Su Nerede? İnek mi İçti?

"Türkiye’nin gündemi nedir" diye bir soru soracak olsam alabileceğim yanıtları üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum. AKP hakkında kapatma davası, Ergenekon soruşturması, laik rejimin geleceği, ekonomik durum, AB üyeliği için hükümetin iki yıldır kılını pek kıpırdatmaması! Hepsi kısa vadeli ve politika merkezli konular bunlar. Ülkemizin aydınları arasında, siyasi mahfillerde daha çok bunlar konuşuluyor. Sadece söz söylemeye ve söylenen sözün söyleyene pek bir sorumluluk yüklememesi gibi bir rahatlığa dayanan bir gündem. Atlas Dergisi’nin nisan sayısında "Çalınan göller" başlıklı bir konu var, çarpıcı fotoğraflarla hazırlanmış bir inceleme bu. Türkiye’nin en büyük tatlı su kaynağı diye bildiğimiz Beyşehir Gölü’nde çekilmiş bir fotoğrafta gölün ortasında çamura batmış durumda balıkçı kayıkları var. Resim altı başlığı şu: Su nerede, inek mi içti? Akşehir Gölü’nde artık maya çalınacak su bile yok. Nasrettin Hoca anmaları için artık oraya bir leğen de su götürmek gerekiyor. Bütün göller bölgesi bu durumda. Ülkenin değişik yerlerinde de adı var kendisi yok, nehir ve göl kıyamet gibi. Ama bu tür konular gündemimize neredeyse hiç girmiyor. Atlas gibi bu konulara özel önem veren birkaç yayın da olmasa, neler olup bittiğinin farkına varamayacağız. Bizim ülkemizde aydınları suçlamak kolay ve yaygın bir tutumdur ama bu kez ben de öyle yapacağım. Ülkenin en önemli hazineleri yok olup gidiyor, üzerlerine yazılmış bir şiir, bestelenmiş bir şarkı, çekilmiş bir film yok. Ülkenin önde gelen ressamları bunu iş edinip, o göllerin acı gerçeğini çarpıcı biçimde gözlerimize sokacak bir sergi de açmıyorlar. Ve daha da beteri, bütün bu olan bitenlerin baş sorumlusu sayılması gereken DSİ’nin eski genel müdürü, "çevreden" sorumlu bakan olabiliyor, kimsenin gıkı çıkmıyor! Ülkemiz için daha duyarlı olmak önce aydınların sorumluluğu. Ama Cihangir kahvelerinde oturup, politika konuşmanın dayanılmaz çekiciliği, bunun da önünde engel tabii!