'Şeyh Türkiye'ye 30 Milyar Dolar Yatıracak'



İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İETT arazisi için verilen rakamın iyi olduğunu belirtip ekliyor: Şeyh el Maktum Türkiye'ye 30 milyar dolarlık yatırımda bulunacak. İstanbul hep tek merkez etrafında dönmüş. Bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Kartal alt bölgeye dikkati çekmek istiyorum. Maslak'la yarışacak hale gelecek. Şu anda orada arazi almanız imkânsız çünkü değerlenecek.

Pazartesi Sohbeti'nin bugünkü konuğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş. Başkan Topbaş, minik Dilara'nın ölümünden satılan İETT arazisine ve İstanbul'daki güvenlik sorununa kadar çarpıcı açıklamalarda bulundu.

- Son günlerin en çok konuşulan konusu kuşkusuz İETT arazisinin satışı.

- Bu göreve geldiğimden beri aynı şeyi söylüyorum. İstanbul'u dünyayı etkileyen bir merkez yapacağız. Bu tek taraflı değil sadece benim başarım diye bir şey yok. Ortada istikrarlı bir hükümet var. Ekonomideki gelişmeleri dünyayı etkiliyor.

- Dubai sermayesinin önemi nedir sizce?

- Kanımca paranın milliyeti yoktur. Dünya "Körfez sermayesi" diye bir şeye bakmıyor. Sadece paraya bakıyor. Yatırım güvene dayalı yapılır ve para bu bağlamda çok ürkektir. İstanbul'da gayrimenkul değerlerinin çok ciddi olarak artması, yatırımcıların burayı tercih etmesi bir şeylerin göstergesi olsa gerek. Üstelik körfez sermayesi özellikle ikiz kuleler saldırısından sonra yatırımlarını daha rahat yapacak yerler arıyor. Türkiye de bunlardan birisi.

- İETT arazisi için verilecek para iyi mi?

- İyi bir rakamdır. Alan her zaman kârlıdır. En azından belediye olarak bir katrilyon daha bütçemize girdi.

- Nereye harcanacak bu para?

- Kuruşuna kadar ulaşıma harcanacak.

İhale bazılarını susturdu

- İki yıl önce yine İETT arazisi gündemdeydi. O dönemde basın ayağa kalktı, "İhalesiz verilmesin arazi" diye... Bugün "İyi ki medya var" diyor musunuz?

- Şimdi siz olaya işadamı gözüyle bakmıyorsunuz. Günün şartlarına göre olayı değerlendirirseniz bunun böyle düşünülmesi mümkün değil. Bizim o zamanki düşüncemizde, ki Barselona örneğine göre davranıyorduk, ciddi bir yatırımı ülkeye çekebilmek vardı. Yani 5 milyar dolarlık bir yatırımı ülkeye çekebilmek için bir araziyi gayrimenkul yatırım ortaklığına koymanız normaldi.

- Pek de adil değildi ama... Kat karşılığı bu işi yapacak onca Türk firması da vardı.

- Şimdi o proje kat karşılığı gibi algılandı ama değil. Nakit para, sıcak paranın girişini sağlayacak bir projeydi. O dönem bugünkü gibi değildi. Bugün kapımızda yatırım yapmak isteyenler kuyruk oluyor.

- İki yıl öncesinden bahsediyoruz, 20 yıl değil ki....

- Olsun. O zaman yatırım yapmak isteyen yoktu ve önümüze böyle bir fırsat çıkmıştı. O zamanki şartlarla o yatırım doğruydu.

- Bugünkü duruma bakarsanız iyi ki de yapmamışsınız.

- Bilemeyiz. O proje öyle gerçekleşseydi,Dubai Şeyhi el Maktumardından çok daha farklı projeler gelecekti. İyi ki yapmamışız diyemem. Dün ile bugünü birbirine karıştırmayın. Bu arazi Başbakan döneminde 80 milyon dolara bile satılamamış. Bugünkü rakama bakanlar şöyle yanılıyor. Bu tip projelerin rakam büyüklükleri önemli değil, getirisi önemlidir. Ayrıca bir eleştiriyi daha yanıtlayayım. Orası park etme alanı diyorlar. Yok öyle bir şey. 1996 yılına göre "3 emsal ticaret" olarak geçiyor. Zemin altını emsal dışı tuttuk. Bilmeden eleştiriyorlar. "Yeşil alan kalsaydı" diyorlar. Bu kadar kıymetli bir yer sadece yeşil alan olarak değerlendirilir mi? İstanbul'un sıcak paraya ihtiyacı var. Para hesabı konusunda eleştirenlere söylüyorum, "Madem bu kadar akıllısın, gelip sen alsaydın o zaman."

