Sinop’ta yapılması planlanan Sinop Nükleer Güç Santrali (NGS) için verilen çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararına karşı açılan davada bilirkişi raporu hazırlandı. 15 kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda, ÇED dosyasının eksiklikler içerdiğine, “Türk Devleti’nin nükleer atıklara ilişkin bir çözüm üretemediğine” dikkat çekildi. Bilirkişiler yer seçiminin hatalı olduğunu, herhangi bir kaza durumunda da tahliyenin çok zor olduğunu belirtti.
BirGün’den Gökay Başcan’ın haberine göre; Sinop NGS için Japonya ile Türkiye arasında 3 Mayıs 2013 tarihinde uluslararası anlaşma imzalandı. Projeyi hayata geçirecek olan Japonya’dan Mitsubishi Heavy Industries, Itochu Corp. ve Fransa’dan GDF Suez şirketleri maliyeti üstlendi. Ancak Türkiye, Japonya'nın hazırladığı fizibilite raporunun hem maliyet hem de takvim bakımından başlangıçtaki anlaşma ile uyum içinde olmadığını belirterek, Japonya tarafıyla bu konudaki işbirliğine devam etmeme konusunda mutabık kalındığını açıkladı.
Projeyi hayata geçirecek bir şirket olmamasına rağmen ÇED süreci işletilerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2019 yılında ÇED olumlu kararı verildi.
Onlarca meslek, çevre örgütü, yaşam savunusu ve Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan ile CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, kararı yargıya taşıdı. Ayrı ayrı açılan davalar Samsun 2 ve 3’ncü dairelerinde görüldü. Mahkemeler, bilirkişi incelemesine karar verdi. Geçen haziran ayında bölgede incelemeler yapan heyet, raporunu açıkladı.
Ağaç kesimi izinsiz
Bilirkişilerin raporunda, sahada orman ön izni olmamasına rağmen ağaç kesimi yapıldığı belirtildi. Yer seçiminin orman ekosistemi bakımındna uygun olmadığı belirtilen raporda, “ÇED dosyasında kümülatif etki analizinin mevcut olmadığı, dikkate alınan 1050 hektarla sınırlı olmasının önemli bir eksik olduğunu; etkilenmesi mevcut alanın çok daha geniş bir alanı kapsadığı görülmüştür.” denildi.
Bilirkişiler, dosyada hafriyat tozu emisyonlarının eksik hesapladığını ve bu nedenle bölge hava kalitesi üzerinde etkilerinin eksik belirlendiğine dikkat çekti. Santralin inşaatı aşamasında su temininin Erfelek Barajı’ndan sağlanacağı belirtildiği ancak barajın rezerv kapasitesinin Sinop ili nüfus artışı ve turizm kapasitesi bakımından yeterince değerlendirilmediği belirtildi.
Bilirkişiler, ÇED dosyasının fauna, flora, depremsellik ile risk ve meteorolojik analiz raporunun eksik olduğunu ifade etti.
Yer seçimi hatalı
Bilirkişiler raporda olası bir kaza durumunda; insan yaşamına, tarıma, bitki örtüsüne, su kaynaklarına zararları açısında yer seçiminin hatalı olduğuna dikkat çekti. Öte yandan bilirkişiler; kaza riski, bakımından dosyadaki değerlendirmenin eksik olduğunu belirtti. Flora ve faunaya etkilerinin nasıl gireceği konusunda da ÇED’in eksik olduğu ifade edildi.
Atıkların akıbeti belirsiz
Yaşam savunucularının ve uzmanların ‘nükleer’ atık uyarılarına bilirkişiler de dikkat çekti. Bilirkişiler ÇED dosyasında, nükleer santralde kullanılacak ve ömürleri 10 yıl olan yakıt çubuklarının ne olacağının belirsiz olduğunu belirtti. “Türk devletinin herhangi bir çözümü olmadığı gibi uzun bir vade de çözülecek gibi görünmemektedir.” ifadelerine yer veren bilirkişiler, İzmir’in Gaziemir ilçesinde yıllardır gömülü olan nükleer yakıt çubuklarının hâlâ bertaraf edilmediğini ve topraktan çıkarılmadığını hatırlattı.
Kaza durumunda tahliye çok zor
Bilirkişilerin hazırladığı raporda kaza halinde ortaya konacak olan acil müdahale planının eksik olduğuna ve işletme faaliyeti kapatıldıktan sonra süren etkilere karşı alınacak önlemlerin ÇED dosyasında yer almadığı belirtildi.
Raporda, “ÇED dosyasında acil tahliye gerektiren bir durumda Sinop’un ilçeleri Ayancık, Erfelek ve Gerze’ye giden yolların tamamının proje alanı içerisinden geçtiği ve bu da radyasyona maruziyet riskini artırmaktadır.” denildi. Öte yandan kaza senaryosunun olası bir depremden kaynaklanması durumda kaçış güzergahında yer alan tünellerin hasar görmesinden kaynaklı tahliyenin son derece güç olacağına dikkat çekildi.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.