Elbette her mimari tasarım ürünü olan bina orijinal, tasarlayanına özgü nitelikler taşır. Ama biz sıradan gözler, bunları çoğu zaman göremeyiz. Bina, bina işte, hepsi birbirine benzer. Oysa Emre Arolat Architects tarafından tasarlanan santralistanbul'daki Çağdaş Sanatlar Müzesi, başka bir şeye benzemiyor, biz sıradan gözlere göre bile.
Benzerini Batı'da gördüğünüz böyle bir müze binasını, yaşadığınız ülkede ilk kez görmenin keyfini yaşıyorsunuz Emre Arolat'ın eserine bakarken. Zira burası gerçek anlamda Türkiye'nin ilk çağdaş sanatlar müzesi. Yıllarca Ağa Han Mimarlık Ödülü genel sekreterliği yapmış olan Süha Özkan, "Emre Arolat bu binada gerçekten kendini aşmış" yorumu yapıyormuş bu bina için...
Müze binası dışarıdan bakıldığında farklı olduğunu hemen belli ediyor ama şu ana kadar Türkiye'deki en büyük renovasyon projesi olan Santralistanbul kompleksinden belirgin biçimde ayrılmıyor. Binanın dış cephesinde kurşuni bir renk hakim.
Binanın üç cephesinde birinci kat dıştan tamamen çıplak beton, diğer katlar delikli çelik levhalarla kaplı. Bir metre kadar boşluğun arkasında ise cam var. Bu, binanın şeffaf kabuğunu oluşturuyor ve dışarıdan baktığınızda binanın bütün katlarını, katlarda dolaşan insanları görebiliyorsunuz. Aynı şekilde içeriden bakıldığında da dışarıyla iletişim kurabiliyorsunuz.
Bina iki bloktan oluşuyor ama bloklar içeriden birbirine bağlı. Binanın içinde de kurşuni renk hâkim, zira sütunlar, tavan çıplak beton; bu haliyle bir fabrikayı andırıyor. Binanın dördüncü, yani arka cephesi ise bir başka ünlü mimar Han Tümertekin tarafından tasarlanan enerji müzesine (burası henüz açılmadı), yani bir 19. yüzyıl sanayi yapısına bağlanıyor.
Önceki akşamki açılış töreninde Başbakan Erdoğan, müzeye göstermelik şöyle bir bakıp çıkmadı, içeride yarım saate yakın bir süre kaldı. Belli ki o da etkilenmişti binadan. Prof. İhsan Bilgin, Nevzat Sayın, Emre Arolat ve Han Tümertekin ekibinin eseri Santralistanbul, şimdiden Türk mimarlığının yüzakı olacağını belli etti.