Restorasyon Dedektifi Bakanlığı Yıldırdı

On beş yıl önce restorasyon yapmaya başlayan ve bu dönemde yasalarla uygulamalar arasındaki farkı gören Yaltıraklı, özellikle İstanbul’da yapılan restorasyon çalışmalarını yakından takip etmeye başlar. Daha sonra yanından fotoğraf makinesini eksik etmez ve gördüğü her tarihî yapının fotoğrafını çekip arşivler. Zaman içinde bu restore edilen yapıları asılları ile karşılaştırıp yapılan yanlış restorasyon hatalarını belirler. Fakat olayı burada da bırakmaz. Yanlış restore edilmiş her yapı için dava açmaya başlar. Şimdiye kadar kaç dava açtığını dahi hatırlamayan Yaltıraklı bir anlamda tarihî yapılar üzerinde çalışan restoratörlerin korkulu rüyası haline gelir.

Elinde tarihî yapılara ait 1600 kareye yakın görsel malzeme bulunan Yaltıraklı kişilere ait olsa dahi tarihî yapıların kamunun malı sayıldığını, dolayısıyla herkesin bunlar üzerinde hakkı olduğunu, bu yüzden de birinci sınıf tarihî eserlere dair elinde dokümanlar bulunduğu zaman dava açmaktan vazgeçmediğini söylüyor. Yaltıraklı’nın açtığı son dava ise hayli ilginç. Bugün İshakpaşa Sarayı’nın restorasyonunda yapılan yanlışları herkesin gördüğünü ve sarayın özelliğini yitirdiğini söyleyen Yaltıraklı bu yüzden arkasında sarayın fotoğrafının bulunduğu 100 liraların toplatılması talebinde bulunuyor. Gerekçe olarak ise paranın arkasında sarayın reklamının yapıldığını; fakat giden turistlerin restorasyon hatalarını gördükten sonra olumsuz izlenime kapılmalarını gösteriyor. Bu yüzden Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler ve Anıtlar Genel Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulunup paraların toplatılmasını talep ediyor. Şimdiye kadar açtığı birçok dava zamanaşımından dolayı düştüğü için bu davanın bir sonuç getirip getirmeyeceğini Yaltıraklı da bilmiyor. Fakat o en azından kendi üzerine düşeni yaptığını düşünüyor. Yaltıraklı bir yandan kendi işleri ile uğraşırken diğer yandan da tarihî eserler için mücadele etmekte kararlı. Bu uğraş onun için artık hobi haline gelmiş.

Kendini tarihî yapılara adadı eşi boşanmanın eşiğinden döndü
Yaltıraklı bir anlamda kendini restorasyon hataları ile mücadele etmeye adamış biri. Bunu yaparken olumsuz olaylar ile karşılaşmıyor da değil. Yaltıraklı sık sık telefon numarasını değiştirmek zorunda kaldığı gibi tehdit aldığı zamanlar da oluyor. Mahkeme çıkışında omzundan bıçaklanan Yaltıraklı, bu olayı çok da abartmamak gerektiğini, böyle şeylerin normal olduğunu, bu tür olayların kendisini kahraman yapmadığını düşünüyor. Yaltıraklı, “Korksam böyle şeyler yapmazdım.” diyor. Doğma büyüme İstanbullu olmasına rağmen zengin olmadığı için maddi bir yatırım yapamadığını; fakat teknik bilgisinin elverdiği ölçüde hizmet etmeye çalıştığını ifade ediyor. Yaltıraklı’nın restorasyon hataları ile uğraşmasından rahatsız olanlar sadece müteahhitler ve restorasyon yapanlar değil. Sürekli gazete kupürlerini biriktirmesi evde huzuru bozmuş. Hatta hanımı Yaltıraklı’dan boşamaya karar vermiş. Oğlu ise başına bir iş geleceğini düşünerek babasının bu uğraşlarından vazgeçmesini istiyor. Kültür Bakanlığı da Yaltıraklı’nın sürekli dava açmasından ve davalı olmaktan oldukça şikayetçi. Öyle ki, Kültür Bakanlığı İstanbul Valiliği’ne ilginç bir mektup gönderip Yaltıraklı hakkında bilgi istemiş. Bakanlık kendileri hakkında sürekli dava açan Yaltıraklı’nın akli dengesinin yerinde olup-olmadığı noktasında endişeli olduklarını, bu yüzden kendisi ile ilgili araştırma yapılmasını ister. İstanbul Valiliği’ne giden Yaltıraklı yetkililere çalışmalarını ve amacını anlattıktan sonra bir daha rahatsız edilmez.

Açtığı davalardan bir kaçı
Süleymaniye’deki tüp geçit yapımında projenin üzerinde oynadığı için Anıtlar Kurulu’na, Kandilli’de okula ayrılan bir alanı üniversite lokaline verdiği için Maliye’ye, Fatih- Eminönü arasında ki tarihi evleri yıktığı için belediyeye ve Anıtlar Kurulu’na, Erol Aksoy’a kaçak villa yaptırdığı için Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne dava açmış. Cevat Yaltıraklı’nın, adeta tarihî yapıların hakkı ile restore edilmesi ve bazı çıkar ilişkileri için heba edilmemesi doğrultusunda yaptıklarını Don Kişot’luğa benzetenler var. O bunlara aldırmadan, teknik bilgisini kullanıp bu alanda kendi üzerine düşeni yapmakta bir vatandaş olarak kararlı. Belki yaptıkları ile istediği sonucu bir çırpıda alamayacak; ama yapılan yanlışları gündeme getirip bir kapı aralamaya devam edecek.