Sorun Yalnız Adalıların Değil, Türkiye’nin Sorunu...
Bir gazeteci arkadaş HaberTürk gazetesindeki köşesinde
“Adalıların şımarıklığı nereden geliyor?” diye başlık atarak
şunları yazmış: “İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) bu kış sezonu için Adalar
hattında vapur seferlerinin yerine motorların hizmet vereceğini duyurmasıyla
ayrıcalıklı muamele görmeye alışık, bedava sefer tutkunu kesim adeta ayağa
kalktı...” “Adalılar 600 kişilik tekneleri protesto ediyorlar. Neden? Daha büyük
vapurlarla yata yata fazla sallanmadan Adalar’a gitmek istiyorlar...”
Belli ki İDO’nun karşı kampanyası meyvelerini vermeye başlamış. Üstelik
Adalıları “şımarık” olarak tanımlayan ve bütünüyle yanlış verilere dayanan bir
küstahlıkla... Oysa Adalılar bedava seyahat etmiyor, üstelik kısa mesafe olarak
tanımlanan Bostancı-Adalar hattına gıklarını çıkarmadan uzun mesafe ücreti
ödeyerek yolculuk yapıyor...
Pazar günü muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, belediye ve
halkın oluşturduğu Adalar Platformu tarafından gerçekleştirilen basın
açıklamasında Adalıların neden vapurlarını geri istediği açıkça maddeler halinde
belirtilmiş, motorlara vatandaşların binerken yaşadıkları güçlüklerden, lodosta
motorların içine dolan sularla seyahat edenlerin fotoğrafları da dağıtılmıştı.
Tabii bu arada İDO yetkilileri de boş durmamış, bir köşede kendi gerekçelerini
anlatan metinleri ve motorların tanıtımını yaptıkları CD’leri dağıtmışlardı...
Tarafların bir araya gelerek ortak bir noktada buluşmaları gibi bir kültür
bizim ülkemizde söz konusu bile olmadığı için herkes kendi yöntemi ile kendi
kamuoyunu yaratıyor.
Kendini İstanbul halkının ulaşım sorununu çözmeye adadığını söyleyen
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, iş Adalılara gelince, seferden
kaldırılan vapurlar için “Ne yapacaktık ki? 2 milyar zarar ediyoruz. Tabii ki
kaldıracağız” diyebiliyor.
Aslında AKP bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Bir yandan CHP’li bir belediye
başkanı seçen Adalılara bedel ödetiliyor. Hem de bir değil birden fazla bedel;
çünkü anakara ile tek bağlantının deniz ulaşımıyla sağlandığı Adalar’da
vapurların yerine motor uygulaması tek sorun değil.
Seçimlerden hemen sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar Belediyesi’nin
deniz taşıtlarına verdiği akaryakıt, personel ve bakım-onarım yardımına da büyük
kısıtlama getirdi. İkinci boyut ise İDO’nun özelleştirilme süreci... Hatlar
aslında sessiz sessiz özelleştiriliyor. Vapurlar yavaşça çekiliyor ve yerlerini
motorlar alıyor. Gerekçe ise “zarar ediyoruz”.
Peki o zaman şu soruyu soralım: İDO filosundaki 33 vapurun 5’i 750 kişi
kapasiteli. Sefere konan 600 kişilik motorlarla bu vapurlar arasında büyük bir
fark yok. Neden bu vapurlar kış aylarında Adalar’a sefere konulmuyor?
Ve bir soru daha: İDO yönetiminin motorcularla alışverişi ne? İhale mi
açıldı? İDO motorlar için ne ödüyor? Kimler kazanıyor bu yeni alışverişten?
Peki ne yapılmalı?
Öncelikle sessiz kalınmamalı. Örgütlü bir mücadeleye girişilip her mercide
hak arayışına gidilmeli.
Adalılar işte bunu başlattı.
Önce, seyir ve can güvenliği nedeniyle motor istemediklerini bildirdiler,
ancak bu itirazlarına bir cevap gelmedi. Bunun üzerine Adalar halkı, bu kez
İDO’ya ve Büyükşehir Belediyesi’ne seslerini duyurabilmek için bir imza
kampanyası başlattı. Bu konuda Adalıların internet ortamında haberleşme ağı olan
‘Adalar Postası’nın son derece büyük katkıları olduğunu vurgulamak gerek. Kısa
sürede 10 bini aşkın imza toplandı. Yetmedi, Adalar Platformu oluşturuldu,
muhtarlıkların önderliğinde sivil toplumların ve tüm siyasi partilerin
temsilcilerinin katılımı ve tabii esnafı, yazlıkçısı, kışlıkçısı Adalıların
bireysel katkısı ile...
Yakın bir tarihte hukuksal mücadele de bu sürece eklenecek...
Halkın sesi ve gücü karşısında bakalım İDO ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ne yapacak?
Bu yüzden Adalıların başlattığı bu mücadele sadece Adalıları değil, sadece
İstanbulluları da değil tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor...