‘Selçuklu Mimarisi Örnek Alınsa Daha Özgün Camiler Yapılabilir’



Yapılan yeni camilere bir standart getirmek isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı, cami proje bankası oluşturmak için harekete geçti. Mimarlarla ‘Cami projeleri istişare toplantısı’ düzenleyen Diyanet, hazırlanan 20 projeyi mimarların eleştirisine sundu. Projelere eleştiri yurtdışından geldi. Azerbaycanlı mimar Fahreddin Miralay, “Bu projelerin hepsi de birbirinin aynı. Türkiye Bizans mimarisinin etkisinden kurtulup Selçuklu mimarisine dönmeli.” çağrısı yapıyor.

9 yıl Azerbaycan’da Tarihi ve Kültürel Mekanların Korunması ve Restorasyonu Bakanlığı yapan Miralay, Türkiye’de yeni yapılan cami mimarisini değerlendirdi. “Siz belki farkında değilsiniz; ama yapılan camilerin hepsi birbirinin benzeri ve Bizans mimarisinin devamı niteliğinde.” diyen Miralay, asıl Türk mimarisinin Selçuklu mimarisi olduğunu söyledi. Türkiye’de yeni yapılan camileri eski eserlerden ayıran hiçbir fark göremediğini vurgulayan Miralay, bilim ve teknikteki gelişmelere rağmen Türk mimarisinin gerilediğine dikkat çekiyor.

Sultanahmet, Süleymaniye, Selimiye gibi camilerin mükemmel eserler olduğunun altını çizen Miralay, “Ancak Türkiye’nin her tarafı bu mimari türünden müteşekkil olmamalı.” çağrısında bulunuyor. Mimar Miralay’a göre yapılan her eserde farklılıklar olmalı. Her çevrenin yapısına uygun mimari eserler inşa edilmeli. Miralay, Azerbaycan’da camilerin hiçbirisinin bir diğerine benzemediğini ifade ederek, “Benim çalışma grubum 17 tane cami projesi çizdi ve bu camiler yapıldı. Hepsi de farklı bir görünüşte, kendine göre farklı bir güzelliği var.” diyor.

Mimar Miralay, tek tip cami modelinin devamını Türk mimarlarının Bizans mimarisinin tesirinden kurtulamamasına bağlıyor. Miralay’a göre Selçuklu mimarisi örnek alınsa daha özgün eserler ortaya konabilir. Mısır’da kurulan Türk devletlerinin tesiriyle Mısır ve Arap yarımadasındaki abidevi eserlerin büyük çoğunluğunun Selçuklu mimarisi tarzında olduğunu belirten Miralay, bu eserlere Arap mimarisi olarak değil Türk mimarisi olarak baktıklarını söylüyor. Selçuklu mimarisinin Anadolu’nun bir kısmı da dahil olmak üzere Orta Asya’dan Hindistan’a ve Mısır’a kadar geniş bir alana yayıldığının altını çizen Miralay, Osmanlı mimarisini yönlendirenlerin devşirmeler olduğunu öne sürüyor: “Bizans mimari özelliği bir kültür olarak Türk mimarisinin içinde erimiş ve onu zenginleştirmiştir. Ancak gönül ister ki Türk medeniyetinin özünü oluşturen Selçuklu sanatı da bu kültür içinde varlığını devam ettirebilseydi.”

Miralay’a göre camilerin estireceği manevi hava insanı Allah ile buluşturabilmeli. Bu havanın yakalanabilmesi için de mimar aynı zamanda bir psikolog hatta bir doktor gibi düşünebilmeli. Kendini rahat hissedeceği renklere kadar her konu dikkate alınmalı. Osmanlı ve Selçuklu mimarisini karşılaştırırken en önemli farkın ölçüler olduğuna dikkat çeken Miralay’ın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: “Camilerin insanın ölçülerine uygun olması lazım. Merdiveninden kapısına, kubbesinden sütunlarına kadar her şeyi insan vücuduna göre ayarlamalıyız. Selçuklu mimarisinde insanı oranların merkezine koyan bir anlayış görebiliyoruz mesela. Osmanlı mimarisinde ihtişam öne çıkarken Selçuklu’da tevazu ve içtenlik göze çarpıyor.”