İTÜ Sosyal Araştırmalar Kulübü ve “Üniversite Konseyleri” tarafından düzenlenen “Çözülen Kent İstanbul” konulu panel İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Binası’nda yapıldı. Panelde, İstanbul’daki büyük değişimin kentsel ve hukuksal boyutu tartışıldı. ‘Planlama ve İstanbul’da Kentsel Dönüşüm Projeleri’ temalı sabah oturumunun ardından öğleden sonra oturumu, İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Tevfik Özüdemir tarafından yapılan ‘Rantsal Bölüşümün Kıskacında İstanbul’ başlıklı sunumla açıldı. Özüdemir, İstanbul’la ilgili gündemdeki büyük projelere ve kentsel dönüşüm çalışmalarına değindiği konuşmasında, İstanbul’un rant bölüşümü açısından yaşadığı süreçlerin aşamalarını hatırlatarak bu süreçlerin ancak sivil dayanışma ruhuyla durdurulabileceğini verdiği çarpıcı bir örnekle pekiştirdi. Özüdemir, toplantının gerçekleştiği Taşkışla Binası’nın 80’li yıllarda otele dönüştürülme çabasının sivil dayanışma sayesinde engellendiğini hatırlattı. İstanbul’un sosyal gerçeklerine de değinen Özüdemir, 1998 verilerine göre gecekondularda yaşayanların % 60’ının kiracı olduğunu, İstanbul’da yaşayanların % 25’inin henüz Boğaz’ı hiç görmediğini, köprülerden geçen toplu taşıma araçlarının toplam araçlar içindeki payının % 5 olmasına rağmen yolcu yükünün % 50’sini taşıdığını belirterek İstanbul’un ‘gerçek gündemine’ dikkatleri çekti.
‘Kent, Pazarlama ve Hukuk’ başlığıyla düzenlenen öğleden sonra oturumunda, İTÜ İnşaat Fakültesi Profesörlerinden Güngör Evren’in İstanbul’da ulaşım ve altyapının ekonomik sorunlarına değindiği konuşmasında dile getirdiği tespitler oldukça dikkat çekiciydi. Nüfusu 20-25 milyonlara ulaşacak bir kentte ulaştırmadan bahsetmenin mümkün olamayacağını, o günler gelmeden öncelikli olarak arazi kullanımı politikalarının belirlenmesi gerektiğini belirtti. İstanbul’un lastik tekerlekli toplu taşımaya uygun bir yapısı olmadığını belirten Evren; ulaşım sorunlarının çözümü için raylı sistemin olabildiğince yaygınlaştırılması, İstanbul’a has deniz taşımacılığı olanaklarının mümkün olan en üst düzeyde kullanılması ve bireyleri otomobil kullanımından caydırıcı önlemler alınması gerektiğini söyledi. İstanbul’un son aylarda yaşadığı trafik çözümsüzlüğüne de değinen Evren, İstanbul’daki 7 kişiden 6’sına hizmet veren lastik tekerlekli toplu taşıma için yollarda en azından bir şerit ayrılması gerektiğini ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından çözüm olarak sunulan 116 projenin ancak çözüm seçeneği olabileceğini ve gerçek çözümün trafikte alınacak geçici önlemlerle sağlanamayacağını vurguladı. Evren, sıradan insanların gündem dışında ve gelişmelerin odağından uzak tutulmasını da eleştirdi.
Evren’den sonra söz alan ve kentsel pazarlamanın iktisadi ve ideolojik anlamlarına değinen yazar ve iktisatçı Erkin Özalp ise Türkiye’de bir yönetim zaafiyeti olduğunu, ‘sivilleşme, yerelleşme ve demokratikleşme’ gibi söylemlerin, uygulanan yanlış politikaların yerleşmesi için dayanak olarak kullanılmaya çalışıldığını ifade etti. İstanbul’un sorunlarının ancak merkezi bir planlama yaklaşımıyla ele alınarak çözülebileceğini ifade eden Özalp, İstanbul’un geleceğinin sadece İstanbul’da yaşayanları değil tüm Türkiye’yi ilgilendirdiğini vurguladı. Erkin Özalp, günümüzde fikir-çıkar çatışması yaşandığını ve geleceğe dönük doğru kararlar alabilmek için öncelikle mevcut durumun nasıl değişebileceği üzerine heyecan verici hayaller kurulması gerektiğini söyledi.
Konuşmalardan sonra geçilen soru- cevap kısmında, eleştirilerden büyük pay alan İstanbul Metropolitan Planlama Bürosu’nu temsilen dinleyiciler arasında yer alan Rıfat Sağlam söz alarak, sorunların çözülebilmesi için öncelikle doğru tespit edilmesi gerektiğini, sadece şikayet etmek yerine çözüm önerilerinin tartışılacağı toplantılara kendisinin de severek katılacağını ve İMP’nin çalışmalarını paylaşacağını ifade etti. Halkın projelerle ilgili yatırım planlaması ve karar verme sürecine katılımı için batılı örneklerinde olduğu gibi bir “Project Investment Planning” (Proje Yatırım Planlaması) sisteminin getirilmesi için ortak çalışma yapmayı öneren Sağlam, üyesi olduğu ‘Dünya Gelecek Bilimleri Örgütü’ toplantılarında konuşulan, kentlerin 50 yıl sonraki geleciğiyle ilgili öngörüleri dinleyenlere aktardı ve katılımcıları bı tür toplantılara katılmaya davet etti.
Tartışmanın bir başka konusu ise Marmaray projesinin niteliğiyle ilgiliydi. Marmaray’ın artık kullanılmayan eski bir teknoloji olan ‘batırma tünel’ teknolojisiyle inşa edilmesini eleştiren Sağlam, Marmaray’ın, kentin asıl ulaşım yükünü alan kentin kuzeyine hizmet etmekten uzak olduğunu belirtti. Marmaray konusunda söz alan Güngör Evren ise, kentin akciğerlerini oluşturan kuzeye doğru gelişiminin durdurulması gerektiğini ve tüp geçiş güzergahının doğru olduğunu savundu. Ancak transit geçiş ve kentiçi raylı ulaşımın Gebze’den başlayarak çakışmasının sorun yaratacağını ifade etti.
Toplantı, ‘Kent Kültürü ve Kültürel Miras’ konulu oturum ve öğrenci forumuyla sona erdi. Üniversite Konseyleri, ‘Çözülüşe Değil, Çözüme Ortak Olmak İçin...’ başlıklı bir de basın açıklaması yaptı.