Antalya'dan Alanya'ya uzanan yeni 'bölünmüş yol', ulaşımı 'şimdilik' rahatlatmış görünüyor. Ne var ki ufukta görünen, yakın geleceğin 'en uzun caddesi'ne dönüşeceği... Çünkü ardı ardına sıralanan 'belediyeler' ile arada kalan arazilerdeki 'turizm yatırım alanları'nda öylesine yoğun bir 'yapılaşma hırsı' var ki...
Kentsel dokuların yeni egemenleri olan tekdüze apartmanlar, birbirlerine bitişmiş tatil siteleri, irikıyım lüks oteller, dev alışveriş merkezleri, hatta sanayi siteleri, kıyıdan başlayıp dağlara tırmanıyor...
Bunu yaratan ise belediye sınırları içerisinde 'halkın temsilcileri'nin; dışında da 'merkezi hükümet'in sözde hukuka ve hatta demokrasiye 'uygun' (!) imar yetkileri...
Akdeniz Bölgemizin bu 'metropoliten' kıyı şeridi, Alanya'dan sonra Antalya ilinin en uzak ve 'son' ilçesi Gazipaşa'ya doğru da 'kat yükselmeleri'yle sürüyor. Oba ve Kestel belediyelerinden geçerken 5 katlı olan apartmanlar, Mahmutlar sınırına girince 11-12 kata çıkıyor. Kargıcak'taki ormanı villalar doldururken Yeşilöz'de yol ile deniz arasındaki kumsal bile 'kentleşmiş' durumda...
Atatürk'ün adına yakışmak
İşte bu sürecin tahribatını henüz yaşamayan Gazipaşa, 1930'larda adını aldığı Atatürk'ün kemiklerini sızlatmamak için zorlu bir direniş içinde... Biraz da kıyı topografyasındaki engeller yüzünden bölünmüş yolun henüz buraya kadar uzanamıyor olması, belki de en önemli şansı. Böylece, bir Akdeniz yerleşmemiz için 'gözden ırak' kalmanın, sadece 'gönülden ırak' değil, aynı zamanda 'işgalden de ırak' kalmak anlamına geldiğini kanıtlıyor.
Kendi deyimiyle 'Sessiz Cennet'ini yaratan ünlü muz bahçelerini ve doğal dokusunu 'apartman istilasına karşı koruyabilecek' bir imar düzenine 'temkinli bir planlama'yla kavuşmak istiyor...
'Yabancılara konut' adına
O gün (25 Şubat 2006) Mimarlar Odası Antalya Şubesi Başkanı Osman Aydın ve arkadaşlarıyla birlikte Gazipaşa'ya varıp önce Mimarlar Odası temsilcisi Esin Bilgiç, sonra da Belediye Başkanı Cem Burak Özgenç ile görüştüğümüzde, her ikisini de sarmalayan temel kaygının, özellikle 'yabancılar'a dönük 'konut pazarı' olduğunu gördük...
Aynı gün 'halkın katılımı'yla yaptığımız söyleşide de 'bu salgından korunabilme'nin zorluklarını gözledik...
Çünkü her boş buldukları tarlaya 'imar parseli' olarak bakan bu yatırımcılar, internette yayımladıkları 'deniz manzaralı apartman' resimleriyle 'Avrupa'dan müşteri' topluyorlar... Her bir 'apartman dairesi'nin proje üzerinden bile satış fiyatı o kadar yüksek ki, en verimli muz bahçelerini de teslim alabiliyorlar. Tarla sahiplerinin birer 'seçmen' olarak belediye üzerinde yarattıkları baskı ise 'yerel demokrasi'yi imar talanına dönüştürmeye yetiyor...
Gazipaşa Belediyesi, işte bu duruma düşmemek, Antalya-Mersin arasındaki neredeyse 'yegâne' betonlaşmayan ilçelerini yitirmemek ve her şeye rağmen gereksinme duyulan 'yeni yapılaşma'nın doğal peyzajı bozmayacak şekilde gerçekleşmesini sağlamak için Türkiye'nin belki de en zorlu 'imar sınavı'yla karşı karşıya...
Ovanın önündeki 'Karadağ' ile hemen karşısındaki 'Selinus Kalesi'nin bulunduğu tepenin denize bakan yamaçları, yakın yıllara kadar buradaki evinde yaşayan ressam Fikret Otyam'a da ilham veren güzellikleriyle eşsiz bir SİT alanı.
Kaleye doğru uzanan tarihi 'su kemeri' de geçmişin uygarlık tanığı olmasına rağmen, koruma alanı belirlenmediği için '5 katlı imar kuşatması'nda...
Üniversitelerimizin mimarlık ve şehircilik bölümleri, bu sene yaz okullarını Gazipaşa'da düzenlemeli ve belediyenin 'uyumlu mimari' özlemini de gözeten 'temkinli planlama' arayışına her türlü akademik desteklerini vermeliler...