16 Mayıs 2012 tarihinde çıkan 6306 sayılı kanun birinci yılını doldururken, Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. N. İlker Çolak ve Genel Sekreter Boray Köknel, aradan geçen zamanda gelinen noktayı ve uygulama örneklerini değerlendirdiler. Sapphire Tower'in seyir terasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Gürsel Öngören, “Deprem bölgelerindeki şehirlerde riskli alanlardaki uygulamalar başarı ile ilerliyor. Ancak büyük şehirlerde riskli yapılar açısından bir rant kavgası yaşanmaya başladı. Bu yüzden bazı ek düzenlemeler yapılması gerekiyor. Kentsel dönüşümü rant kavgasından ve kentsel dönüşüm simsarlarından elbirliği ile kurtarmalıyız” dedi. 6306 sayılı kanunun bir yılda deprem kuşağındaki şehirlerde hızla ve toplumsal destekle uygulanmaya başladığını kaydeden Öngören, halkın en çok şikayet ettiği konunun büyükşehirlerde değerli semtlerdeki apartmanlarda, kentsel dönüşüm simsarlarının oyunları ile çaresiz kalan 1/3 azınlık hissedarlarının mağduriyeti olduğunu belirtti.
Kentsel dönüşüm simsarları huzur bırakmadı
Özellikle son altı aylık uygulamada, şehir merkezlerindeki değerli alanları hedef seçen kentsel dönüşüm simsarlarının huzur bırakmadığını söyleyen Öngören, sözlerine şöyle devam etti:
“Son zamanlarda şehir merkezlerindeki kıymetli alanlarda mülkü olan dükkan ve daire sahipleri uyuyamıyor. Eski apartmanlarda komşular birbirine düştü. Yaşlı insanların yıllardır sürdürdükleri yaşam, komşularının tehdidi altında. Müteahhitlerle anlaşan daire sahipleri, 2/3 çoğunluğa ulaşınca, kendilerinden farklı düşünen 1/3 hissedar komşularına 'ya imzala, ya terk et' diyorlar. Yapılacak yeni binadan müteahhitle anlaşıp, kendilerine avantajlı yerler alan 2/3 çoğunluk, 1/3’e kötü yerleri önerip, 'ya imzalayın ya da bakanlığın belirlediği değer üzerinden hissenizi İl Müdürlüklerinde sattırırız' diyorlar. Şehirlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlükleri, komisyonlar oluşturup, anlaşmayı imzalamayan mülk sahiplerine ait hisselerin değerini tespit ediyor. Değer tespitinden sonra İl Müdürlükleri 1/3 hisseleri satmaya başladılar. İstanbul’da ilk uygulamalar görüldü".
Ortak yaşam ve ortak karar alma kurallarına uyulmuyor
Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. N. İlker Çolak süreç ile ilgili yaşanan olumsuzluklarda ortak yaşam ve ortak karar alma kurallarına uyulmadığını söyleyerek; “Çoğunluğu oluşturan 2/3 birleşerek anlaşıyor ve aslında komşularını yakıyorlar. Araya giren müteahhit alt kattaki dükkanları isteyince, oralarda oturan kişileri diğerleri 'kusura bakmayın, kendi paramız olsa beraber yenilerdik, ama müteahhit alt katları alınca bizim üstteki daireleri bedavaya yeniliyor, ya siz de dükkan veya alttaki dairenizden vazgeçin, şu arkadaki daireyi alın ya da başınızın çaresine bakın' diyorlar. Komşularına acıyıp, bu işe girmeyen, 'yıllardır kurduğumuz dostluklar bozulmasın' diyenler ise daha kötü durumda. Kat maliklerinden biri veya bir daire alan simsar risk raporu alıp, bombanın pimini çekiyor. Riskli yapıda oturan maliklerin 2/3’ü kendi aralarında anlaşamazsa kanuna göre evlerin yıkılma ve kamulaştırma tehdidi var” dedi.
Bir yıllık uygulamada karşılaşılan eksiklikleri tespit ettiklerini açıklayan Profesör Çolak, sözlerine şöyle devam etti:
“Özellikle riskli binalarda mülk sahiplerinin 2/3’ü kendi arasında anlaşınca kalan 1/3’ün hisselerinin satılıp, yenilemenin dışında bırakılma süreci, kentsel dönüşüm simsarlarınca kötüye kullanılıyor. 6306 sayılı Kanunun, insan hakları ve Anayasa'daki mülkiyet hakkı düzenlemelerine daha uygun kurallarla değiştirilmesi gerekiyor. Riskli yapılarda mülk sahiplerinin üçte birinin mülkünü zorla elinden almadan bu işi halletmek gerekiyor. Bu kişilerin mülkiyet hakkını, hayallerini ve mahalledeki komşuluk haklarını yok etmeden de kentler dönüşebilir. Çözüm yollarını öneriyoruz”.