Seramiğin İleri Dönüşümü, “Kaçış Noktası” Sergisinde Sanatla Buluşuyor



Sürdürülebilirliği odağına alan Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM), Kalebodur desteğiyle 14 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında İç Mimar, Sanatçı Oğuz Yalım’ın, seramik atıklarıyla ortaya koyduğu eserlerden oluşan “Kaçış Noktası” isimli sergisine ev sahipliği yapıyor.

Sanatçı Oğuz Yalım’ın, Kalebodur’un inovatif ürünü Kalesinterflex’in üretiminde ortaya çıkan atık malzemeleri kullanarak hazırladığı eserler, “sürdürülebilir sanat”ın özgün birer örneği olarak sanatçının 9. Solo sergisi “Kaçış Noktası”nda sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.

En büyük porselen seramik olmasının yanı sıra, çevreye duyarlı bir teknoloji ürünü olan Kalesinterflex malzemesini sanat ile buluşturarak yeniden yorumlayan İç Mimar, Sanatçı Oğuz Yalım’ın sürdürülebilir sanat eserlerinden 13’ü KTSM’de sergilenecek.

Sergide, Kalesinterflex’ten üretilmiş 60x60 cm boyutlarında 12 adet eser ve yine aynı malzemeden üretilerek oluşturulmuş 120x185 cm ebadında 1 eser sergilenecek. 13 eserin isimleri ise şöyle: Günün Rotası, Rüyanda Görürsün, Anlık Bir Buluşma, Tersim Döndü, Damsız Girilmez, Kaybolmadan Önce, Yukarı Mahalle, Keyifli Bir Yalnızlık, Ergen Cepheler, Havalı Sokaklar, Sen Bir de İçimi Gör, Bir ile Çok, Saklambaç.

Kalesinterflex’i yepyeni bir formata sokarak eserlerine yansıtan Oğuz Yalım’la “Kaçış Noktası” sergisini konuştuk…

Reklam Goruntulenme Bolumu

“Kaçış Noktası” serginiz 14 Eylül-1 Ekim 2022 tarihleri arasında Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nde sergilenecek. Öncelikle “Kaçış Noktası” serginizden bahsedebilir misiniz?

Kaçış Noktası sergimiz, Kale grubu ile ortak planladığımız; benim yapmış olduğum tuval kompozisyonlarımdan yola çıkarak Kalesinterflex artık parçaları kullanılarak tekrar yorumlanan eserlerden oluşan bir sergi. Sergide, 13 adet Kalesinterflex, 7 adet tuval, 2 adet de Kalesinterflex üzerine yağlı boya ile çalıştığım toplam 22 eser bulunmakta.

Kaçış Noktasına iki türlü bakabiliriz; öncelikle benim için tuvalim üzerindeki her nokta ya da her çizgi yeni bir başlangıç noktasıdır. Dolayısı ile bu kadar fazla başlangıç noktasına sahip olabilmek, bir o kadar hatta daha da fazla kaçış noktasına sahip olabilmek demektir. Kaçış noktalarımın bir kısmı resmin içinde iken bir kısmı dışına çıkmışlardır. Bu nedenle sonsuz bir üretim ve devamlılık potansiyeli söz konusu.

İkinci olarak; resim yapmak bir kaçıştır. Çalışmalarımın her biri o süreçte reel dünyadan uzaklaşarak, bir nevi bulunduğun o andan çıkarak yeni bir hayali süreç içine girmektir. Bu temelde bir kaçıştır, kaçış noktasıdır.

Kalesinterflex için de aynı durum söz konusu. Kalesinterflex yapısal bir ürün. Sanat için tasarlanmamış, çok önemli teknolojik özellikleri olan, standartların ötesinde inovatif bir yapı ürünü. Bu sergi Kalesinterfilex için de yepyeni bir kaçış noktası oluşturacağından bir sergi ismi için bundan daha güzel bir isim bulamazdık sanırım…

“Kaçış Noktası”ndaki eserlerinizde Kalesinterflex’in üretiminde ortaya çıkan atık malzemeler kullanılıyor. Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Kale Grubu ile nasıl bir araya geldiniz?

Kale Grubu ile uzun yıllara dayalı bir proje ortaklığımız bulunması sebebi ile her zaman yakın ilişkiler içinde olduk; eşim, ortağım Ece Yalım ve ekibimiz ile birçok ürün tasarımı projeleri gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye devam ediyoruz.  Bu süreçte Kale’nin her zaman inovatif ve vizyoner yaklaşımları bizi çok etkilemiştir. Bizler de iç mimar ve tasarımcı olarak benzer yapılarda olduğumuz için, işbirliklerimiz hep güzel sonuçlar doğurdu. Bu sergi fikrinin ilk tohumları 2020 yılı ilk çeyreğinde tam da pandemi dönemine girdiğimiz aylarda ortaya çıktı.

Sevgili Pelin Özgen ile yaptığımız çeşitli görüşmelerde, benim soyut geometrik mimari çalışmalarımın seramik üzerinde uygulanabilirliği üzerine uzun sohbetler gerçekleştirdik. Bu sohbetler geliştikçe konu da çeşitlendi ve derinleşti.  İlk olarak bunu Kalebodur ailesinin genç, dinamik ve inovatif ürünü KaleSinterflex ile üretimde ortaya çıkan atık parçalardan yapmaya karar verdik.

Hem eserlerinizle hem de eserlerinizi oluştururken kullandığınız atık malzemelerle dikkat çekmek istediğiniz konu nedir?