- Peki, yine gazeteci olarak soruyorum, işadamı gözüyle bakmam mümkün değil. Bu arazinin ihaleye açılmış olması en azından vicdanen sizi rahatlatmadı mı?
-Bir takım çenelerin kapanması için ihale olması iyi oldu. Yine konuşacaklar ama en azından ihale olunca daha az konuşabilirler.

* Şeyh el Maktum cephesi memnun mu durumdan?

- Sonrasında görüşmedim ama çok memnun olduklarını biliyorum. Onlar için bu ihaleye almak çok önemliydi. Yatırımcı taraf kendi ismini gazetece manşetlerinde görmeyi çok sevmedi tabii. Onlar İstanbul'a 10 milyar Türkiye'ye 30 milyar dolarlık bir yatırım öngörmüşlerdi. Araya soğukluk girmişti. Şimdi yavaş yavaş toparlanıyor.

- Bir mimar olarak İETT arazisinin oraya örneğin, iki dev gökdelenin yapılacak olması sizi rahatsız ediyor mu?

- Beni rahatsız eden tarafı yok. O bölge o şekilde gelişti. İstanbul'a uzak bir bölüm. Sadece bir siluet. Zamanında 8-9 emsale varan yapılara izin verilmiş. Şimdi eleştirenler olayı yeni mi fark ettiler yani? Amaç biraz bağcı dövmek.

- Mimarlar Odası sizi dava etmiş.

- Sormak lazım şimdi, acaba hiç dava etmedikleri proje var mıymış? Bütün konuları dava ediyorlar. Öyle bir hale girmişler. Her konuyu diyorum, abartısız. UNESCO yetkilileri bu yükselen yapıları bana sorduklarında ben de onlara kendi merkezlerinin bulunduğu şehri, Paris'i örnek gösterdim. Ortada bir "Defense" gerçeği var. Yani yüksek binaların yapılacağı bölge İstanbul'un modern yüzü.

- Peki mimar olarak sizi şehirde rahatsız eden, gözünüzü bozan binalar hangileri?

- Önce Gökkafes. Tepebaşı'ndaki Marmara Oteli, Odakule... Bunlar Galata Kulesi ile yarışan yapılar. Olacak şey değil. Taksim'deki Marmara Oteli de öyle. Çok çirkin, genel silüeti bozan yapılar. Gökkafes konusunda Mustafa Süzer'e söyledim. Mimarlar Odası bunlarla uğraşmıyor ama.

Başkan olmasam emlağa yatırırdım

Siz emlak yatırımı yapıyor musunuz?

- Başkan olmasaydım yapardım. Bulunduğum konum itibariyle bir yerde gayrimenkul satın almam pek mümkün değil. Ama İstanbul'da gayrimenkul anlamında yarın bile farklı olacak. Bir süre sonra aynı Roma örneğinde olduğu gibi isteseniz de kent merkezinde yapı almanız mümkün olmayacak. Öylesine hızlı gelişiyor yani. Yatırımı önceden yapmakta fayda var. Ben Beyoğlu Belediye Başkanı'yken bir arkadaşım Galata'da 50 bin dolara bir daire almıştı. Şimdi sordum değeri 350 bin dolar olmuş. 7 katı düşünsenize... Hiçbir yatırımda böyle bir rakamı yakalayamazsınız.


Beni zorla 4'üncü Murat yapacaklar

- Minik Dilara'nın ölümüyle birlikte kanalizasyon sorunu gündeme geldi. Siz bu yılın başındaki bir röportajda "Kapanmayan her çukurun hesabı bana soruluyor" demişsiniz.

- Bu kentin sorumlusu benim. Benimle ilgili olmayan konular bile bana soruluyor burası doğru. Zaten sorulması lazım. Üzüldüğüm nokta göreve geldiğimden beri, kendi ekibimi, müteahhitleri, herkesi kent şantiyeciliği için uyardım. Cezalar yazdırdım. Demek ki edinilmiş alışkanlıklardan vazgeçilmemiş. Kişi hatalarını hüner zannedermiş.

