Şimdi Yeşil Ekonomi Zamanı



Var olan küresel ekonomi her geçen gün yeni çatlaklarla boğuşurken “yeşil ekonomi” kavramı etrafında oluşturulmaya çalışılan yeni model, yeni üretim alanlarından yeni istihdama kadar bir dizi fırsatlarla karşımızda. Geçen hafta Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan ‘Yeşil Nokta 2010: Yeşil Ekonomi Eylemde’ temalı Pro Europe Konferansı’nda geri dönüşümün geleceği masaya yatırıldı. Bu yıl 5’incisi düzenlenen ve 2 gün süren konferansta 37 ülkeden 700’ü aşkın katılımcı geri dönüşümde üreticinin sorumluluğunu, hükümetler nezdinde oluşturulan politikaları, çevre bilincinin geliştirilmesinde eğitimin rolünü ve yeni teknolojileri tartıştılar.

Sistemde 170 bin şirket yer alıyor

Pro Europe aralarında Türkiye’den de ÇEVKO’nun ( Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) bulunduğu 33 ülkenin üye olduğu ve Yeşil Nokta sisteminin sorumluluğu üstlenen bir şemsiye yapı. Bugün Pro Europe’un üye sistemi içinde 170 bin şirket bulunuyor. 2009 yılında üye ülkelerde toplam 32 bin ton ambalaj atığı geri dönüştürüldü, 25 milyon ton eşdeğer karbondioksit oluşumu önlendi. Yeşil Nokta sistemi ilk olarak 1991’de Almanya’da özel toplama sistemine giren ambalajların belirlenmesi için kullanıldı. 1993’te Fransız sistemi Eco-Emballages, Avusturya sistemi ARA ve Belçika sistemi Fost Plus, aynı üretici sorumluluğu sembolü olan Yeşil Nokta’yı kullanmaya karar verdiler. Böylece, Yeşil Nokta Avrupa’da bir sembol haline geldi ve 1995 yılında kurulan Pro Europe ile önemli bir noktaya taşındı. ÇEVKO ise uluslararası “Yeşil Nokta” markasının Türkiye’deki kullanım hakkını 2002 yılında aldı. “Yeşil Nokta” işareti taşıyan ambalajlar, “bu ambalajın sorumluluğu bu ülkedeki Yeşil Nokta örgütüne yani ÇEVKO’ya devredilmiştir” anlamını taşıyor.

Pro Europe Konferansı’nı birlikte izlediğimiz ÇEVKO Başkanı Mete İmer İstanbul’da günlük 15 bin konteyner çöp üretildiğini kendilerinin de ÇEVKO olarak 2005 yılında yürürlüğe giren ‘Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’ çerçevesinde ambalaj üreticilerinin yetkilendirilmiş kuruluşu olarak görev yaptıklarını anlattı. Bugüne dek, 76 belediye ile ‘Kaynağında Geri Kazanım’ konusunda pilot projeler gerçekleştirdiklerini belirten İmer, ÇEVKO olarak bini aşkın okulda, ambalaj atıklarının kaynağında toplanması konusunda bilinçlendirme eğitimleri düzenlediklerini de belirtti.

Aslında işin özü ambalaj ve diğer atıkları kaynağında ayrıştırma da yatıyor ve ne yazık ki Türkiye bu açıdan bakıldığında istenilen noktada değil. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO), ÇEVKO Vakfı, atık yönetimi birimleri, belediyeler ve geri dönüşüm tesislerinden edinilen bilgiler ve ilgili taraflarla yapılan birebir görüşmeler doğrultusunda hazırladığı araştırmaya göre, günlük 5 milyon TL değerinde kâğıt/karton, metal, cam, plastik, tekstil ve ahşap gibi atık üreten Türkiye, bunun sadece 2 milyon TL’lik kısmını “çöpten geçimini sağlayanlar” sayesinde ekonomiye kazandırıyor. Her yıl 1 milyar 100 milyon liralık kaynaktan ise vazgeçiyor.

Yeni bir model: Beşikten Beşiğe

Pro Europe Konferansı’nın özel konuğu kimyager Prof. Michael Braungart idi. Braungart “Beşikten Beşiğe/Cradle to Cradle” başlıklı bir sunumunda tüm dünyanın artık farklı bir tasarım ve üretim zihniyetine geçmesi gerektiğini vurguladı. “Beşikten Beşiğe” mimar William McDonough ve kimyager Michael Braungart tarafından yazılan ve 2002 yılında yayımlanan bir kitabın adı olduğu gibi bir tasarım ve üretim yaklaşımının da adı aynı zamanda.

Beşikten Beşiğe her ürünün tasarım aşamasında tüm yaşamını ve kullanım ömrü sonunda ürünün nasıl değerlendirileceğini dikkate alan bir yaklaşım. Ürünün tüm malzemelerinin ve tüm üretim aşamalarının insan ve çevre sağlığını korumasını şart koşan, doğaya ve insana az zarar vermeyi değil, tamamen yararlı olmalarını şart koşan bir sistem. Beşikten Beşiğe ürünlerinin kullanım ömürleri sonunda atık olmamaları gerekiyor. Bu kavrama göre atık esasında bir besin, aynen doğada olduğu gibi. Nasıl doğada bir ağacın ürettiği her şey geri dönüşebiliyor ve doğa için besin oluyorsa, bir ürünün tüm üretim aşamaları da doğa için besin üretmeli ve ürün de atılacağı zaman ya doğada ayrışmalı ve doğal sistemler için besin olmalı ya da üretim hatları için hammadde olmalı. Üretim sisteminde geri dönüşüme tabi tutulacak olan malzeme ya hammadde özelliği yüzde 100 korumalı ya da doğada tamamen çözülmeli.