20’li yıllardan farklı şehir görüntüleri, kimi zaman basit, kimi zaman
radikal ve yamuk bakışlarla, şiirsel, fantastik, sürralist, komik ve biraz da
futuristik öğelerle Kahve ve Sinema etkinliklerinin
Sessiz Şehirler seçkisinde bir araya geliyor.
Filmlerdeki görüntüler aynı zamanda dönemlerinin gündelik yaşantılarının
içine karışmak adına fazlasıyla önemli kaynaklar.
İşte karşımızda Birinci Dünya Savaşı sonrası Paris’i. Paris’in gözleri bir
şeylere karşı kapalı. Paris uyuyor. Onu uyandırmalı mı, yoksa derin uykusuna
bırakıp onunla dilediğince oynamalı mı? İşte bu noktada René Clair başlar
eğlenmeye. Uyuyan Paris’le önce özgürlük taleplerini gerçekleştirecek biçimde
oynar, sonra birkaç deneme -yanılmadan sonra onu uyandırmayı başarır.
Uyuyan Şehir
Clair’in 1925 yapımı filminde bir sabah Eyfel Kulesi’nde uyanan bir genç,
şehirde uyanık tek bir kişi bile göremez. Marsilya’dan uçakla gelen bir grup
‘şamatacı’ dışında. Donmuş Paris manzarası karşısında şaşkına dönen bu grup
bulundukları durumun tadını çıkarmaya koyulurlar. Koca şehir özgürlük alanları
olmuştur daha ilk adımlarıyla. Araba kullananlar, gezintiye çıkanlar hepsi
uyuyakalmış; bir hırsızı yakalamak üzere olan bir polis, suçluya dokunamadan
donmuştur. Bu uyuyan şehir manzaraları arasında en eğlenilesi, en oynananası, en
tahrip edilesi; bir burjuva eğlencesidir hiç kuşkusuz. Şaraplar, takılar elde
oyuncak olur, paralar sahiplerinin ceplerinden çıkarılır, havalarda uçuşur,
değersizleştirilir. Bir burjuva alanı uyanık kalmış bir grubun kendince, kendi
kurallarıyla oyunlarına sahne olur. Derken şehri uyutanın, bir bilim adamının
hatalı bir deneyi olduğu anlaşılır, şehir uyandırılır.
Eyfel Kulesi’ne giriş parası ikinci güne yetemeyeceğnden tek günde bitirilmek
zorunda kalınan kule çekimlerindeki yukarıdan, alışılmadık şehir görüntüleri,
aniden süratlenen, yavaşlayan, en sonunda gerçek kaotik ve ama yine hızlı
ritmine dönen sahnelerle, kaderi bir makineye bağlı olan şehir hikâyesiyle Paris
Qui Dort İtalyan futuristlere şapka çıkarır niteliktedir. Ama asıl önemlisi, bu
film yaklaşmakta olan Dadacı oyunların –ki René Clair de bunun en önemli
parçalarından biri olacaktır- habercisidir.
Dziga Vertov 1929 yapımı Film Kameralı Adam’ıyla birçoklarının hayatını,
sinema algılayışını değiştirdi. Bunlardan biri de Avrupa kıtasından, anarşist
bir ailenin çocuğu, bir anarşist: Jean Vigo. Estetik ve ideolojik bakışını
Vertov’la inşa edip, rüyalara olan düşkünlüğünü Bunuel’in sürreal anarşizmine
yanaştırır. Vertov’dan tam bir yıl sonra kamerasını kendi şehri Nice’e tutmak
ister. Görüntü yönetmenliğini yapan kişiyse Vertov’un havasını solumakla
kalmamış, onunla kan bağı olan bir isim: Boris Kaufman, Vertov’un erkek kardeşi.
Vigo’un kısacık ömrü gibi kısacık sürecek olan sinema kariyerinde, dört yıla
sığdırdığı dört bin metre pelikülde belki de en önemli izi olan unsurlardan.
Anlamlı Anlar
Şehre bir de böyle bakar Vigo. İçselleştirdiği özgürlükçü düşünceyi
sinemasına sızdırır, dünyasında uzak durduğu, çatıştığı kurumsal,
kurumsallaştırıcı, kalıpçı, kısıtlayıcı ne varsa, sinemadaki tekabülünü de öyle
uzak tutar. Sinemada özgürlük, sinemanın özgürlüğü, işte, tüm mücadelesi. Bu ilk
filminde 24 yaşındaki Vigo, ‘bayağı zevk’lere yönelik alışkanlıkları mide
bulandıracak dozda ard arda montajlayıp sıradanlıklarından sıyırır,
groteskleştirir, küçük metaforlarla burjuvaya ve karşı olduğu kurumlara
taşlarını bir bir atar. Süs köpeğine dönüşen burjuva kadınları ve devekuşuna
dönüşen tüylü şapkaları, eşeğe dönüşen papazlar ve niceleri. Farkındalk
yarattıracak toplumsal bir sinema arayışındaki Vigo buna yolda ‘saygısızca’
aşağılamaktan çekinmez. Sürrealizmle belgeseli bir araya getiren A Propos de
Nice, Vigo’nun kızgın, ince, hayalsever ruhundan kalan en anlamlı anılardan
biridir.
Akbank Sanat Kafe’de Cumartesi Saat 19.15’de sırasıyla Paul Strand’dan ilk
Amerikan avangardı olarak bilinen Walt Whitman dizeleriyle süslü, fotografik bir
Manhattan, René Clair’den uyuyan bir Paris, Joris Ivens’den yağmurlu ve pek
şiirsel bir Amesterdam, Jean Vigo’dan yamuk bir Nice; ve hepsinin ruhuna inen
Alper Maral ve müziği olacak.