- Şark kafası mı bu?

- Tevekkül, Allah'a inancı biz yanlış değerlendiriyoruz. Kader deyip işin içinden çıkıyoruz. Sen önlem almazsan kader olur mu? Mühendislik riskleri sıfırlama sanatıdır. Bizde bu kafa yok.

Biri hesap vermeli

- Peki ya sizin ekip?

- Ona da delirdim. Hadi öbürleri yanlış yapıyor benim ekibim bunu nasıl takip etmiyor? Beni sonunda 4. Murat yapacaksınız demiştim. Hatta masaya yumruğumu vurarak bunu söyledim. Sonunda zorla 4. Murat yapacaklar, buna üzülüyorum. Rögar konusunda her şeyi anlattım, kapakların nasıl olması gerektiğini anlattım. Benim ekibim bunu nasıl görmez, denetlemez? Bir başkan bütün kanalizasyon çalışmalarını her gün denetlemez ki ekibi yapar o işi. İnsan yaptığı işten tat alıyorsa ancak iş iyi olur.

- Ekibinizdeki zayıflığı çözdünüz mü?

- Tamamen değil ama uğraşıyorum. Herkeste bunu yakalayabilmek kolay değil. Sistemin düzelmesi lazım. Meslek odaları başka şeylerle uğraşacaklarına bunlarla ilgilensinler. Sorumlu firmaya "Yargının vereceği cezayı kendinize ölçü almayın bir can gitti, maddi manevi gerekeni yapın" dedim. Ayrıca kimseyle gizli saklı görüşmedim, açık bir görüşme yaptım.

- İSKİ Genel Müdürü günah keçisi mi oldu?

- Hayır. Kendisini defalarca o bölge için uyardım. Hatta tamamen o nokta için uyardım. Çünkü bana o bölge ile ilgili bir takım şikâyetler gelmişti. Hadi siz düşünemediniz ama sizin yerinize birileri düşündü ve söyledi buna rağmen önlem almadınız. Göz göre göre bir can gitti. Birilerinin bunun hesabını vermesi lazım.

Hilton onayını ilçe belediyesi vermez
Hilton arazisi için Şişli Belediyesi'nin onay verip vermesi hiç önemli değil, bir ilçe belediyesi onay veremez. İş sonunda bize gelecek. O bölgede 3 emsalin olması mümkün değil. Ama orada bir imar talebi değişikliği varsa biz onu değerlendiririz. Ama yine söylüyorum, 3 emsal orada büyük sıkıntı getirir, burası açık. Bir taraftan Gökkafes'e tavır koyarken, onu unutturacak bir şeye izin vermemiz mümkün değil."

Sabah binasına 42 kat istendi mi?
Turgay Ciner Bey'in bana Taksim'deki bina ile ilgili bir talebi olmadı. Sadece çok önceki bir görüşmemizde kendisine verilen hakkı kullanmak istediğinden bahsetmişti. O verilen hak zaten 42 kat değil bildiğim kadarıyla. Bize de 42 kat talebi doğrultusunda bir şey gelmedi. Biz de kendisinin hakkı olanı kullanmakta özgür olduğunu söyledik. Kendisine daha önce verilen imar izni doğrultusunda davranmak istediğini belirtti. 'Sakıncası yok' dedik. Tabii bazen birileri bir şey talep eder, kabul edilmez ardından talep yenilenir. İkinci talebi biz dikkate alırız. Bizden önce böyle bir talepleri olmuş mudur, ona da rastlayamadım ama belki turizm olayı olarak olmuştur. Ama talep değiştiğinde eskisini dikkate almayız, ilk talepte ısrar edilmemiş demektir.

En iyi icraatım Planlama Merkezi
Bence İstanbul'a yaptığım en önemli hizmet bir "Planlama Merkezi" kurmak oldu. En azından ne yapacağımızı biliyoruz, yol haritamız belli. Hayatımda hiç 'Yoruldum' kelimesini kullanmadım. 'Pes' lafını kullanmadım. Sabırlıyım ve bir o kadar da inatçıyımdır. Eleştirilere karşı bir nefes alarak cevap vermeye çalışıyorum. Eleştirileri duydukça belki kendimde bir eksiklik var diye düşünüyorum. Yeterince tanıtmadım, yaptıklarımı fazla anlatamadım. Yapı olarak övünmeyen birisiyim.