7 Tepeli Şehir 77 Kuleli Şehir Oluyor

"Böyle giderse yakında İstanbul diye bir şey kalmayacak" diyor karikatürist ve yazar Behiç Ak ve peşi sıra ortaya çıkan Galataport, Haydarpaşa, 3. köprü, Dubai Towers, Cehavir Alış Merkezi gibi çarpık projelerin şehirdeki sosyal hayatı tamamıyla bloke edeceğini, insanların hayatı zorlaştıracağını ve şehri daha da fakirleştireceğini düşünüyor.

İstanbul Şehir Plancıları Odası 2. Başkanı Pınar Özden'e göreyse,"Bitmiş şeylerin üzerinden konuşuyoruz sürekli. Söz konusu projeler kamuoyuyla, meslek odalarıyla ve üniversitelerle zamanında paylaşılmıyor, her şey bittikten sonra önümüze geliyor."

bianet'in sorularını yanıtlayan Ak ve Özden, bu projelerin bir çok şeyin rahatlıkla İstanbulluların elinden alınabildiğini gösterdiğini belirterek, İstanbulları haklarını aramaya ve şehre sahip çıkmaya çağırıyor.

Son dönemde, kentin tamamını ilgilendiren kararlar peşi sıra alındı.
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ortak projeler yapılması konusunda anlaşma imzalayan Dubai International Properties'in (DIP) ilk projesi "Dubai Towers İstanbul". Proje kapsamında Levent'teki eski İETT garajının olduğu alanda 300 metrelik iki kule yapılacak .
* Geçen günlerde İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Meclisi'nin AKP'li üyeleri 3. köprüye evet dediler .
* Galataport Projesi 'yle Karaköy ile Kabataş arasındaki 1.2 kilometrelik kıyı şeridine Royal Caribbean Ortak Girişim Grubu tarafından kruvaziyer yolcu limanı inşa edilecek.
* Haydarpaşa Projesi 'yle TCDD'ye ait Haydarpaşa Liman ve Garı dönüşüm projesi çerçevesinde 5 milyar dolarlık bir yatırımla 1 milyon 300 bin metrekare alana yat limanı, yat kulübü, kruvaziyer gemi limanı, hastane, yaşlı bakım merkezi, 5 yıldızlı oteller, kongre ve fuar merkezleri, ticaret alanları, alış-veriş merkezleri, ofisler ve konutlar yapılması planlanıyor.
* İstanbul Şişli'de açılan Cevahir İstanbul adlı alışveriş merkezi trafik yoğunluğunu yüzde 22 artırdı.

Özden: "7 tepeli şehir 77 kuleli şehir haline geliyor"
İstanbul'da süregelen bir planlama çalışması olduğunu hatırlatan Özden "İstanbul bir yandan planlamaya çalışırken bir yandan o planı belki bambaşka bir yöne çekecek ,kenti başka yönlere doğru geliştirecek noktasal kararlar alınıyor. İstanbul için yapılacak üst ölçekli yatırımların üst ölçekli plan kapsamında gelişmesi gerekir" diyor.

Haydarpaşa ve Dubai Towers gibi projelerin İstanbul'un siluetine çok büyük zarar vereceğine inanan Özden, binlerce yıllık geçmişi olan İstanbul'la ilgili projelerde kentin mirasının dikkate alınmamasını eleştiriyor. "Dubai Towers belki Boğaziçi bölgesinde yer almıyor ama yapıldığında bütün İstanbul'a damgasını vuracak. Biz İstanbul dünya kenti olarak görmek istiyorsak öncelikle onu mirasıyla öne çıkarmak durumundayız. Ama İstanbul, gökdelenler şehri olmaya başladı. Eskiden yedi tepeli diye tanınan şehir nerdeyse 77 kuleli şehir haline geliyor."

Trafik ve siluete zarar verecek
Özden'e göre, söz konusu projelerin ortak özellikleri hepsinin yabancı yatırım üzerinden gidiyor olması ve üstten gelen tepeden inme kararlarla hayata geçirilmesi. "Bu tip karalar alırken toplumsal uzlaşmaya varmak gerekir. İlgili çevrelerin buluşturulması ve onların görüşlerinin dikkate alınması gerekiyor. Ama karaların hiçbiri bu şekilde alınmadı. Tamamen kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen projeler oldu." Özden belli bir plan dahilinde yürütülmeyen, altyapı yatırımları ve yapılacak yollar dikkate alınmadan hayata geçirilen projelerin başta İstanbul trafiğine de zarar vereceğini söylüyor.

