Slumdog'un Şehri Mumbai, Küreselleşmeyle Dönüşüyor



Nedense bazı anlarda kulağıma eğilerek konuşmasına bir anlam veremediğim, sonradan, aslında gizli bir Zerdüşti olduğunu öğrendiğim mihmandarım Hint inancının formülünü bana şöyle söylüyordu: Generator, Operator, Destroyer. Yani G-O-D. Bu formüle göre üç Hindu tanrısını da tarif ediyordu: Doğurucu Brahman, Yürütücü Vişnu ve Yokedici Şiva. Dolayısıyla da her Hindu, hayatın, bu üç tanrının birbirinden devraldığı zaman parçalarının ardı ardına gelmesiyle yürüdüğünü, milyonlarca yıldır böyle yürüdüğünü düşünür.

Bazen de Mumbai'de olduğu gibi, üç ayrı zaman ve görünen o ki, üç ayrı tanrısal güç, aynı anda ve aynı yerde harekete geçiyor. İnsanları ayırıyor, servetleri ayırıyor, mahalleleri ayırıyor. Tıpkı Mumbai'de olduğu gibi kimileri için Şiva'nın yok edici gücü devreye girmiş oluyor. Gecekondular yıkılıyor, dümdüz ediliyor, yoksullar o mahallelerden temizleniyor.

Bu noktada durumun, az da olsa İstanbul'a benzediğine dikkat çekmek isterim. Sulukule, Tarlabaşı gibi "kentsel dönüşüm" projeleri, Mumbai'ye göre daha düşük ölçekli de olsa Mumbai'deki Şiva tarzı yıkımın ve Vişnu tarzı yürütücülüğün bir benzeridir. Üstelik Mumbai'de de TOKİ benzeri bir devlet kurumu her şeyi yürütüyor. Daha kötüsü, İstanbul'da tarih yok ediliyor, Mumbai'de Şiva, plazalara yer açmak için gecekonduları yıkıyor.
 
Slumdog'un şehri

"Gecekondu köpeği" olarak çevrilebilecek "Slumdog" sözcüğü ve "Slumdog Millionaire" filmi bütün dünyada bir "fenomen" haline gelince, benim gibi sinemanın karanlık salonlarından ürken biri bile, bir arkadaşının evinde dahi olsa bu filmi seyredenler arasına katılabiliyor. Üstelik bu filmi, Oscar töreninden önce seyretmiştim. Sonra da filmin gerçeğini görmek amacıyla Mumbai'nin gecekondularında birkaç günümü ve hatta gecelerimi geçirdim. Mumbai'ye topyekün bir gecekondu diyemezsiniz belki ama kentin yüzde 60 nüfusunun yaşadığı gecekonduların, kendi karakterini şehrin modern yerlerine dahi kabul ettirdiğini rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Üstelik İstanbul'un gecekondu mahalleleri Mumbai'de Etiler gibi kalır öyle söyleyeyim.

Mumbai'nin ismi on yıl kadar önce Bombay'dı. Yaklaşık dört asırdır da böyle biliniyordu. Hatta gecekondu mahallesinde tanıştığım bir doktor da benimle konuşurken Bombay ismini tercih ediyor, ismin değiştirilmesini saçma buluyordu. Yerel yönetim, daha Hindu bir isim olduğu için Mumbai'yi geri getirmişti. Bu isim şehrin yüzyıllar önceki balıkçı halkının koruyucusu ana tanrıçadan, yani Mumba-devi'den geliyordu. Ama Portekizliler 16'ncı yüzyılda buraya "kâşif" olarak geldiklerinde, hem bu ismi telaffuz etmekte zorlanmış hem de "güzel körfez" anlamına geldiği için Bon-bay ismini uygun görmüş. Sonra bu isim Bombay'a dönüşmüş. Aslında yeri gelmişken, Portekizlilerin nasıl oluyor da Hindistan'ı keşfetmiş olduklarını sorgulamak gerekiyor ya, bu konuya hiç girmeyeyim. Buna keşif denebilecek hiçbir olay yok. Arap Yarımadası ile Hint kıtası arası, bin yıldan fazla bir zamandır, neredeyse Yalova-Yenikapı. Sadece biraz daha aralıklı seferler yapılıyor. Üstelik Vasco da Gama'nın gemisine bir Arap reis yol gösteriyor.
 
5 bin kişinin çamaşır günü

Gündüz, Mumbai'nin pek çok gecekondu mahallesine tehlike yüzünden girememiştim. Gece bir motosikletin arkasında dolaştım, hatta bir gecekonduya konuk dahi oldum, yemek yedim, TV izledim. Mihmandarım, "Slumdog" Milyoner filminden sonra ecnebiler arasında gecekondu merakının arttığını, bazılarını kendisinin gezdirdiğini, bu gece bana yaptığı gibi yeni bir şehir turu çeşidi ortaya çıkardığını söylemişti bana. Özellikle de bu şehirdeki çok sayıda Amerikan şirketinde çalışan yabancılar meraklıymış gecekondu turuna.

"Slumdog" Milyoner filmine de sahne olan şehrin ünlü açık hava çamaşırhanesi bu turun en gözde noktası. Dhobi Ghats isimli çamaşırhanelerde yaklaşık 5000 kişi, şehrin göbeğinde çamaşırları döve döve yıkıyor.

