Arkeolojik sit alanlarının tüzel kişilere tahsisinin yolunu açan Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun verdiği İlke Kararı tartışmaları
beraberinde getirdi.
Resmi Gazete’de yayımlanarak
dün yürürlüğe giren, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun İlke
Kararı’na göre, ören yerleri ve buralarda bulunan arkeolojik taşınmaz kültür
varlıkları tüzel kişilerin kullanımına sunulacak. SİT alanlarını “inşaat
alanı”na çevirebileceği endişesini gündeme getiren kararda, “Ören yerleri ve
ören yerlerinde bulunan arkeolojik taşınmaz kültür varlıklarının; ziyaretçilere
açık olmak üzere Bakanlıkça tüzel kişilere yasa kapsamında kullandırılabileceği”
ifadesi yer alıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Ankara’da
düzenlediği bir basın toplantısında, gazetecilerin karara ilişkin sorularını da
yanıtladı. Yeni Yüksek Kurul kararıyla devletin imkanlarının “ayağa kaldırmaya”
yetmediği 1. derece tarihsel ve arkeolojik SİT alanlarında özel sektörün
imkanlarından yararlanılabileceğini savunan Günay, “Bu yeni Yüksek Kurul kararı
bizi bu konuda biraz daha özgür davranmaya, rahat davranmaya, belli kurallar
içinde bir dayanışma yapma imkanını sağladı” diye konuştu.
Bu arada,
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun aldığı bu ilke kararı,
Anadolu Ateşi tarafından Antalya’daki Aspendos Antik Tiyatrosu’nun yanına
yapılan “Aspendos Arena” önündeki tüm yasal engelleri de kaldırmış oldu.
Arkeologlar, “Aspendos Arena” inşaatına arkeolojik sitlerin koruma alanı olduğu
gerekçesiyle karşı çıkmış, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Başkanı Prof. Dr.
Ahmet Tırpan yaptığı açıklamada, Efes, Perge ve daha birçok antik kentte benzer
uygulamanın başlatılabileceğine işaret etmişti.
Ören yerleri
pazarlanacak Öte yandan, arkeologlar ise İlke Kararı’nı, SİT
alanlarının “inşaat alanına” çevrilebileceği kaygısını taşıyor. Karara tepki
gösteren Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Proje Koordinatörü Arkeolog Oğuz
Tanındı, bu şekilde tahribatın yasalaştırıldığını savundu. Tanındı ANKA’ya
yaptığı açıklamada, söz konusu kararı “ören yerlerinin tüzel kişilere
pazarlanması” olarak değerlendirerek, kararın tahribatın yasalaştırılmasına yol
açacağı konusunda şiddetli kaygı duyduklarını ifade etti. “Üzerlerinde, kültürel
emanetlere ait kalıntıları barındıran ören yerlerinin ‘satılması’ ilke kararı
derhal gündemden kaldırılmalı ve bu konudaki girişimler, kültür varlıklarımıza
ve çevresel değerlerimize karşı işlenmiş suç sayılmalıdır” diyen Tanındı, kendi
çıkarlarına uygun olarak, ranta yönelik sürekli değiştirilen Koruma
Kurullarının, verecekleri izinlerin güvenilirliğinin de sorgulanması gerektiğini
savundu. Tanındı, “Farklı disiplinlerden gelenlerin bakış açısı farklılıklarının
getirdiği sorunlarla başa çıkılamazken, tarihi eserleri yalnızca bir rant alanı
olarak gören tüzel kişilere payda sağlayacak bu ilke kararı durumu daha da
karıştıracaktır” dedi.