ŞPO: "Belediye Kanunundaki Değişiklik 'Hayırlara Vesile' Olmayacak"
Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar, Belediye
Kanununda yapılan değişikliğe ilişkin kaleme aldığı açıklamayı dün (17 Haziran)
basın ve kamuoyu ile paylaştı.
Mülkiyet hakkını yok eden ve
birçok açıdan Anayasa’ya aykırılıklar taşıyan bu düzenleme sonrasında yapılacak
Kentsel Dönüşüm uygulamaları ile mülkiyet dokusunun büyük oranda değişeceğine
dikkati çeken Uyar; kent toprağının tasarruf hakkının büyük ölçüde belediyeler
ve onlarla işbirliği içerisindeki müteahhitlerin elinde toplanacağını vurguladı.
Uyar açıklamasında ayrıca, Belediye Kanununun 73’üncü maddede gerçekleşen
değişiklikle ortaya çıkacak tabloyu betimledi.
Açıklamanın tam metni ise
şöyle;
Belediye Kanununda yapılan değişiklik, ne kentlerimiz ne
de halkımız açısından "hayırlara vesile" olmayacaktır...
Bir
yılı aşkın süredir gündemde olan ve Çarşamba günü gece yarısı yasalaşan, 5393
sayılı Belediye Kanununun 73ncü maddesine ilişkin teklif, kentlerimizdeki
karmaşayı büyütecek, vatandaşların "mülkiyet hakkını", "barınma hakkını" ortadan
kaldıracak, aslen vatandaşa ait olması gereken kent rantlarının yandaşlara
aktarılmasını sağlayacak, anayasaya aykırı, hukuksuz bir düzenlemedir. Bu
nedenledir ki yapılan bu değişiklik, söz konusu teklifin yasalaşmasını sağlayan
iktidar partisi mensuplarının pek sevdiği deyimle, asla "hayırlara vesile"
olmayacaktır.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin
fikri önderliğinde gerçekleşen değişikliğin başlıca amacı, belediyelerin içine
düştükleri hukuksal çıkmaz ve yöneticilerin sorumluluktan kurtulma isteğidir.
Değişiklik, bir yandan iktidar partisine mensup belediyelerin
başlamış projelerdeki yasal sorunlarını ortadan kaldırmak, diğer yandan ileride
yapılacak projelerde karşılarına çıkacak olası engelleri ortadan kaldırmak
amacıyla, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının fikri
önderliğinde oluşturulmuştur.
Bu teklifin öncelik almasının ve meclis
tatile girmeden, gece gündüz çalışarak yasalaştırılmasının başlıca nedeni,
belediyelerce bu güne kadar yapılmış olan ve çoğu yeterli hukuki dayanaktan
yoksun olan uygulamalardan dolayı ileride bu uygulamayı yapan idareler aleyhine
sonuçlanması muhtemel hukuksal sorun ve sorumluluklardan kurtulmak isteği,
mevcut ve potansiyel kentsel dönüşüm alanlarında var olduğu düşünülen rantın
büyüklüğü ve hızla seçim ortamına girildiği göz önüne alındığında, bu işleri
yapmak için kaldığı düşünülen zamanın darlığı olsa gerekir.
Şehir
Plancıları, 21'inci yüzyıl gecekondulaşmasının önünü açan, "yeşil alanda villa"
peşinde koşanları yargının elinden çekip almayı hedefleyen düzenlemeyi asla
unutmayacaktır.
Konunun uzmanları olan biz Şehir Plancıları,
kendileri ve yandaşlarının haksız biçimde zenginleşmesinden ve kentin ortak malı
olan yeşil alanları talan ederek, bu alanlarda "havuzlu villa" hayali kuranların
hayallerini gerçekleştirmekten başka "vesile" olacağı "hayır" bulunmayan bu
büyük yanlışı yasalarımıza taşıyanları hiçbir zaman unutmayacağız ve yapılan
yanlışı bugün olduğu gibi gelecekte de yüzlerine vurmaya devam
edeceğiz.
Meclis görüşmeleri 12 saati aşan değişiklik tartışmalarında,
iktidarı yapmak istediği yanlıştan geri döndürmeye çalışan tüm muhalefet
partilerine, bu partilerin sözcülerine çabaları için teşekkür etmeyi bir borç
bilirken, yasa değişikliğinin yaratacağı sorunları göre göre kabulü için el
kaldıranları da kınıyoruz.
