Londra Ekonomi Okulu Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü, Londra İklim Aksiyonu Haftası kapsamında bu yıl 6'ncısını hazırladığı "İklim Davalarında Küresel Trendler: 2024 Görünümü" raporunu açıkladı.
Rapordaki analizde, Columbia Hukuk Fakültesi Sabin İklim Değişikliği Merkezi'nin derlediği 2 bin 666 iklim davasını içeren veri seti kullanıldı. Bu davaların yaklaşık yüzde 70'i, Paris Anlaşması'nın kabul edildiği 2015'ten itibaren, 233'ü ise geçen yıl açıldı.
Rapora göre, 2015'ten beri şirket ve ticaret birliklerine iklimle ilişkili 230 dava açıldı. Davaların üçte ikisinden fazlası 2020'den sonra açıldı.
Tarihsel olarak iklim değişikliğiyle ilgili davaların çoğunluğu hükümetlere karşı açılsa da, şirketlere açılan davalarda hızla artış görülmeye başlandı.
İklim davalarının en yüksek olduğu ABD'de bu davaların yüzde 15'i şirketlere açılırken, bu oran dünyanın geri kalanında yüzde 40 oldu.
Geçen yılki iklim davalarının 129'u ABD, 24'ü İngiltere, 10'u Brezilya, 7'si Almanya ve 6'sı Avustralya'da açıldı.
En fazla davanın görüldüğü alan ise "iklim aklama" konusu oldu. Bugüne kadar iklim aklama konusundaki 140 davanın 43'ü 2023'te açıldı.
2016-2023 yıllarında incelenen 140 iklim aklama davasının yarısından fazlası resmi karara bağlandı. Bu kapsamdaki 77 davanın 54'ü davacı lehine sonuçlandı.
İklim aklama veya yıkama, bir kuruluş veya sektörün iklimle ilgili kaygı ve eylemlerinin abartılarak gösterilmesi anlamına geliyor. Kavram, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda sık karşılaşılan "yeşil aklama" teriminden türetildi.
"Kirleten öder" davaları sıklaştı
Geçen yıl dünya çapında, şirketleri yol açtıkları emisyonlar ve iklime verdikleri zararlardan sorumlu tutmak için, "kirleten öder" kapsamında 30'un üzerinde dava açıldı.
Raporun yazarları, iklim eylemiyle uyumlu olmayan proje ve faaliyetlere finansman akışını sorgulayan 6 "muslukları kapat" davası tespit etti. Ancak, 2015'ten beri açılan bu tür 33 davanın kaybedildiği görüldü.
Şirketlere karşı açılan iklim davalarındaki artışın yanı sıra, davaların yeni ülkelere yayıldığı da gözlendi. Gelişmekte olan ülkelerin oluşturduğu Küresel Güney'de iklim davaları toplam davaların yüzde 8'ini oluşturdu.