Soma’da 301 işçinin can verdiği Eynez Maden Ocağı’nı işleten Soma Kömür İşletmeleri ile Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TKİ) arasında asıl işveren-alt işveren sözleşmesi imzalandığı sonucuna varıldı. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Eynez’de çalışan bir işçinin açtığı davada; asıl-alt işveren ilişkisinde muvazaa (danışıklılık) olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildi. Bilirkişiler heyeti, muvazaalı sözleşme olduğu sonucuna varırsa Eynez’de çalışan 2250 civarında işçi, beş yıllık geçmişe dönük olarak kadrolu işçilerle aynı ücret, tazminat ve haklara sahip olacak.
Soma’da 301 işçinin can verdiği Eynez Kömür Ocağı’da çalışan Ramazan Yılmaztekin adlı işçi, facianın ardından Soma İş Mahkemesi’nde dava açtı. Avukatı Gökhan Yavuz’un sunduğu dava dilekçesinde, TKİ’nin Eynez’i 2006 yılında Park Enerji’ye, 2009 yılında Soma Kömür İşletmeleri’ne devrettiği belirtilerek, işlemin hukuka aykırı olduğu savunuldu. TKİ’nin asıl işinin kömür üretimi olduğu fakat işi, 'hizmet alım sözleşmesi'yle alt işverene yaptırdığı ileri sürüldü. İş Kanunu’na göre devrin, teknolojik uzmanlık gerektiren işlerde söz konusu olabileceği ifade edildi. Bu nedenle TKİ ile Soma Kömür arasında sözleşmenin muvazaalı (danışıklı) olduğu, İş Kanunu’na göre müvekkilinin TKİ işçi olarak kabul edilmesi gerektiği kaydedildi. Dolayısıyla Soma Kömür’de görev yapan TKİ’ye bağlı üç işçiyle geçmişe dönük aynı ücret ve hakların verilmesini istedi.
TKİ, 'Sorumlu Soma kömür' dedi
Soma İş Mahkemesi’nde açılan dava 15 Ocak 2015’te bitti. Kararda, Kamu İhale Kanunu’nda, hizmet alım sözleşmesi kapsamında sıralanan hizmet alanlarının yanı sıra “benzeri hizmetler” ifadesinin kullanıldığı belirtildi. Kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç duydukları bütün alanlarda hizmet alım yoluna gidilebileceği ifade edildi. Maden Kanunu’na göre maden araması ve işletme ruhsatlarının ruhsat sahiplerince üçüncü kişilere devredilebileceği, buna ‘rödavans’ denildiği belirtildi. TKİ ile Soma Kömür arasındaki sözleşmesinin rödovans sayılamayacağı, alt-üst işveren ilişkisi olduğu vurgulandı. TKİ’nin kömür ve enerji madeni işletebileceği gibi kiraya da verebileceği vurgulanarak, “İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl işin bölünerek alt işverene devredildiğinin kabulü mümkün değildir” denildi. Sonuç olarak, dava reddedildi. Hem avukat Yavuz hem de TKİ Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulundu. TKİ, yaptığı savunmada, kendisi ile Soma Kömür arasında alt-üst işverenlik ilişkisinin olmadığını, buradaki işverenin Soma Kömür olduğunu ifade etti.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 13 Nisan 2015’te verdiği kararda, TKİ’nin işin gerçekleştirilmesinde yetkili olduğu, sözleşme başlığının dahi hizmet alım sözleşmesi olması göz önünde bulundurularak, TKİ ile Soma Kömür arasındaki ilişkinin rödovans değil, hizmet alımı olduğu anlatıldı. Bu ilişki tespit edildikten sonra muvazaalı sözleşme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiği anlatıldı. Bu noktada mahkemenin tercihen öğretim üyesi, maden mühendisi ve mali müşavir olan bilirkişilerce iş yerinde keşif yaptırıp heyet raporu aldırarak, ortada geçerli bir asıl-alt işveren ilişkisi olup olmadığının belirlenmesi gerektiği belirtildi.
Avukat Gökhan Yavuz, bilirkişi raporuyla 'muvazaalı sözleşme' sonucuna varıldığı takdirde, Eynez’de çalışan işçilerin kadrolu olmasının önünün açıldığını ve işten çıkarılan 2250 işçinin de beş yıl için geçmişe dönük şekilde kadrolularla aynı ücret, tazminat ve haklara sahip olabileceklerini ifade etti. Ayrıca işten atılanların kıdem ve ihbar tazminatlarından da TKİ’nin sorumlu tutulacağını vurguladı.