TBMM’de kabul edilen değişiklik, kent
topraklarında "kentsel dönüşüm" adı altında başlatılmış "organize talan"
projesinin geldiği son aşamadır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi
tarafından kabul edilerek onaylanmış olan ve hedef yılı Cumhuriyetimizin 100ncü
yılı olan "Ankara-2023" Nazım İmar Planında yeşil alan, ağaçlandırılacak alan,
tarım alanı olarak tanımlanan, değeri düşürülen ve satın alınması
kolaylaştırılan boş alanlarda ilan edilen kentsel dönüşüm alanı kararlarının
"haksız rant" arayışından başka bir amacı yoktur.
Kentsel topraklarda
talanı "kentsel dönüşüm" adı altında yasallaştırmaya, meşrulaştırmaya ve bu
yolla büyük kazançlar elde etmeye çalışanların kimliği, bu alanlar yeşil alanken
gerçekleşmiş olan satışlar incelendiğinde çok açık ortaya çıkacaktır. Planlı
biçimde gerçekleşen bu eylem kent suçu olduğu kadar, buna aracılık eden kamu
görevlileri açısından da görevi kötüye kullanma suçudur. Ne yazık ki bu suça
TBMM de alet edilmiştir.
Kentlerimizde başlayan, bir bölümü direnen halk
kesimleri tarafından, bir bölümü de meslek odaları tarafından yargıda durdurulan
bu talanı sürdürmekte kararlı olanlar ortaya çıkarılacak, günü geldiğinde
"kandırılanlar" "kandıranlara" bunun hesabını
soracaktır.
Yasalaştırılan haliyle, "kentsel dönüşüm"ün bugünden
sonraki bir başka anlamı da; "cebren talep yaratma" olacaktır.
Yapılan değişiklik, konut talebini yeniden canlandırmak, zor
duruma düşmüş olan inşaat şirketlerini bu durumdan kurtarmak amacını da gözeten
bir anlayışın ürünüdür. Ancak yapılan düzenlemeye bakıldığında, inşaat
şirketlerini kurtarmak için seçilen yöntemin mevcutta barınacak bir konutu var
olan insanların, borçlandırılarak yeni bir konut almaya mecbur bırakılmasından
başka bir şey olmadığı görülmektedir.
Kentsel dönüşüm
yoluyla vatandaşın evi, arsası düşük fiyatlarla elinden alınıp, yeni bir konut
kendisine daha yüksek bir fiyatla satılabilirse, bu operasyon başarıya ulaşmış,
başarılı bir kentsel dönüşüm gerçekleştirilmiş, inşaat şirketleri kurtulmuş,
garantisiz ve sendikasız da olsa bir kısım işsize iş bulunmuş, artan konut
kredisi talebinden dolayı bankacılık sistemi canlanmış
olacaktır."
Kentsel rantlarla semirmeye alışmış, gözü dönmüş bir
grubun, vatandaşın yalnızca elindeki değil, ilerde kazanmayı hayal ettiği
parasına dahi göz koymuş olduğu görülmektedir. Bilim ve teknik, rant hırsı
karşısında yine kaybetmiştir.
Mülkiyet hakkını yok eden ve
birçok açıdan Anayasaya aykırılıklar taşıyan bu düzenleme sonrasında, yapılacak
Kentsel Dönüşüm uygulamaları ile mülkiyet dokusu büyük oranda değişecek, kent
toprağının tasarruf hakkı büyük ölçüde belediyeler ve onlarla işbirliği
içerisindeki yandaş müteahhitler elinde toplanacaktır. Konut sahibiyken
konutundan olan vatandaş yeniden konut sahibi olabilmek için büyük bedeller
ödemek zorunda kalacak, bu kesimlerden yandaş kesime ciddi miktarda sermaye
aktarımı gerçekleştirilmiş olacaktır.
Kentleri "gecekondulardan
temizleme" etiketiyle pazarlanan düzenleme, kamuya ait tüm arazilere el koyarak,
çağdaş gecekondular üretilmesini amaçlamaktadır.
Kentsel
topraklarda var olan kamu mülklerinin önemli bir bölümü, kentlerimizde
gereksinim duyulan sosyal ve teknik altyapılar için kullanılması gerekirken,
iktidarlar tarafından satılarak elden çıkarılmıştır. Yapılan yeni düzenleme ile
elde kalan son mülklerinde yandaş müteahhitler eliyle pazarlanması
amaçlanmaktadır.
Diğer yandan bu düzenleme, büyükşehir belediye
başkanlarının karşı karşıya geldiği ilçe belediyelerine karşı ve diğer kamu
kurumlarına karşı kullanabileceği çok tehlikeli bir silah olarak tasarlanmıştır.
