Seyfi Arkan, gerçekten kendisine yakıştırılan unvanda
olduğu gibi “Atatürk’ün mimarı” mıydı, yoksa Atatürk’e sofrasında bulunacak
kadar yakın bir mimar mıydı?
Mimarlık tarihinin biraz da görmezden
geldiği bir kişilik olan Seyfi Arkan, yani nam-ı diğer Şık
Seyfi,“Senin kanında ar var, soyadın Arkan” olsun
diyen Atatürk tarafından onurlandırılırken, “Atatürk’ün mimarı”
olarak anılmaya başlanmıştı bile. Fakat Prof. Dr. İlhan Tekeli
bu sıfat ile Arkan’a haksızlık yapıldığı görüşünde.
MimarlarOdası’nın düzenlediği
“Modernist Açılımda Bir Öncü; Seyfi Arkan” sempozyumunda
konuşan Tekeli, “Seyfi Arkan’a eğer, Atatürk’e yakın olduğu için ‘Atatürk’ün
mimari’ deniliyorsa, buna diyeceğim bir şey yok. Fakat bu sıfat lidere yakın
olmaktan kaynaklanan bir kayırmacılığı ima ediyorsa, ortada Seyfi Arkan’a
yapılmış büyük bir haksızlık var demektir. Çünkü Arkan işlerinin hepsini açılan
yarışmaları kazanarak almıştır. Kaldı ki, işlerinin bazıları uygulanmamıştır.
Yani Atatürk ve Seyfi Arkan arasında Hitler ve
Speer arasındaki ilişki yoktur. Zaten eğer Arkan Atatürk’ün mimarı
olsaydı ya da devletin mimarı olsaydı yarışmalara girmeden iş ona verilirdi”
dedi.
Seyfi Arkan
Yaşam öyküsü oluşturmak için
hakkında detaylı bilgi bulunmayan Arkan, Tekeli’nin aktarımına göre, anne tarafı
Halep’e dayanan Osmanlı’nın elit ailelerinden birine mensup. Arkan ilkokulu
Fransız Mektebi’nde okuduktan sonra ortaokul için Galatasaray Mektebi’ne gitmiş.
1922 yılında Sanayi Nefise Mektebi’nin inşaat şubesinde eğitimine devam eden
Arkan’ın bu dönemine dair Tekeli şu tespiti yapıyor:
“1926 yılında okul
Fındıklı’ya naklediliyor. Okulun müdürü Namık İsmail sol hareketten geliyor ve
bence Arkan’ın rol modeli oluyor. Aslında Namık İsmail, Sedad Hakkı’nın da rol
modeli.”
1928 yılında Atatürk “sentez mimarlığı”ndan vazgeçerek yüzünü
tamamen batıya döndükten hemen sonra okulu birincilik ve ikincilik ile bitiren
Sedad Hakkı ile Burhan Arif, Mühendis Mektebi’nden Emin Hakkı Onat ve Çanakkale
Abidesi yarışmasını kazandığı için de burslu olarak Seyfi Arkan Almanya’ya
gönderilmiş. 3 yıl boyunca Poelzig’in atölyesinde çalışan Arkan 1933’de geri
dönerek mecburi hizmetini tamamlamış. 1930’da Akademi’de Celal Esat Arseven’in
vermeye başladığı “Şehircilik” dersini 1935’ten itibaren Celal
Esat Arseven ile birlikte vermeye başlayan Seyfi Arkan, Akademi’den çok kendi
bürosu ile özdeşleşmiş. Tekeli, Arkan’ın bürosundan, ticari bir algı yaratmaktan
kaçındığı için “müessese” diye bahsettiğini aktarıyor.
1933-1940 yılları
arasında çok sayıda proje üreten Arkan’ın, 1940’tan sonra gerek II. Dünya Savaşı
nedeniyle mimari yarışma açılmamasından gerekse de bu dönemden sonra girdiği
yarışmaları kaybetmesinden dolayı proje sayısında düşüş olmuş. 27 Mayıs Darbesi
ile iş alanları iyice kısıtlanmasından dolayı morali iyice bozulan Arkan, 1965
yılında aldığı son işi için Almanya’ya gitmiş. Fakat bu seyahatin yorgunluğuna
dayanamadığı için Arkan, 1966 yılında geçirdiği bir kalp krizi sonucu yaşama
veda etmiş.