İmar planlarına ve ruhsatlara iptal davası açılabilir
Özden, söz konusu projelerin durdurulabilmesi için hala yargıya başvurma imkanı bulunduğu belirtiyor. "Bu noktadan sonra ilk önce imar planına itiraz edilebilir, ama o süreyi aştıktan sonra projenin ruhsat aşamasına gelindiğinde ruhsata iptal davası açılabilir. Uygun görülürse ruhsatları iptal edilebilir." Hükümetin meslek odalarıyla iletişimin kopuk olduğunu ve özellikle sermayeye bağlı kararlarında hiçbir bilgilendirme yapmadığını ifade eden Özden, "Yöneticilerin yeterince şeffaf değil, oysa bilgiyi paylaşmak ve toplumsal güveni uyandırmak zorundalar. Bu noktada kamuoyu sesine ihtiyaç var" dedi.

"Yatırımlarda önceliklerimizi iyi koymak durumundayız " diyen Özden şöyle devam ediyor : "Büyük emeklerle yapılan İstanbul Deprem Master Planı, şimdi raflarda duruyor. Bunu uygulayacak bir siyasal güce ihtiyaç var. Kentsel dönüşüm projelerini yeterince gerçekleştiremiyoruz. Yatırmalarda öncelik insan unsurunda olmalı. Kararlar, planın bütününe bakarak verilmeli."

Ak: "Belediye kendini şehrin sahibi gibi görüyor"
Behiç Ak'a göre bu kararların alınma şekli şeffaf değil, altında şehirde yeni rant sahalarının açılması fikri var, İstanbul'un ihtiyacı olan planlama tartışılmalı. "Belediye başkanı seçtiğimiz zaman şehrimizin meydanlarını vapurlarını kıyılarını ona emanet ediyoruz" diyen Ak, birer kamusal arazi olan bu alanların, ancak kamusal alanda tartışılarak, bu amaca uygun şekilde değerlendirilebileceğini söylüyor. Ak, "Birilerine verilemesi gibi bir hak kimsede yok. Belediye, kendini şehrin mülkiyetinin sahibi gibi görüyor" diyor.

"Galataport kıyıyı halka kapatıyor"
Galataport Projesi'nde kamusal alan olan kıyıların gizli kapaklı bir şekilde birilerine verilerek halka kapatılmasının söz konusu olduğunu söyleyen Ak, Galataport'un, turistleri sadece turistlerin olduğu bölgelere sokmak gibi demode bir anlayışla pazarlanmaya çalışıldığını düşünüyor. "Turizmin bir şehre hem ekonomik hem de kültürel anlamda katkısını olabilmesi için şehirle bütünleşmesi, turistlerin şehrin, halkın gündelik hayatının içerisine girmesi lazım. Bu şekilde hem şehir turisti, hem de turist şehri dönüştürebilir. Yoksa, kruvaziyer gemilerde günü birlik gelen turistlerin sadece bir arada olduğu bir anlayış ne o turiste ne de şehre bir şey verir. Kendi içinde kapalı devre bir ekonomi yaratır. Ne maddi ne de kültürel zenginliğine katkısı olmaz."

İstanbul daha da fakirleşecek
Ak'a göre bu projeler İstanbul'u zenginleştirmeyecek aksine daha da fakirleştirecek. "Çünkü hiçbir şehrin zenginleşmesi sadece bir takım bölgelerin iyi paraya satılması, bir takım küçük alanlardaki milli gelirin yükseltilmesi değil, bir şehrin zenginleşmesi sosyal hayatının zenginleşmesi demek." "Şehrin belli alanlarını halka kapatarak, şehrin kamusal alanlarını halkın bilgisi dışında birilerine veren bir şehirleşme olamaz. Projelerin hepsindeki temel hata bu." Ak ayrıca, yaptığı oto yoluyla Karadeniz'in ekolojisini ve doğasını mahveden anlayışın, iki tane ucuz kitle ulaşım aracı vapurla trenin buluştuğu Haydarpaşa'yı düşman olarak gördüğünü şehri otomotiv şirketleri için bir pazar olarak gören bir anlayışın ürünü olduğunu düşünüyor.