Şirketlerin Siyanür Yalanı

Çanakkale Kaz Dağları'nda 11 şirketin 36 ayrı noktada sürdürdüğü sondajla altın arama çalışması yine siyanür ve beraberinde açığa çıkan kanserojen etkili ağır metaller tehlikesini gündeme getirdi. Bölgede altının bulunması halinde kurulacak işletmede yılda ortalama 400 bin ton siyanür kullanılacağı tahmin ediliyor. Siyanür tek başına kansere neden olmasa da cevherin içindeki altını ortaya çıkarırken kadmiyum, arsenik, cıva, krom gibi kanserojen maddeleri aktif hale getiriyor.

Çevre için Hekimler Derneği 2. başkanı halk sağlığı uzmanı Dr. Ümit Şahin, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyen bir yöntemle yapılması mümkün olmayan altın madenciliğine tamamen karşı olduklarını vurguladı. Altın madeni işletmeciliğinde tek kirleticinin siyanür olmadığını belirten Şahin, "Çıkan cevherin üzerine püskürtülen siyanür, hem altını hem de tehlikeli ağır metalleri ayrıştırıyor. Özellikle arsenik, bakır, krom, cıva, kadmiyum, çinko, kurşun çok tehlikeli maddeler" dedi. Şahin, Bergama'da yaşanan tartışmaların siyanür odaklı olmasının büyük bir hata olduğunu dile getirerek siyanürün kanserojen özellik taşımamasının şirketler tarafından koz olarak kullanıldığını ileri sürdü.

TÜBİTAK'ın, altın savunucularının, şirketlerin bu konuda açıkça yalan söylediğini ifade eden Şahin, şunları söyledi:

"Oysa siyanürle birlikte açığa çıkan kanserojen etkili ağır metaller toprağa, suya, havaya, yetişen tarım ürünleri ile de canlılara geçiyor. Siyanürün zararsız olduğu tamamen bir safsata." Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun , dünyada altın üretiminin yüzde 85'inin siyanür yöntemiyle yapıldığını, 100 -150 yıl önce de çevre ve insan sağlığı açısında daha tehlikeli olan cıva amalgamı yönteminin kullanıldığını anlattı.