Son yıllarda insanların atık malzemeler konusundaki farkındalığı daha önce hiç olmadığı kadar gelişmiş durumda. Bunun en büyük sebebi ise müthiş bir israf dalgası ve önümüze gelen ya da bize sunulan her şeyin tek seferlik olarak olması. Yani bir ‘kullan - at‘ dünyası içindeyiz. İlk başlarda hepimize çekici gelen bu yaşam biçiminin aslında ne kadar tehlikeli ve doğa dışı bir kavram olduğunun farkına varmış durumdayız. Atık malzemenin zenginliğini tekrar keşfetmenin ve sürdürülebilirliğin tek kaçış noktamız olduğu zamandır bu zaman…

İç mimar olduğunuz için kullandığınız atık malzemelere yabancı değildiniz. Kalesinterflex’in atık malzemelerini kullanmanızın -verdiği mesaj dışında- eserlerinize katkısı nasıl oldu? Renkleri, dokuları, boyutu vs. ne gibi zorluklar ya da kolaylıklar sağladı?

Evet. Kalesinterflex’i daha önce farklı konularda deneyimleme şansımız olduğu için, malzeme bizim tanıdığımız bir malzeme idi.

KaleSinterflex, sanat için tasarlanmamış ve üretilmemiş yapısal bir ürün. Çok önemli teknolojik özellikleri olan, çok ince, standartların ötesinde bir inovatif bir yapı ürünü. Süreç sonunda kompozisyonlarım ile malzemenin yapısının çok iyi uyuştuğunu, eserlere doku, renk ve derinlik anlamında çok pozitif etkileri olduğunu gözlemledik.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Sergide ziyaretçilerin kendi panolarını oluşturmaları için bir etkileşim masası yer alacak. Bununla ilgili de kısaca bilgi verebilir misiniz?

Bu tip diyalogların; yani seyreden ile sanatçı arasındaki ikili ilişkinin benim sanat anlayışımda önemli bir yeri var. Çalışmalarıma seyirciyi davet etmeyi ve içine almayı seviyorum. Soyut resmin en büyük özelliklerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum. Daha paylaşımcı geliyor bana… Bir çok arkadaşım ile resimlerimin üzerine uzun uzun konuşabiliyoruz ve bazen bana söyledikleri yorumlar, resmin içinde benden farklı olarak gördükleri hikayeler beni çok heyecanlandırıyor. Bu sergide de çalışmalarım içinde yer alan bazı geometrik figürlerim parçalar halinde kesilecek ve misafirlerimiz bu parçalardan yeni komposizyonlar yaratarak; kendi kaçış noktalarını oluşturabilecek. Ve bunları bizimle paylaşarak oyunumuza dahil olabilecekler.

Üretimleriniz “İyi Bak Dünyana” misyonuyla, sürdürülebilir fikirleri sahiplenen disiplinlerarası üretim ve buluşma platformu Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) ile nasıl bir diyalog kuruyor?

Kale Grubu’nun başlatmış olduğu ‘İyi Bak Dünyana’ hareketinin ve bu kapsamda KTSM’nin öncü rolünün çok önemli olduğunu düşünüyorum.  Benim çalışmalarımla da şöyle bir diyalog kurduğunu fark ettim: yaptığın işe umutla ve heyecanla başlamak, karşılık beklemeksizin içten yapmak, paylaşımcı olmak, çevrene zararsız ve faydalı işler yapmak, bir anlam kazandırmak ve de dünyana iyi bakarak geleceğe bir iz bırakmak...

Resimlerime hep mutlu ve umutlu olarak başlarım, bir oyuna başlar gibi. Boş bir tuvali oyun alanım olarak görürüm ancak o günkü oyunuma nasıl ve nereden başlayacağımı bilemem. Sadece kullanacağım renklere ve genel olarak temama karar veririm. Kompozisyon ise süreç içinde gelişir, aynı bir çocuğun o günkü oyununa, temasını seçip doğaçlama başlaması gibi...

Genellikle gizemli, gülümseten bazı simgeler ya da bazı mimari figürler kullanırım, aynı bir çocuğun oyun içinde bir şeyleri gizlemesi, bir diğerinin araması gibi… Önce saklar sonra ararım. Bu açıdan baktığımda umutlu olmaktan vazgeçmem, resimlerimde hata yaptım diye bir şey yoktur, her zaman gidilecek başka bir yön, başka bir nokta bulurum.

Hayatta da her zaman farklı bir yön ya da başka bir yan yol olduğunu düşünüyorum. Başımıza kötü olarak nitelendirdiğimiz bazı şeyler geldiğinde, bu neden benim başıma geldi demektense, bununla nasıl hareket edebileceğimi, her şeye iyi tarafından bakmaya, olumlu taraflarını düşünmeye çalışıyorum.

Sanatçı Hakkında
1993 Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarım mezunu olan Oğuz Yalım 1996 yılından beri eşi ve ortağı Ece Yalım ile birlikte ARTFUL İç Mimarlık ve Ürün Tasarımı firmasını yönetiyor. Yalım ayrıca Başkent Üniversitesi İç Mimarlık ve TED Üniversitesi İç Mimarlık Bölümlerinde yarı zamanlı eğitmenlik yapıyor. 2017 yılının başından itibaren, mesleki ve eğitmenlik hayatı ile paralel olarak devam ettiği Resim çalışmaları üzerine yoğunlaşan Yalım, 25 yıldır biriktirmiş olduğu tüm merak, tecrübe, gözlem ve hobileri doğrultusunda farklı temalar üzerine çalışmalarına devam ediyor.