Kütahya’daki Eti Gümüş Madeni
işletmesinin dev siyanür havuzunda cumartesi günü meydana gelen çökme, endişe
yaratmaya devam ediyor. Kütahya’da incelemelerde bulunan Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu, yaptıkları ölçümlere göre 21 milyon metreküp
atık suyun depolandığı havuzlardan çevreye bir damla bile siyanür karışmadığını,
gereken tüm tedbirlerin fazlasıyla alındığını söyledi. Ancak çevre mühendisleri,
barajın 3. ve son setinin de her an çökmesinden endişeli. Meteoroloji
yetkilileri bölgede yarın, perşembe ve cuma yağış bekliyor. Yağışın setlerde
yeni çökmeler yaratmasından korkuluyor.
Radikal, yaşanabilecek en kötü durum senaryosunu yıllardır siyanürlü
madencilikle ilgili araştırmalar yapan Jeoloji Mühendisi Tahir
Öngör’e sordu. Son duvarın her an göçebileceğini söyleyen Öngör,
siyanür ve ağır metallerle dolu atığın olası seyrini çizdi. Son set yıkılırsa
çamur ilk etapta 2-3 km. boyunca tarlaları kapsar. Çamuru ıslah etmek mümkün
değil. İncecik öğütülen ağır metaller kanser yapıcı maddeleri yayacak. Atık ilk
olarak 5 km kuzeye ve 12-13 km doğudaki Enne Barajı’na ulaşır. Enne Barajı’nda
bileşikler çökertilmeye çalışılır. Atıklar 2. derecede Porsuk Barajı’na
ulaşacak. Porsuk Çayı’na ulaşması 1 hafta, 1 ay belki de 2 yıl alabilir. Porsuk
Barajı kritik. Çünkü Eskişehir’in içme suyunu sağlıyor. Barajın dip tortuları
içinde ağır metal zenginleşmesi olur.
Porsuk Barajı’ndan sonra da daha da seyrelerek ilerler.
Sakarya Nehri’ne ve dolayısıyla Karadeniz’e ulaşabilir. Bölgede çayların sayısız
yan kolları var. Uzun vadede Eskişehir ve Kütahya’nın kuzey yerleşimleri
tehlikede. Boşalacak olan şeyin büyük kısmı çamur. Çamur baraja gelmeden
tarlalara, dere yataklarına yayılacak. Ancak içindeki ağır metaller ve siyanürün
yaptığı bileşikler tekrar tekrar yıkanarak yeraltı ve yüzey sularına yayılacak.
Adından ötürü siyanür öne çıkarılıyor. Ancak çamurda daha tehlikeli ağır
metaller var. Çamurun yayıldığı yerde kayalar geçirirse ağır metaller hızla
yeraltı suyuna karışacak. Ya da tarımsal toprağın gözeneklerine inecek. Bitkiye
ulaşacak, bitkiyi yiyen, kuşa, tavuğa, ineğe geçecek. Bu durumda akacak sudan
hayvanların içmemesi gerekir. Bitkilerin kullanılmaması lazım.
Çevre Bakanı: Devlet ne söylerse doğru söyler, bir gram sızıntı
yok
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, dün Kütahya
Valiliği’nde düzenlediği toplantının ardından son durumla ilgili bilgi verdi:
“Havuzlarda tüm önlemler acilen belirlenip alınmaya başlandı. Bu tedbirlerin
tamamı bitirilinceye kadar işletmede çalışma durduruldu. Dışarıya hiçbir şekilde
sızıntı olmamıştır. Araziye, yeraltına, akarsulara hiçbir şekilde, 1 gram dahi
atık su, siyanürlü su taşmamıştır. Biz o civardaki tüm kuyulardan, yeraltı
sularından numuneler alıyoruz. Yedeğin de yedeği olması bakımından mevcut 4
havuza ilave 5’inci havuz hazırlandı. Şu anda problem, havuzların kendi
aralarındaki problemdir. Dışarıya 1 gram malzeme atılmış veya sızmış değildir.
Hayvanların derelerden sulanmasında bir sorun yok.
Yağmur yağınca
da havuzlara herhangi bir sel suyu gelmesin diye gerekli tedbirler alındı.
Böylece problem kökünden çözüldü, rahat bir şekilde buradan ayrılıyorum... Şu
anda bir sızma yok ki muhalefet neden bahsediyor. Bu çok ayıptır. Maalesef bu
gibi işlerde o kadar çok balon uçuruluyor ki herkes her şeyi söylüyor. Devlet
neyi söylüyorsa doğru söyler. Orada çalışan yüzlerce kişi var, konuyu da
biliyorlar.”
Neden çöktü?
Köylüler, 2004’te özelleştirilen tesislerde üretim kapasitesi artınca çökme
olduğunu öne sürüyor. Jeoloji Mühendisi Tahir Öngör de “Burası 2004’te
özelleşti. 2 yıl sonra işletme kapasiteyi 2 katına, yılda 60 tondan 135 tona
çıkardı. Atık miktarı 2 katına çıktı. Havuzu enine büyütemeyecekleri için
seddenin üzerine toprak yığarak derinliği arttırdılar. Bu da baskıyı arttırdı.
Köylüler 3 yıldır buranın sızdırdığından şikâyetçiydi. Göçmenin nedeni budur”
diye konuştu.
Belirtisi ‘acıbadem kokulu nefes’
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir’in verdiği bilgiye göre 1
litre suda siyanür miktarı 8 mg olursa insanı zehirliyor, 20 mg öldürüyor.
Kütahya’daki atık havuzunda ise 1 litre suda 1000 mg. siyanür var. Radikal,
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. A. Gökhan Akkan’a siyanürün insan sağlığı üzerinde kısa-uzun
dönemdeki etkilerini sordu.
Siyanürün solunum ya da deriyle yoğun alınması ölüme neden olur. Yoğun
‘hidrojen siyanür’ buharı, birkaç saniye ile 3 dakikada ölüme neden olur. Bazı
hastaların nefesinde acıbadem kokusu hissedilir. Yüksek düzeyde siyanüre maruz
kalan kişiye, yüzde 100 oksijen desteği sağlandıktan sonra acilen ‘amilnitrit’
yada ‘sodyum- nitrit’ solutulmalıdır. Orta düzeyde siyanür zehirlenmesinde
belirtiler 1 saatten önce ortaya çıkmaz. Kaslarda güçsüzlük, çift görme, şuur
bulanıklığı gelişir.
Atık barajlarından sızmayla siyanür toprağa ve suya karışabilir. Kronik
siyanür zehirlenmesi yavaş olur. Başağrısı, çarpıntı, mide-bağırsak bozukluğu,
uğultu, görme bozukluğu, ciltte kırmızı kabarcıklar gözlemlenir. Kronik
zehirlenmede kişiler, uzun yıllar zehirlendiğinin farkına bile varmaz. (MİNE
TUDUK)