Seul'da Bir Mahalle, Evler Konusunda Bölündü



Seul'un merkezindeki, bir tepenin yamacına kurulmuş yeşiller arasındaki Bukchon mahallesi, şehrin son avlulu geleneksel evlerine sahip. Burada aynı zamanda öfke ve şüphe var. Bu evleri korumak isteyenler birbirleriyle gırtlak gırtlağa geliyor. İngiliz kocası David ile birlikte Bukchon'un geleneksel evlerini süslemekten veya yıkılmaktan kurtarmaya çalışan mahalle sakinlerinden Koreli girişimci Jade Kilburn, "Kocamı öldürüp bizi buradan kovmak istiyorlar" diyor.

Kilburnlerin hasımlarından birisi, hem Ulusal Halk Müzesi'nin hem de Kore Ulusal Müzesi'nin eski müdürü olan Yale mezunu sanat tarihçisi Kim Hong-nam. Çiftin evinin yakınlarında oturan Kim, Kilburnleri "aşırı kendini beğenmiş" buluyor. Kim ve Kilburnler tek katlı, kiremit çatılı geleneksel Kore evi hanokta oturuyor. Seul'un hanokları 1910-1945 arasındaki Japon işgalinde zarar gördü ve avlulu evler ya bölündü ya da yeniden inşa edilip küçültüldü. 1950-1953 arasındaki Kore Savaşı'nda birçoğu yıkıldı. Ayrıca 1970'lerdeki inşaat furyasından zarar gördüler. Bukchon'da bulunan 1920'ler veya 30'lardan kalma yenilenmiş hanoklar, tarihi konut mimarisinin örnekleri olarak görülüyor. Bukchon'da eskiden 2 bin 500 hanok varmış ama şu anki sayıları 800'ü zor buluyor. Mahallenin sadece bir caddesi el değmemiş halde duruyor.

Mahalledeki husumet, Korelilerin kendilerini yeniliğe çok kaptırıp mimari miraslarını inkâr ederek yozlaştırdıklarına dair tartışmalar dâhil olmak üzere birçok ciddi konuyla bağlantılı. Seul'daki hanokları restore eden mimar Doo Jin Hwang, "Buradaki insanlar, daha yüksek binalar yapıp daha çok alan kazanmak ve daha yüksek kira geliri elde etmek için bu evleri memnuniyetle yıkar" diyor. Seul geçmişte eski binaları büyük bir şevkle yıkıp yerine yeni binalar dikti. Hwang, "Tarih elden gidebilir" diyor. Kilburnler belediye yetkilileri, müteahhitler ve çevresi geniş (Kim gibi) zengin kadınlardan oluşan bir grubun hile ve tehditle 10 yıl kadar önce eski evlerin yarısını ele geçirdiğini söylüyor. Seul Belediye Başkanı Oh Se-hoon bu iddiaları "aşırı abartılı" buluyor ve reddediyor. Kilburnlere göre bu kampanya Bukchon'u zenginlerin üç veya dördüncü evlerinin bulunduğu kapalı bir semte dönüştürdü.

Bukchon'da eskiden Chosun Hanedanı döneminde 15'nci yüzyılda burada bulunan iki sarayla ilişkili sosyete fahişeleri ve saray görevlileri otururdu. Mahallede küçük bir arsaya yapılmış 85 metrekarelik bir evin değeri, 2 milyon doları geçebiliyor. Mimarlar hanokun kesin bir tanımın olmadığını söylüyor ama ortak öğeleri var. L veya U şeklindeki evlerin yüksek dış duvarları, mahrem iç avluları oluşturuyor. Ahşap kirişleri ve çerçeveleri çam ağacından yapılma. Eski hanoklarda, delikli inşa tekniği kullanılmış. Kim, kendi hanokunun yarısını geleneksel Kore tarzında, el yapımı malzemeyle ve eski usul çalışan marangozlarla restore etmiş. Evin diğer yarısı, Asya'dan çok Avrupai tarzda. Küçük mutfak pırıltılı ve lekesiz. Kim, "Kore'ye ait öğelere sonsuz bir sevgi ve saygı duyuyorum ama aynı zamanda çağdaş bir insanım" diyor.

David Kilburn'ün odaklandığı da bu "çağdaş" kısımlar. Hanokun içini mahvetmek, bodrum katı eklemek veya üzerine ikinci bir kat çıkmak, nefret ettiği mimari hakaretler. Kilburn, "Her yerde azar azar değişiklik yapıldığını görüyorsunuz. Bu yavaş bir ölüm" diyor. Kilburn kafelere, pizza salonlarına ve şık mağazalara dönüştürülen hanoklara bakamıyor bile. Gazetecilik yapan ve kahoidong. com. adlı internet sitesinde evleri koruma girişimleriyle ilgili kayıt tutan Kilburn, "Bir hanoku yıkmanın cezası sadece 300 dolar. İnsanlar bunu ödemeyi tercih ediyor. Çok hazin bir durum" diyor. Ancak geleneksel bir şeyin artık pratik anlamı kalmadığında (kaplama amacıyla kil ve çamur kullanılması gibi) yerine çağdaş bir malzeme koyduğunu söyleyen mimar Hwang, "Her şeyi her düzeyde koruyamazsınız. Bu tür bir sembolizmin Kore'de bize faydası yok" diyor.