Şehir hastanelerinin kamuoyundan gizlenen sözleşmelerinde şirketlerin her koşulda zarar görmemesini önleyici hükümler yer alıyor. İktidarın çark ettiği şehir hastaneleri modeliyle ilgili ortaya çıkacak olumsuzluklarda şirketlerin hiçbir şekilde zarar etmemesini sağlayacak güvenceler oluşturuldu. Şirketin sözleşme hükümlerini ihlali veya sözleşmeyi haksız feshi durumunda bile karşı karşıya kalacağı cezalar ve masrafları da devlet ödeyecek.
BirGün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre; şehir hastanelerinin sözleşmelerinde yer alan şirketler lehine alışılmadık hükümler Sayıştay’ın denetim raporuna da yansıdı. Kamu Özel İşbirliği modeli kapsamında, şehir hastanesi yapımı ile ürün ve hizmetlerin sağlanması ile ilgili sözleşmelerin sona ermesi durumunda devletin ödeyeceği tazminata ilişkin düzenlemeler, “Sona Ermede Tazminat” başlıklı Ek 23’üncü maddede yer alıyor. Bu maddede, “Şirketin sözleşme hükümlerini ihlal etmesi neticesinde, sözleşmenin feshedilmesi ile şirketin sözleşmeyi haksız şekilde feshetmesi hallerinde İdare tarafından ödenecek tazminat” düzenlendi. Buna göre erken fesih sonucunda karşı karşıya kalacağı her türlü ceza ve masrafın geri ödemesini karşılayacak tutar, tazminat olarak şirkete ödenecek.
Sayıştay anlamadı
Sayıştay denetçileri de bu durumla ilgili, “İdarenin, şirketin sözleşme hükümlerini ihlal etmesi veya sözleşmeyi haksız feshetmesi halinde doğan ceza ve masraf gibi giderleri neden ödemek zorunda olduğu anlaşılamamıştır” dedi.
Yabancı krediye teşvik
Sözleşmede ayrıca kredi ve benzeri yollarla özkaynak getiren yüklenicilere finansman gideri adı altında ödeme yapılmasına ilişkin bir hükme de yer verildi. Bununla özkaynak sağlama yönteminden kaynaklanan riskler de idare tarafından üstlenildi.
Sayıştay, bunun yüklenicileri yabancı kaynak kullanmaya teşvik edeceğine dikkati çekerek, “Mevzuattan kaynaklanan yüklenicinin yüzde 20 özkaynak getirme yükümlülüğü anlamsız hale getirilmektedir” dedi.
Riski paylaştık
Sağlık Bakanlığı bu konudaki eleştirileri yanıtlarken “Risklerin optimal tahsisi ve paylaşımının Kamu Özel İşbirliği Projeleri için önem arz ettiğini, dünyadaki örneklerinde de fesih riski gibi özel sektörün tek başına üstlenemeyeceği risklerin ya kamu tarafından üstlenildiği ya da taraflar arasında paylaşıldığını” ileri sürdü.
Türkiye’nin konjonktürel durumu ve yatırımcıların ekonomik riski paylaşma talebinin düşüklüğü dikkate alındığında bu çapta projelerde işi üstlenecek ve finanse edecek kurumların sayısının tatmin edici düzeyde olmadığı da ifade edildi. Bu nedenle, sözleşmelerde yatırımcıyı teşvik edici unsurlara yer verilmesinin gerekli olduğu kaydedildi. Bakanlık bu düzenlemeleri, ihalelere katılımı artırmak için sözleşmeye koyduğunu ifade etti.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.