su yok demek yalandır. Her yerde su vardır. İlla deniz ya da kar yağmasına, sert geçen kış koşullarına gerek yok; yağmur yağan her yerde su vardır. Çünkü yağan yağmur toprağın altına giriyor ve kanalizasyona ulaşana kadar betonarmelere çarpıyor. Bu nedenle yapılan tüm yapılarda su yalıtımı hem bina sağlamlığı hem de insan sağlığı için, yani insan hayatı için zorunlu olması gerekir” diye konuştu.