Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile ilgili bir açıklama yaptı. EMO’nun, denetim mekanizmalarını ortadan kaldıran düzenlemenin sermayeyi öncelediğini ve kamu yararına hizmet etmediğini vurguladığı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“İktidar tarafından 5 Ekim 2020 tarihinde, Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin TBMM Başkanlığı’na sunulduğunu enerji sektörü ile ilgili meslek odası olarak basın ve sosyal medyadan öğrenmiş bulunmaktayız.
Torba kanun mantığı ile hazırlanan ve her bir maddesi farklı kanunların değişikliğini içeren teklifin meslek alanımızı ilgilendiren 4646, 5346 ve 6446 sayılı kanunları içeren değişiklikleri detaylı olarak incelenmiştir.
Teklifin gerekçesinde düzenlemenin ‘özel sektör yatırımcılarının faaliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde gerçekleştirmesini temin etmek’ amacı ile yapıldığı açıkça belirtilmektedir.
Zira çabuklaştırma, basitleştirme gerekçesi ile kamu yararının tespitine dair denetim mekanizmalarını ortadan kaldıran, kamu yararına hizmet etmeyen, sermayeyi önceleyen kamulaştırma işlemlerinin hızlı ve denetimden uzak gerçekleştirilmesini sağlamak üzere düzenlemeler yapılmak istendiği görülmektedir.
Teklif içerisinde yer alan 5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun maddelerinde yapılan değişiklikler arasında, biyokütle tanımı içerisinde yer alan ve petrokimya ürünü olarak işlenmesi halinde pek çok çevresel ve sağlık sorununa yol açabilecek ‘atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünler’ ifadesi, yenilenebilirlik kavramı ile çelişmektedir.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında büyük güçte pek çok Hidroelektrik Santrali (HES) ve Rüzgar Enerji Santrali (RES) mevcuttur. Büyük güçteki bu tür tesisler YEKDEM maliyetlerini artırmakta olup, YEKDEM maliyetleri de elektrik tarifelerine doğrudan etki etmektedir. Dolayısıyla YEKDEM, elektrik tarifeleri üzerinden büyük kapasiteli HES ve RES’lere mali kaynak aktarma mekanizması haline dönüşmüştür. Yeni düzenlemede bu durumun sürdürülmesi kabul edilemez.
Ayrıca kaynak türü ve teknolojisi ne olursa olsun doğaya ve insan sağlığına zarar veren, toplumsal yaşamı olumsuz etkileyen yenilenebilir enerji üretim tesisleri YEKDEM kapsamından çıkartılmalıdır.
‘Tüketici’ olarak tanımlanan geniş halk kesimlerine, düşük maliyetli sürekli ve kaliteli enerji sunumu gerekçede belirtilmesine rağmen, kulağa hoş gelen bu ifadelerin düzenleme içerisinde dişe dokunur bir karşılığı bulunmamaktadır.
Ulusal tarife uygulamasının doğru bir uygulama olduğu düşünülmekle birlikte, elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesine gerekçe olarak sunulan kayıp-kaçak tüketimlerinin kabul edilebilir seviyelere düşürülmesine ve enerjinin verimli kullanılmasına dönük ciddi bir düzenleme yapılmadığı görülmüştür.
Abone gruplarına yönelik yapılması gerekenler;
- Dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olan kayıp kaçak tüketimlerinin ve sayaç okuma giderlerinin faturalara yansıtılmaması,
- TRT payının sanayi abone gruplarında olduğu gibi tüm abone gruplarından kaldırılması,
- Belediye Tüketim Vergisi’nin sanayi abonelerinde olduğu gibi tüm abone gruplarına yüzde 1 olarak uygulanması,
- KDV oranlarının, mesken abone grubundan kaldırılması, diğer abone gruplarında da makul bir seviyeye düşürülmesidir.
Enerji sektöründe kamusal kaynaklarımızın, yaşam alanlarımızın, doğal ve kültürel miraslarımızın özel şirketlerin sınırsız ve kontrolsüz talanına açılmasını önleyecek tedbirlerin alındığı; toplumsal çıkarların, halk sağlığı, çevresel koşullar ve iklim değişikliğinin gözetildiği yasal düzenlemeler TBMM’nin önceliği olmalıdır.”