Devam eden davalara müdahale amacından başka amacı olmayan
Geçici Madde ile TBMM’de yargı yerlerine karşı gece yarısı darbesi
yapılmıştır.
Yasalaşan teklifin gece yarısı kabul edilen geçici
maddesi, değişiklik yürürlüğe girmeden önce, Ankara Büyükşehir Belediyesine
karşı açılmış onlarca davada olduğu gibi, belediye ve kentsel dönüşüm adı
altında başlatılmış talan projelerine karşı alınmış durdurma kararlarını ortadan
kaldırmayı, bu uygulamayı yapan idareleri ve kararı uygulayan yetkilileri yasal
sorumluluktan kurtarmayı amaçlamaktadır.
73'üncü maddede
gerçekleşen değişiklikle;
Ankara’da Saklıkent Kentsel Dönüşüm
Projesi ve Göksu Kentsel Dönüşüm Projesi örneklerinde olduğu gibi, yandaş
kesimlerin ve bir grup milletvekilinin kentin nazım imar planında yeşil alan
olan, bu nedenle "ucuza kapattıkları" alanlarda hayalini kurdukları villalar,
alışveriş merkezleri ve "residence" projelerinin önündeki yargı engelleri
kaldırılmış olacaktır. Vatandaşlarımız kendi mülkü ile ilgili alınan ve
mülkiyet hakkının kullanmasını büyük oranda engelleyecek Kentsel Dönüşüm Alanı
ilanıyla ilgili meclis kararlarından haberdar olması ve bu kararlara itirazın
büyük ölçüde engellenecektir.
İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı
yargı yolunu açan Anayasanın 125. maddesi hükmüne rağmen, kentsel dönüşüm
alanlarında idarenin hukuk dışı uygulamalarına karşı idari yargı yolu kapatılmış
olacaktır.
İ. Melih Gökçek’in rüyalarını süsleyen düzene ilk adım
atılmıştır. İlçe belediyelerin planlama ve imar uygulama konusundaki tüm
yetkileri ve bu kapsamda verdikleri hizmetlere bağlı olarak elde ettikleri tüm
gelirler ellerinden alınabilecektir.
Kentlerimizde belediyeler
tarafından göz dikilen, diğer kamu kurumlarına ait değerli gayrimenkullerin
bulunduğu alanlar potansiyel kentsel dönüşüm alanı olmaktan
kurtulamayacaktır.
Özel şahıslara ait gayrimenkullerin
kamulaştırılmasında, mülkiyet hakkını bütünüyle ortadan kaldıran bir anlayışla,
vatandaşın itiraz yolları neredeyse bütünüyle ortadan kaldırılmakta, tapu
delinmekte ve değersiz bir kağıt haline dönüştürülmektedir.
Kentsel
dönüşüm alanında evi başına yıkılarak sokağa atılacak vatandaş, kendi malını
belediyenin belirlediği fiyattan, belediyeden tekrar satın almak zorunda
bırakılacaktır. Kentte dilediği yerde tüm konutları yapma, yaptırma
konusunda tekel haline gelecek belediyelere, konut yapım maliyetleri ve satış
fiyatlarını belirleme konusunda hiçbir kısıtlama ve denetim öngörülmemektedir.
Belediye ve muhtemelen yandaş müteahhit, hiçbir rekabetin olmadığı ortamda
maliyetleri istediği şişirip, satış fiyatlarını istediği düzeyde
belirleyebilecektir.
Vatandaşların konut maliyeti dışında üstlenmek
zorunda kalacakları maddi yük, belediyece maliyet hesaplarının doğru olarak
hesaplandığı varsayılsa dahi, en az 6-10 kat düzeyinde artırılmış olacak,
vatandaş ortağı olmadığı, ileride ücret ödeyerek kullanacağı tesislerin dahi
bedelini ödemeye mecbur bırakılacaktır.
TMMOB Şehir Plancıları Odası
olarak, kentlerimizde yürütülen gerçekten kentin sağlıklı gelişmesini amaçlayan
projelerde belediyelerimizi desteklerken, tek amacı fahiş rant oluşturmak ve
bunu yandaşlara aktarmak olan, bu amaca erişmek için içinde yaşadığı konutu
vatandaşın başına yıkan ve sözde kentsel dönüşümü amaçlayan talan projelerine
karşı duruşumuzu gelecekte de sürdüreceğiz.
Basınımızın değerli
temsilcilerinin ve halkımızın bilgisine saygılarımızla
sunarız.