Sayısız medeniyetin ev sahibi. Roma, Bizans ve
Osmanlı'nın "baş tacı". Doğal güzelliği, kültürel ve tarihi zenginlikleriyle
geçmişin ve geleceğin tercümanı destansı bir kent: "İstanbul".
İstanbul sadece geçmiş ve geleceğin değil, güzelliğiyle duyguların da tercümanı.
Zamanın üzerinde gergef işlediği, gonca güllerin bırakıldığı kentin önünde şimdi
yeni bir sayfa açılıyor. İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti
unvanıyla adından bir kez daha bahsettiriyor.
Bu unvanla birlikte
kültür ve sanat, İstanbul'un can damarı olacak. Kentin dinamikleri, kültür ve
sanat adına örgütlenecek, çağdaş kentin kapısını kültür ve sanatla
açacak.
Avrupa Birliği, 23 yıldır bir ya da birkaç kenti Avrupa
Kültür Başkenti ilan ediyor. İstanbul, bu unvanı alabilmek için tam 7 yıl
harcadı ve 13 Kasım 2006'da emeklerinin karşılığını aldı. Karar, Brüksel'deki
Avrupa Birliği Kültür Bakanları toplantısında açıklandı.
Kararla
birlikte İstanbul'da çalışmalar da başladı. Ancak asıl ivme, 2010 yasasının
meclisten geçmesi ve 2010 ajansının kurulmasıyla kazanıldı. Projeye, hükümet,
sivil toplum ve yerel yönetimler tam destek verdi.
Tarihi kent,
şimdi dört koldan 2010'a hazırlanıyor. Avrupa kültür başkenti çalışmaları,
kentsel uygulamalar, kültür-sanat ve turizm-tanıtım ekseninde yürütülüyor.
İstanbul'un 2010 vitrininde tarihi ve kültürel varlıkları
olacak. Yıllardır onarımların bitmediği, vurulan her darbenin ağır faturalar
kestiği yapılar, tek tek ama bu kez 2010 ruhuyla restore edilecek. İlk etapta,
İstanbul'un gözbebekleri Topkapı Sarayı,
Aayasofya, İstanbul Resim-Hheykel ve
Arkeoloji müzeleri elden geçirilecek. Bugüne kadar depolarda
karanlığa hapsolmuş hazineler günışığına çıkarılacak.
Örneğin,
Topkapı Sarayı'nda yer alan ve dünyada eşi benzeri olmayan çini porselen
koleksiyonu, çok sayıda kostüm ve silah teşhir edilecek. Çalışmalar
tamamlandığında Topkapı Sarayı, Topkapı Sarayı'ndan tamamen fuarklı olacak.
Arkeoloji müzesine sığmayan çok sayıda obje de burada sergilenecek.
İstanbul'un 2010'a doğru kültürel miras alanında yıldız projesi ise
Yenikapı Müzesi olacak.
4 yıl önce başlayan
kazılarda, İstanbul'un tarihini değiştirecek yaklaşık 8 bin yıllık mimari
kalıntılar ortaya çıkarılmıştı. İşte, bu bulgular, Yenikapı'da kurulması
planlanan kent arkeolojisi müzesinde sergilenecek ve buraya"sarı kasklı geziler"
düzenlenecek."
Bugüne kadar 32 batığın ortaya çıkarıldığı çalışmalar 2010 için son sürat
devam ediyor. 500 kişilik ekip, kazı alanını didik didik arıyor. Bu kazılarla
birlikte İstanbul'un tarihi de geçmişe doğru uzadı. Yenikapı kazıları en azından
9 bin 750 yıl geriye gitmemizi sağladı.
Avrupa'nın kültür başkenti İstanbul'un 2010 iddiası büyük: Kültür ve sanatın
o "yaratıcı kollarıyla" İstanbul'u sarmak. İşte bu nedenle, İstanbul'un 2010 yol
haritasında "kültür ve sanat durakları" öne çıkıyor.
2010 ajandasının başında, kültür-sanat merkezlerinin arttırılması var. Liste
uzun, yeni mekânlar da var; eli yüzü temizlenecek yapılar da. Ancak üzerine
titrenen proje tek: Atatürk Kültür Merkezi'nin yenilenmesi.
İlkin yıkılacağı söylenen yapının yıkılmamasına karar verildi. Bir kültür
geçmişini yok etme yerine onu restore etme kararı alındı.
"2010 takvimiyle İstanbul'un "sanat altyapısı" da masaya
yatırılıyor. Altyapı iyileştirmelerine yönelik projeler birbirini takip ediyor.
Ajandada sıfırdan inşa edilecekler de var; yapımı yılan hikayesine dönen kültür
sanat merkezlerinin 2010'a yetiştirilmesi de. Ayazağa ve
Sütlüce kültür merkezleri bunlardan sadece
birkaçı.
250 yıllık Rami Kışlası da, halk
kütüphanesi ve kültür merkezi olarak İstanbulluların hizmetine girecek. Yapı,
2010 projeleri kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devredilecek. Genç
sanat ve tasarım merkezi ile Avrupa sanatevi de 2010'a doğru İstanbul'a
kazandırılacak yeni mekânlar arasında yer alıyor.
İstanbul kent müzesi, Doğa bilimleri merkezi ve Mimar Sinan müzesi de
"İstanbul'un kültür-sanat" hayatına katılacak. 2010 projeleriyle İstanbul, yeni
mekanlara kavuşmakla kalmayacak, o mekânların içini dolduracak etkinliklerin de
çekim merkezi olacak.