Üçüncü köprü üzerine tartışmalar,
mecrasından saptırılıp 3. köprünün bizzat kendisi değil,
güzergâhı tartışılır oldu. Eğer, bu cinayeti işlemekte kararlı
ise AKP iktidarı, taktik de belli olmuştur; ölümle korkutup sıtmaya razı etmek…
Yani? Metropolün akciğeri olan ormanları, su kaynaklarını,
Tarabya-Beykoz aksındaki yerleşimleri yararak dökülecek betonu
(ölümü) önce gösterip, tartışmaları “güzergâh”a hapsedip, köprü fikrini zımnen
kabul ettirmek, sonra da güzergâhı biraz daha kuzeye çekip Tarabyalıları,
Beykozluları pasifize etmek, tüm köprü muhaliflerine karşı geri adım atmış
görünerek sonuçta sıtmaya razı etmek… Eğer bu taktik okuması doğruysa, buna
karşı esaslı bir mücadeleyi örgütlü bir biçimde yürütmek ama esas köprü fikrini
reddederek, bunu yapmak gerekir.
***
Önceden de bu sütunda yazdım; 1970 sonrasının otomobilleşme süreci inanılmaz
bir karayollaşmayı, kent içlerinde (özellikle İstanbul’da) kara ulaşımını, köprü
üstüne köprü inşasını getirdi. Bugün ülke genelinde yürütülen kamu yatırım
projelerinin yüzde 35-40’ı ulaşım, özellikle kara ulaşım yatırımlarıyla
ilgilidir. Kamu kaynakları yol, köprü, viyadük, tünel inşaatı yapan müteahhit
firmalarına aktarılmaktadır. Karayollaşma, otomobilleşme ile İstanbul, 2008’de
12,5 milyon nüfuslu bir hormonlu metropol durumuna geldi. Türkiye kamu yatırım
stokundan tek başına neredeyse yüzde 20 pay kapan sorunlar yumağı İstanbul,
payına düşen kamu yatırımlarının da yüzde 80’ini ulaşıma ayırarak “çözüm”
arayışında. İstanbul ulaşım projelerine 16,5 milyar TL para harcanırken eğitim
ve sağlık projelerinin parası 1,5 milyar TL’yi bulmamaktadır. Ulaşımda da
“çözüm” adı altındaki her proje yeni çözümsüzlükler üretti, üretiyor. İstanbul
betonlaştı, çoraklaştı, suyu, havası kirlendi, hâlâ tehdit altında, hâlâ tehdit
altında…
***
Yazdım, yine yazıyorum; otomobile dayalı bir çözüm anlayışının hiçbir işe
yaramadığı artık gün gibi ortadadır. Oysa İstanbul’un iki yaka arasındaki trafik
sorununun temel sebebi insanların çalışma yerleri ile konutları arasındaki
kopukluktur. Yapılan köprüler bu sorunu çözmedi, büyüttü. Sorunun büyümesinden
otomobil firmaları nemalandı. Arazi kapatanlar nemalandı. İnşaat firmaları
nemalandı. Metrobüs satan firmalar nemalandı. Yeni bir köprü demek, bunlara yeni
kazanç kapıları demektir.
3. köprünün yapımı Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile
Avrupa Kentsel Şartı’na da aykırıdır.
***
İstanbul’un akciğerleri sayılan elde kalmış orman ve su havzalarının yer
aldığı kuzeyden, kentsel gelişmeyi güneye çekmek, geç de olsa, nihayet akıl
edilmiş bir yaklaşımdı. Kentin kaderini belirleyeceği söylenen 1/100.000 ölçekli
Çevre Düzeni Planı’nda, İstanbul için hayati bir konumda olan 3. Boğaz Köprüsü
dışlanmış, gelişmeyi güneye çekecek projelere ağırlık verilmişti.
Ama şimdi ne görüyoruz? CHP İl Başkanı Gürsel Tekin afişe edince, ortaya
döküldüler; Başkan Topbaş, planda olmayan, hatta karşı çıkılan 3. köprü
projesini kabullendi, hatta helikopterle güzergâhın nasıl belirlendiğini de
hiçbir kamu yöneticisi ciddiyetiyle bağdaşmayan tarzda açıkladı. Sonra sazı
Başbakan aldı, aynı devlet adamı ciddiyetine sığmayan tavrı bu kez o sergiledi.
Güzergâhı henüz belirlemedik, belirleyeceğiz edebiyatı yaptı…
***
Akıl, izan, İstanbul’un kuzeyini, akciğerlerini mahvedecek yeni bir köprü
fikrine karşı. Ama AKP iktidarı, akıl, izan dinlemiyor. Bu cinayeti göze
alamazlar, başka şeylerin peşindeler. … İki ihtimal var; ya biri, ya diğeri ya
da ikisi de... Birincisi, Kürt açılımında sıkıştılar, gündem saptırmaya
çalışıyorlar. Bu da iyi bir malzeme… Gündemi köprüye kaydırarak “açılım”daki
erozyonun büyümesini önlemek istiyorlar. İkincisini de Melih Aşık, 22 Ağustos
tarihli Milliyet’teki köşesinde yazdı:
“Bir rant oyununa dikkati çekmek istiyoruz...Örneği Ankara’da
yaşandı...Ballıkuyumcu’da Disneyland kuruluyor diye orada ucuza aldıkları
arsaları pahalıya okuttular. Melih Gökçek açıklama yaptı, Disneyland’ın yeri
Kazan’a alındı. Bu defa Kazan ilçesinde arsa vurgunları yapıldı. Projeyi
Başbakan’ın da desteklediği söyleniyordu...Sonunda Disneyland falan yok ortada.
Dikkat edin... Benzer oyun oynanabilir...”