Mumbai'nin en büyük gecekondu mahallesi Dharavi, yalnızca evlerin değil aynı zamanda binlerce işyerinin de bulunduğu bir bölgedir. Yaklaşık bir milyon insan, Dharavi'de geri-dönüşüm atölyelerinde, dericiler, boyamacılar, çamaşırhaneler ve diğer işyerlerinde çalışıyor. Mumbai'de yaklaşık 7 milyon insan kent merkezindeki gecekondularda oturuyor. Mumbai'nin en yoksul insanları Dharavi'de oturmakla birlikte, bir yandan da arazileri, kentin en değerli gayrimenkulü sayılıyor. Bu yüzden şehirde gecekondulara karşı muazzam boyutta bir "temizlik" harekâtı yürütülüyor. Mumbai'nin yeni business parkları tam da Dharavi'nin ortasında kuruluyor. Zenginler ve yoksullar arasında büyük bir çatışma yaşanıyor. İşin esası, halk, yaşadıkları yerleri ucuza terk etmek istemiyor. Asya'nın bu en büyük gecekondu mahallesinde inşa edilen plazalarda kiralar, metrekaresi yıllık 20 bin dolara kadar çıkıyor. Çünkü Dharavi, hem havaalanına hem ana tren garına çok yakın.

"Slumdog" Milyoner filminde, gecekondudan çıkan bir yeniyetmenin, bir televizyon yarışmasında büyük ikramiyeyi bütün pis oyunlara rağmen kazanması ve hayatının değişmesi konu ediliyordu. Bir yandan da gecekonduların yıkılıp yerlerine çok lüks apartmanlar, bol camlı plazalar, sırça köşkler, gökdelenler yapılması ayrıntılarıyla anlatılıyordu. Ayrıca talihi değişen yeniyetme kahramanın acımasız bir dilenci çetesinden kurtulduğunun işlendiği sahneler, filmin en iç parçalayıcı görüntüleriydi.

Mumbai'de büyük bir dönüşüm yaşanıyordu. İngiliz sömürgeciliği döneminden kalma şehir merkezinde sıkışıp kalmış finans sermayesi, ulusal ve uluslararası kapitalizm, ferahlamak için şehri kuşatmış olan gecekondulara gözünü dikmişti. Bütün inşaatları da bizdeki TOKİ benzeri devlet şirketi, özel şirketlerle ortaklıklar kurarak gerçekleştiriyordu. Bu bölgelerde, otobüs duraklarında ya da gecekonduların tepelerinde büyük boy reklam panolarının üzerine, insanlara yeni yapılarda yeni yaşamlar vaat ediliyordu. Rakamlarla anlatırsak eğer, çevresiyle birlikte 20 milyonu bulan bir metropol Mumbai. Nüfusu 1.2 milyar olan Hindistan'ın en kalabalık kenti. Mumbai'de, kilometrekareye 22 bin kişi düşüyor.
 
Gandi'nin şehri dönüşüyor

İngiliz sömürgecilerin Hindistan'a ayak bastıklarında merkez yaptığı şehir Mumbai. Gandi'nin de İngilizlere karşı pasif isyanı başlattığı yer aynı zamanda. Gandi'nin yaşadığı ev, her gün binlerce öğrenci tarafından ziyaret ediliyor. Onun mütevazı odası, iki sahan, çatal bıçak ve bir de çıkrıktan oluşan eşyaları ibretle inceleniyor. Öğrenciler, "Bu çıkrık nedir" diye sorduğunda öğretmeni anlatıyor: "Gandi, İngiliz kumaşlarının Hindistan'ı işgal ettiği dönemde, halka kendi kumaşını kendisinin üretmesi çağrısı yaptı. Ayrıca herkesin, üzerindeki İngiliz kumaşı giysileri çıkarmasını istedi. Halk bu isteğe uydu ve Hint halkının bin yıldan da eski pamuklu çıkrıkları yeniden dönmeye başladı."

Himalayalar'ın kuşattığı kuzeyi hariç neredeyse her yanı denizle çevrili olan Hindistan'ın deniz ticaretinin yüzde 60'ı Mumbai limanından gerçekleştirilir. Bir zamanlar yedi adadan oluşan küçük bir balıkçı kasabasıydı. Bu yüzden Eski Yunancada Heptanesia (Yedi Ada) ismine sahipti. Bu yedi ada, 1668 senesinde, Doğu Hindistan İngiliz Şirketi'ne, özgün ismiyle yazmakta yarar var: British East India Company'ye seneliği 10 sterline kiralanmıştı. Dönüşüm bu şekilde başlamış. Sonra dev bir limana ve metropole dönüşmüş. Yoksul halk, Mumba-Devi'nin kendilerini korumak için bir an önce gücünü göstermesini istiyor. Çünkü kentsel dönüşüm, yoksulların gecekondularının bulunduğu değerli araziyi ellerinden alıyor. Yerlerine çokuluslu şirketler için devasa plazalar inşa ediliyor. Mumbai dönüşürken gecekondu halkı daha iyi konutlara çıkıyor, çıkıyor ama halk bunu yeterli görmüyor. Bu dönüşümden kendisine ekonomik hisse de talep ediyor. Tapusu olmasa bile arsayı kendisine ait sayıyor. Hindistan'ın finans merkezi Mumbai; sermaye hareketinin yüzde 70'i burada gerçekleşiyor. Sanayi üretiminin yüzde 25'i de yine bu kentte. Eğlence ve sinema sektörünün merkezi de Mumbai. Gecekondu Köpeği, televizyon yarışmasından kazandığı ikramiyeyi hak ettiğine inanıyor ve ödülünü istiyor.