Yeşillikler içinde ahşap bir ev inşa etmek yerine neden yaşayan, nefes alan bir ev yapmayalım, düşüncesinden yola çıkan Mimar Mitchell Joachim ve Javier Arbona’nın, çevre mühendisi Lara Greden ile birlikte geliştirdikleri proje hayata geçirildiği takdirde Hansel ve Gratel’in vegan versiyonuyla karşı karşıya kalacağız. Üçlünün tasarladığı enerji verimliliği ve su dönüşümü ilkeleri üzerine kurulan ev, ekilen birkaç filizin büyümesiyle ortaya çıkıyor The Fab Tree Hab adındaki bu ev kadim alışkanlıklarla son teknolojinin birlikteliği açısından da oldukça önemli. Son günlerde küresel ısınma dolayısıyla mimar ve tasarımcıların çevre dostu üretimler üzerine kafa yordukları düşünülürse, proje yepyeni bir vaha yaratıyor. Üstelik evi tanımlamak için çevre dostu demek projeyi hafife almak oluyor. Çünkü ev zaten ‘çevre’nin ta kendisi.
Projeyi oluşturan üçlü şu günlerde beş yıl içinde büyüyeceğini planladıkları ilk ev için umut ve sabırsızlıkla bekliyor. Dışarıdan bakıldığında tuhaf bir görüntüsü olmasına rağmen içeriden oldukça normal görünen evin kil kaplı ve sıvalı duvarları sayesinde yağmur suyu ve böcekler dışarıda kalıyor. Elektriğin güneş enerjisiyle elde edildiği ev, zaman içinde büyüyeceği için her yıl iç mekan duvarlarının ve zemininin yeniden sıvanması gerekiyor. Tesisat sistemini desteklemesi içinse yağmur sularının çatıda bir havuzda toplanması planlanıyor. Hala bazı küçük pürüzlerin olduğunu söyleyen gruptan Mitchell Joachim’se, imar iskan kurulunun sürekli büyüyen bir eve ne tepki vereceğini merak ediyor.